36

11.5K 408 43
                                    

Başımı geriye atıp tepemdeki duş başlığından akan ılık suyun vücudumda dolaşmaya başlamasıyla rahatlayarak inledim.

Tuğrul'la tüm evi ilgilendiren aktivitelerimizin son durağı elbette ki banyo olmuştu.

Kaç kere yapmıştık saymamıştım. Kaç kere onun adını haykırarak onun için gelmiştim, onun sıcaklığı içime akmıştı... Bilmiyordum.

Vücudum terden sırılsıklam olmuştu ve yapış yapıştı. Bir el, arkadan karnıma sarılıp bedenimi kendine çekerken kendimi ona bıraktım. Tuğrul'un geniş göğsü harika bir sığınaktı. Beni yavaşça kendine çevirdiğinde kolları arasına döndüm.

Karnıma baskı yapan sertliğini hissediyordum. Kafamı kaldırıp aşağıdan yüzüne baktım. "Sen hiç yorulmaz mısın?"

"Pek değil." Dedikten sonra eğilip dudaklarımı öptü. "Ama merak etme, bugünlük bu kadardı."

"Nasıl yani banyoda yapmayacak mıyız?"

"Elini kaldırmaya bile halin yok." Şampuanımı eline sıkıp yavaşça saçlarımı köpürtmeye başladı. Gözlerim kapanmıştı hissettiğim rahatlıkla.

"Altımda ölü gibi yatmandansa tepeme binmeni tercih ederim. Öyle daha zevkli oluyor." Dediğinde hafifçe güldüm.

"Sen güreşmeyi seviyorsun."

Şampuanımı saçlarımdan akıttı. Parmak uçları usul usul saçlarımda gezinirken kafasını yana doğru eğdi.

Bir eli yanağımı avuçladığında gözlerimin içine farklı bir şekilde baktı. Diğer kolu belime dolanırken derin bir nefes almıştı. Beni özenle yıkadı. Saatlerdir onun sayesinde kendimi kadınlığımın zirvesinde hissetmiştim.  Şimdi de çocuk gibi hissediyordum. En son ne zaman çocuk gibi hissetmiştim?

Tuğrul'un gözlerine baktım. Acaba o en son ne zaman çocuk gibi hissetmişti?

Gözlerimi duşakabinin içindeki rafa çevirdim ve Tuğrul'un şampuanını elime aldım. Avucumun içine sıktığımda kafasını bana doğru eğdi. Ben saçlarını şampuanla köpürtürken iki kolu da sıkıca belime sarıldı.

Duş başlığının altında onun saçlarını durularken Tuğrul da sırtımı lifliyordu. Durulama işlemi bittiğinde kollarımı kaldırıp lifledi. Dizlerinin üstüne çöküp bacaklarımı, bacaklarımın arasını ve ayaklarımı yıkadı. Kendimi bir kraliçe gibi hissetmeme neden oluyordu bu tavrı. Dağ gibi adam önümde çökmüş, benim kendi başıma yapabileceğim şeyleri benim için yapıyordu.

Doğrulduğunda bedenimi kendi bedenine yasladı. Ilık suyun altında bir süre daha kaldık. Göğsü başımı yaslamam için harika bir genişlikteydi. Şu anda uyuyakalabilirdim.

Tuğrul, elini yanağıma koyup yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Sen içeriye geç, ben de geliyorum birazdan."

"Neden ben önce çıkıyorum?"

Kendini bana bastırdığında sertliğini hissettim. "Çünkü benim öncesinde ilgilenmem gereken bir şey var."

Onunla sevişmeye mecalim yoktu ama bu, onu delirtmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Başımı geriye atıp gözlerinin içine baktım. "Karın varken elinle mi? Cidden mi?"

Alt dudağını hafifçe dişledi. İçine derin bir nefes çekti. "Böyle güzel bir karım varken elimle münasebete girmek ona hakaret olur," dedi. Elleri kalçama indi ve avuçladı. "Soğuk suyu açacağım insin diye."

Elimi aşağıya kaydırarak aletini kavradığımda sertçe soludu. "İner mi öyle kolayca?"

"Yapma," dedi tek nefeste. Alnını alnıma yasladı. "Altından kalkamayacağın işlere kalkışma, Aysima."

O Şimdi Asker (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin