30

9.9K 414 81
                                    

Nasıl bir karşılama beklediğimi bilmiyordum ancak bunu beklemediğimden emindim.

Tuğrul'un kolları arasında küçülürken burnuma dolan kokusu, gözlerimin huzurla kapanmasına neden oldu. Kokusunu soluyordum. Bir daha hiç soluyamayabilirdim üstelik.

Bir anda başından geçen her şey ve onu kaybetme korkum gözümde büyürken ellerimi sarılışına karşılık vermek için kaldırdım. Tam o anda Tuğrul'un kolları bir anda bedenimden çekilmiş ve beni büyük bir hoşlukta bırakmıştı.

Geri çekildiğinde yüzüne şaşkınca bakıyordum.

"Ne işin var senin burada?" Diye sordu sanki kapıyı açtığı anda bana sarılan o değilmiş gibi.

"Konuşmak için geldim..." dediğimde sesim içime kaçmıştı. Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. İyi görünmüyordu.

"Sen iyi misin?" Diye sorduktan sonra elimi yüzüne doğru uzattım. Dokunduğum teni cayır cayır yanıyordu.

"İyiyim." Dedi zorlukla. Geriye doğru bir adım attı. Tökezlediği anda ona doğru atıldım ve iri bedenini kollarımın arasında tutmaya çalıştım.

"Ateşin var." Dedim endişeyle. Onu bu saatte yatağından kalkıp kapıyı açmaya zorladığım için kendimi kötü hissetmiştim.

"Varsa var. Sana ne?" Dedi öfkeyle. Öfkesine anlam vermeye çalışmadan kolunu kendi omzuma attım ve ayağımın tersiyle kapıyı ittirdim.

"Odan nerede?" Diye sorduğumda ağır bedeninin altında ezilmemeye çalışıyordum.

"Ne yapacaksın?"

Sikeceğim seni, Tuğrul. Ondan soruyorum.

"Ayakta zar zor duruyorsun." Dedikten sonra koridorda rastgele yürümeye başladım. Koridoru genişti. Abimin onu eve getirdiği gün arabada ben de olsam da evin içine girmemiştim. Bu, onun evini ilk görüşümdü. Karanlık yüzünden evini ilk göremeyişim olduğunu da söyleyebilirdim gerçi.

Açık kapıdan içeriye doğru baktığımda bir odanın ortasında geniş bir yatak olduğunu görmüştüm. Dikkatli adımlarla Tuğrul'u oraya taşıdım ve yatağına özenle yatırdım.

"Neden buradasın?" Diye sordu Tuğrul.

"Balık hafızalı mısın? Konuşmak için geldiğimi söyledim ya."

"Git," dedi kafasını yastığa gömüp gözlerini kapatırken.

"Madem geldiğim gibi beni kovacaksın, neden sarılıyorsun?" Diye sordum. Gözlerini açıp bana baktı. Ağzından tek kelime dökülmezken içime sabırla bir nefes çektim.

"Neyse ne. Konuşacak halde değilsin zaten."

"Evet, değilim. Yapman gerekeni yap ve git sen."

Çocuk gibi görünüyordu. Ve aslında giderdim de. Normal şartlar altında olsak "Seninle mi uğraşacağım ben be?" Diye çemkirir, giderdim. Ama şimdi gidemiyordum.

Çok savunmasızdı. Hastaydı ve yaralıydı. Vicdanım buna müsaade etmiyordu.

Yatağa yaklaşıp bir elimi alnına yerleştirdim. Dışarıdan geldiğim için serin olan ellerim, onun inlemesine neden oldu.

"İyi değilsin Tuğrul." Dedikten sonra yatağın ucuna oturdum. Neden böyle olmuştu ki? Hastaneden çıktıktan sonra gayet de iyiydi durumu. Zaten iyiye gittiği için taburcu olmuştu.

"Ben bez ıslatıp getireceğim sana. Ağrın, sızın var mı? İlaçların nerede?"

Gözlerini gözlerime dikip uzun uzun baktı. "Neden yapıyorsun bunu?" Diye sorduğunda ses tonu içimi parçalamıştı.

O Şimdi Asker (+18)Where stories live. Discover now