31

10K 408 103
                                    

"Evlen benimle Aysima."

Tuğrul, nefes nefese kalmış bir halde yüzüme bir tepki için bakarken ben şaşkınca olduğum yerde kalmıştım. Ne elimi kapının üstünden çekebiliyor ne de ona bir tepki veriyordum.

Bu adamlar durup dururken onlarla evlenmemi söylemeyi ne zaman bırakacaklardı?!

Tuğrul, şaşkınlığımı fark edip tamamen içeriye girdi ve kapı kolunun üstündeki elime elini koyarak kapıyı kapattı.

"Seninle evleneceğim," dediğinde soluklarını halen düzene sokabilmiş sayılmazdı. Şok içindeki yüzüme baktıktan sonra dışarıya derin bir soluk bıraktı. "Tabii sen de istersen..."

"Ben... Anlamıyorum. Neden?"

"Haklısın, ben bir korkağım. En başında sana karşı olan ilgimle savaşmayı seçtim ve bunu doğru düzgün beceremedim. Sonuçlar ortada. Bocaladığım çok an oldu. Onların dahi sorumluluğunu alamadım. Ama bu..."

Gözlerini karnıma çevirdi. "Benim artık bocalama lüksüm yok. Seninle evlenmek istiyorum eğer kabul edersen."

Kahverengi gözlerini gözlerime çevirdi. Çaresiz bir ifade vardı yüzünde.

"Bak..." dedi usulca. "Kolay olacağını söyleyemem. Ben bir askerim. Görevlerim, nöbetlerim oluyor. Vaktimin çoğunu evde geçirmiyorum ve eğer evlenirsek çocuğun bakımı konusunda çoğunlukla yalnız kalacaksın. İyi bir eş olmak için çabalarım ama yanında olamadığım çok an olacak. Bana razı olmak zorunda değilsin."

Sertçe yutkundu. "Eğer Fatih'in sana daha iyi bir eş olacağını düşünüyorsan... Ne bileyim, yalnız kalmak istemiyorsan onunla evlenmene bir şey diyemem." Sesi sonlara doğru kısılırken kurduğu cümleyle kaşlarım çatıldı.

"Ama lütfen beni babalığımdan etme, Aysima."

"Sen bunu nereden biliyorsun?" Diye sordum kendime geldiğim ilk anda. Tuğrul'un yüz ifadesi değişti.

"Neyi?"

"Fatih'le evlenme ihtimalimin olduğunu. Bana evlenme teklifi ettiğini nereden biliyorsun? Sana ben söylemedim. Abim mi anlattı hastanede olanları?"

"Ne? Ne hastanesi?" Kafasını iki yana sallayıp silkelendi. "Bana onunla evleneceğini sen söyledin Aysima."

"Hayır, ben böyle bir şey söylemedim."

"Söylemedin, evet... Ama yazdım."

"Hayır," dedim tekrardan. Ama sesi kendinden çok emin duruyordu. Yüzünü buruşturdu.

"O mesajları üçüncü kez okutma bana."

"Ne mesajından bahsediyorsun ya?"

Tuğrul, dışarıya sert bir nefes bırakıp telefonunu bana uzattı. "Aç bak. Ne yazdığını hatırla."

Elinden telefonunu alıp ekranı açtım ve mesajlarımıza girdim. Gördüğüm son mesajlar, attığım son mesaj değildi. Ve son mesajımın ne olduğundan da oldukça emindim. Çünkü hamile olduğumu söylemiştim.

Ama Tuğrul'un telefonundaki son mesajlar kesinlikle bunlar değildi. Bana acıdan başka bir şey getirmediğini, Fatih'le evleneceğimi ve onun da bir daha karşıma çıkmaması gerektiğini yazmıştım.

Bunları ben yazmamıştım.

Mesajların atıldığı güne ve saate baktım. Tam da hastanedeki o gün atılmıştı. O saatlerde baygın olduğuma inanıyordum. Ve telefonum Fatih'teydi. Abimi arayıp haber vermişti. Telefonumun ekran kilidi olmadığı için de rahatlıkla mesajlarıma ulaşabilirdi.

O Şimdi Asker (+18)Where stories live. Discover now