"Yaşıyor.'' dedikten sonra bir nefes vererek gözlerini kıza dikti. ''Sen neden gitmedin? Sana gitmeni söylemedim mi ben?"

"Seni bırakamazdım." Bakışları anlık olarak Umut'a döndüğünde, onun derin ve gülen gözleri karşısında toparlanmaya çalıştı. Şu anda dağılmanın hiç ama hiç sırası değildi çünkü.

"Kabul et senin de içinde adaletini kendisi sağlamak isteyen bir Aylin var." diyerek sesli bir şekilde güldü Umut, Aylin tekrardan ona doğru baktı. O kadar keyif almış görünüyordu ki, ilk defa bu kadar keyifli görüyordu onu.

''Adaletimi kendim sağlamak istersem ilk senden başlayacağım buna''

Umut'un gülümsemesi daha çok genişlerken, Aylin gözlerini ondan ayırarak yola odaklandı. Yol boyunca bir daha hiç konuşmamışlardı çünkü genel olarak Umut birilerini arayıp bugün olan olayla ilgili bir şeyler konuşmuştu.

Kendi evinin yakınına geldiğinde nefes almak için hızlıca arabadan indi Aylin. Yaşadığı adrenalinin hoşuna gitmesi normal miydi bilmiyordu? Daha önce hiç böyle bir şey yaşamamıştı, çok garip geliyordu.

''Bir daha böyle bir şey olmayacak bu arada. O adamı da bir daha asla görmeyeceksin korkma. Birde teşekk..'' Sözünü tamamlamasına izin dahi vermeden araya girdi çünkü teşekkür faslına girerlerse Umut'un o derin bakışları karşısında dile getiremeye bilirdi söyleyeceklerini.

''Korkmuyorum çünkü seni de bir daha görmeyeceğim.''

Umut'un tek kaşı havalandı ve gergin bir yüz ifadesiyle baktı.''Ne demek bu?''

''Ne anladıysan o. Ben az önce bir adama çarptım farkında mısın? Benim annem savcı babam hakim! Ben belli bir düzen ve kurallar içinde büyüdüm, senin bu yasa dışı hayatına da girmek istemiyorum ben. ''

Son bir kaç saatte bir sürü olay yaşamışlardı ancak hiç bu kadar gergin bir anı olmamıştı Umut'un. Bakışlarında ki sert ifadeyi gördüğünde, aslında istediğinin bu olup olmadığına emin değildi. Evet doğru olan buydu, mantığıyla hareket ettiğinde olması gereken buydu ama kalbi neden böyle hissetmiyordu?

''Az önce benim yasa dışı işime ortak oldun. Arabadan inebilirdin, adamın yaşayıp yaşamadığını kontrol edebilirdin, ambulansı araya bilirdin ya da en başta söylediğin gibi benim uyarımı umursamadan polise haber verirdin. Ama yapmadın... neden yapmadın biliyor musun? Çünkü hoşuna gitti. Yıllarca ailene layık bir evlat olmak için onların doğrultusunda yaşamışsın, sadece biran için kendi içinde ki o karanlık tarafı görmen senin de hoşuna gitti. Bence sen oturup ne istediğine, ne hissettiğine karar var.''

Umut arabaya bindiğinde bakışlarını ona doğru çevirdi, adam eliyle evi işaret ettiğinde evin bahçesine girerek yürümeye başladı. Söyledikleri gerçekten doğru muydu? Belki de doğruydu bilmiyordu. Bu adamın kafasını bu kadar karıştırmasına izin vermemeliydi. Anahtarı kilide takıp içeriye girdiğinde, kırılan bir şeyler, bağırış çağırış sesleri duydu. Salona doğru ilerlediğinde ise annesiyle babası yine kavga ediyordu.

''Yeter!'' diye bağırdı bir anda. İkisi de duraksayarak kendisine doğru baktı. ''Tahminen şu boşanma davasını ne zaman açacaksınız?''

''Aylin kızım...''

''Anne! Sırf etrafınızda ki insanlara mükemmeliz evliliğiniz varmış gibi gösteriş yapmaktan başka hiçbir şeyiniz kalmadı, yok işte yok siz birbirinizden nefret ediyorsunuz. Boşanın artık yeter. Boşanın!'' Merdivenlere yönelip yukarıya çıktığında, odasına girerek üzerinde ki ceketi sertçe çıkartıp yatağa fırlattı. Gözyaşları usul usul akarken gözlerini sıkıca kapatarak sakinleşmeye çalıştı. Annesiyle babasının hayat görüşleri, durdukları yer, bakış açıları, her şeyleri aynıydı ama anlaşamıyorlardı, birbirlerinden nefret ediyorlardı. Zaten sırf bu yüzden erkeklerden uzak durmamış mıydı? Yıllardır annesiyle babasının kavgaları yüzünden tek istediği okuluna mesleğini yönelip çok çalışıp bu evden gitmek değil miydi? Bazen ne kadar aynı olursan ol farklısındır. Bazen de ne kadar farklı olursan ol, bir şey, tek bir şey sizi birleştire bilirdi.

SON NEFESİME KADARWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu