46 (Final)

8.3K 429 95
                                    

Zamanın su gibi akıp geçtiği söylenemezdi.

Öyle zor günler yaşıyorduk ki bir gün, bir hafta gibi geçiyordu. Saatler kesinlikle geçmiyordu. Ama bir şekilde günün sonuna ulaşıyor, öteki güne atlıyorduk.

Oğlum doğalı iki hafta olmuştu. İki hafta geçmişti ve ben hâlâ onun kokusundan mahrumdum. Kucağımıza alamamıştık küvezde olduğundan dolayı.

Lohusalık bir yandan, bu bir yandan derken iyileşme dönemim çok sancılı geçmişti. Psikolojik anlamda iyi durumda değildim. Geriliyor ve Tuğrul'a patlıyordum.

Benim aksime o ise fazlasıyla sabırlıydı. Her seferinde beni telkin etmenin bir yolunu buluyor, destekleyici sarılmasından beni mahrum bırakmıyordu. Ben de onhn kokusunu içime çekip sakinleşiyordum. Sonrasında burnumun hâlâ oğlumun kokusundan habersiz olduğunu hatırlıyor ve yeniden ağlamaya başlıyordum.

Günler bizim için fazlasıyla zor geçerken babam, beni görmek için kalkıp gelmişti. Biraz olsun iyi gelmişti varlığı. Nikâhımda dahi yoktu. Ama Tuğrul'u tanıyordu. Abimin arkadaşı olarak biliyordu onu. Şimdi bir de benim kocam olarak tanımıştı.

Bugün... Bugün ise benim için bir bayramdı.

Oğlumuz nihayet hayati faaliyetlerini kendi başına yapabilecek duruma gelmişti ve küvezden çıkacaktı. Onsuz dönmeyecektik eve artık. Ağlayarak uykuya dalmayacaktım.

"Çok heyecanlıyım Tuğrul," dedim titreyen sesimle. Çantamın içini rastgele doldurdum. Tuğrul yanıma geldi. Elimi çantamdan çekip avuç içlerimi öptü.

"Ben de," dedi gerçekten de heyecanlı çıkan sesiyle. Yüzü gülümsemesiyle aydınlanmıştı.

İkimiz de çocuğumuzu görmeye gitmek için en güzel kıyafetlerimizi giyinmiştik. Uzunca banyo yapıp temizlenmiştik. Tuğrul, tıraş olmuştu çocuğumuza konduracağı minicik öpücüğün onun canını yakmaması için. Ben de saçlarımı toplamıştım. Olur da onun yüzüne düşerse canı yansın istemiyordum.

Tuğra Kağan çok küçük, çok hassastı.

İkimiz de hazırlıklarımızı tamamladığımızda evden çıktık. Arabanın içinde bir şenlik havası vardı. Çocuğumuz çoktan dünyaya gelmiş olmasına rağmen ilk kez bugünden sonra onunla yaşamı deneyimleyecektik.

Gece ağlayarak uyanacaktı mesela. Onu kucağıma alacaktım. Emziremeyecektim... Çünkü sütüm yoktu. Mamalarla büyütecektim bebeğimi. Buna da canımı sıkmış, ağlamıştım.

Eksik anne olarak görmüştüm kendimi. Ama Tuğrul hep yanımda olmuştu. Benim kendime yüklenmemem için elinden geleni yapmıştı.

"Ayy Tuğrul!" Dedim heyecandan titreyen sesimle. "Biz oğlumuzu almaya mı gidiyoruz şimdi?"

Sesimdeki heyecan ve neşe, onun da yüzüne yansıdı. Direksiyonun üstündeki ellerinin sıkılaştığını gördüm.

"Gidiyoruz güzelim," dedi. "Oğlumuzu evine getireceğiz."

"Kimliğini de çıkarttıralım mı? Ya sen biliyor musun bizim oğlumuz saat kaçta doğdu? Benim bilincim kapalıydı, doktor not etmiş midir acaba?"

"Geceye doğruydu. Saat bir ve iki arası."

"Ama tam dakikası ne?"

"Ne yapacaksın tam dakikasını?"

"Yükselenine bakacağım tabii ki. Normalde terazi burcu falan olması gerekiyordu ama iki ay önce doğdu. Bir doğum haritasını da çıkartmak lazım. İleride flörtü olur, bir şeyi olur... Kızlar merak ediyor böyle bilgileri."

O Şimdi Asker (+18)Where stories live. Discover now