Çocuk

805 71 44
                                    

Serdar Kılıçaslan

Geldiğim yeri çatık kaşlarla izlerken kapının açılmasıyla bakışlarımı dışarı çıkan kadına çevirdim. Büyük ihtimalle Zarife hanımdı. Ağlamaktan kızarmış gözleriyle bana doğru gelirken sürekli arkasını dönerek evi kontrol ediyordu. Kapının önüne çıkarken bile aklı Boncuk Balabandaydı. Demek ki, kadının hastalığı düşündüğümden daha tehlikeliydi, en azından kendisi için. Elimi endişeyle bana bakan kadına uzatıp "Ben Serdar Kılıçaslan, telefonda konuşmuştuk," diyerek kendimi tanıttım.

"Zehranın durumu nasıl?"

"Başına beş dikiş atıldı. Şu an doktor kontrolünde ve kırk sekiz saat böyle olmaya devam etmeli." Kadının endişeyle yeniden eve baktığını görünce onu rahatlatmak için dudaklarımı araladım. "Bakın, ben bu süreçte Zehra hanımın yanından ayrılmayacağım. O konuda endişeniz olmasın."

"Teşekkür ederim. Gerçekten haber verebileceğim kimseleri yok. İkisinin birbirlerinden başka kimseleri yok. Boncuk'un durumu da ortada."

"Ben de bu konuyla ilgili konuşmak istiyordum." Zarife hanımın kaşlarını çattığını görünce "Zehra hanıma bilincini kaybetmeden önce ablasının durumunun kötüleşmesine izin vermeyeceğine dair söz verdim," diyerek açıklama yaptım. Aklımdan geçenleri yapmak için kadının izin vermesi gerekiyordu. "Ailemle parkta gezerken yeğenim kaçırılmak üzereydi. Zehra hanım fark ettiği için yeğenim şu an güvende ve bizim yüzümüzden hastanede. Sizden ona olan borcumu ödememe izin vermenizi rica ediyorum."

"Ne yapmak istiyorsunuz?"

"Boncuk hanımın hem kardeşinin yanında olmasını hem de hastaneye gitmesine rağmen kriz geçirmemesini sağlamak istiyorum."

"Bu dediğiniz pek mümkün değil. Zehra bile Boncuk'u nadiren dışarı çıkarabiliyor. Tanımadığı birine..." Kadın aklına gelen şeyle duraksadı. "Özellikle de bir erkeğe güvenip evden çıkmaz. Eve girmeniz kriz geçirmesine neden olabilir, sizi içeri davet etmememin sebebi buydu."

Boncuk Balabanın psikolojik sorununun tam olarak ne olduğunu, neye dayandığını bilmiyordum. Sormanın da doğru olmadığının farkındaydım. Fazlasıyla özel bir durumu bana, ilk kez gördüğü birine anlatması mümkün değildi. Bu yüzden sorgulamak yerine yanımda duran kadını işaret ederek Zarife hanıma tanıttım. "Arkadaşım Sezgi." "Kendisi psikiyatrist ve izin verirseniz sorunsuz şekilde Boncuk hanımı Zehra hanımın yanına götürmemize yardım edecek."

✂️

Boncuk'un kontrolleri devam ederken duyduğum sesle kaşlarımı çatarak arkamı döndüm. Akşın bana doğru koşuyordu. Küçüğü kucağıma alırken bakışlarımı abime çevirdim. "Ne işiniz var burada?" derken Boncuk'un bulunduğu odanın önünden uzaklaşmaya başladım. Ters bir durum olursa buna şahit olmasını istemiyordum.

"Duramadı evde. Sakinleşmek yerine daha da kötüleşince başka şansım kalmadı."

Akşın ağlamaya devam ederken "Dayı," dedi hıçkırıklarının arasında. Gözleri kan çanağına dönmüştü. "O abla nasıl? Nerede?"

"Dayısının güzeli, abla iyi. Sadece başı dönmüş. Doktorlar kontrol etsinler diye buraya geldik. Kötü bir şey yok."

Akşın kadının onu kurtardığı anı hatırlarken fısıltıyla konuştu. "Ama ablaya çok kötü vurdular." Onu sürükleyen adamlardan kurtulup yanımıza gitmek istediğinde beline sarılan kollarla geriye çekilmişti. Daha o beline sarılan kolların kime ait olduğunu göremeden kadın tarafından itilmiş ve ailesinin sol tarafta olduğunu öğrenmişti. Sonrası belli belirsizdi. Akşın tüm gücüyle koşmuş, kısacık bir an arkasına baktığında ise hayatı boyunca unutamayacağı ana tanık olmuştu. Kurtarıcısı çantasını adamlardan birinin başına vurduğu sırada diğer adam da uzaktan ne olduğunu göremediği cisimle kadının başına vurmuştu. Sertçe. Zehra Balabanın cansız gibi yere düşüş anıydı yeğenimi saatlerdir ağlatan. "Bir anda yere düştü. Kıpırdamıyordu."

Affet [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin