28.BÖLÜM

1.8K 151 84
                                    



28.BÖLÜM

Leyla meraklı gözlerle adama bakarken, hala bu durumu algılaya bilmiş değildi. Abisi neden böyle bir yalan söylemişti ki?
Hoş bugüne kadar abisi kendisini korumak ve kötü şeylerden uzak tutmak için çaba harcamıştı. Haliyle buna şaşırmıyordu.

"Fırat ne biliyorsun? Üstelik sen bunu nereden biliyorsun!" dedi sesini yükselterek. Normalde her zaman sakin bir insan olmuştu. Ancak duyduklarından sonra sakin kalamıyordu.

"Nereden bildiğim önemli değil Leyla. Madem benimle uğraşıyorsunuz, bende rahat durmayacağım o halde."

"Başka ne biliyorsun? Kim vurmuş babamı! Nasıl olmuş bu?" dedi akan yaşlarını silerek.

"Benden bu kadar, daha fazlasını öğrenemezsin. Gerisini abine sor, o sana anlatır. Söylediğim gibi abine benim adımı vermeyeceksin. Aynı şekilde Kağan'a da hiçbir şey söylemiyorsun. Rahat durmam Leyla. Asla rahat durmam"

Leyla arkasına dönüp yürüdüğünde elini birbirine kenetleyerek gözlerini sıkıca kapattı. Fırat sırf huzurunu kaçırmak için bunu yapıyordu. Nasıl bu adamın gerçek yüzünü görmemişti ki bunca zaman? Bir şeyler biliyordu ama söylemiyordu, bu o kadar belliydi ki. Tekrardan Fırat'a döndüğünde, onun rahat tavrı karşısında yavaş yavaş öfkelendiğini hissetti.

"Git buradan! Çık git buradan ya git" dedi bağırarak. Fırat iki elini kaldırarak gülümsedi ve hızlıca pastaneden ayrıldığında, genç kız sandalyeye çöktü.
Nasıl bir geçmişi vardı ki? Annesi pislik kadının tekiydi bunu zaten biliyordu. Peki babası? Hiç hatırlamadığı babası gerçekten anlatıldığı gibi miydi? Onun da çetrefilli bir hayatı olmasaydı eğer öldürülür müydü? Aslında bunun için abisine kızmıyordu. Biliyordu sırf bu tarz şeylerden uzak kalması işin anlatmamıştı bunu. Düşününce keşke öğrenmeseydim diye düşündü. Babası hayalinde ki gibi kalsaydı. En azından onun normal bir hayatı olmuş olsaydı.

Yine de bu durumu sorun haline getirmeyecekti, bunun için üzülmeyecekti. Ayağa kalkıp şişeyi aldığında, kapağını açarak suyu yudumladı ve sakinleşmeye çalıştı. Ne kadar süre orada kaldığını dahi bilmiyordu. Bir anda pastanenin kapısı sertçe açılınca, Leyla yerinden sıçrayarak başını kaldırdı. Kağan'ın endişeli ve öfkeli gözleriyle karşılaşınca, aynı zamanda yüzünde bir rahatlama ifadesi oluştu.

"Neden açılmıyor telefonlarım Leyla? Üstelik o herif buradayken, adamları çıkarmışsın!"

Buraya gelene kadar türlü türlü şeyler gelmişti aklına. Evet adamları, Leyla'nın fiziksel olarak iyi olduğunu Fırat'ın gittiğinin haberini almıştı ancak onun ruhsal olarak ne durunda olduğunu bilmiyordu, Fırat'ın ne söylediğini de bilmiyordu. Haliyle onu fazlasıyla merak etmişti.

"Bağırma bana Kağan!"

Kağan sakinleşmeye çalışarak sandalyeyi çekti ve onun karşısına oturduğunda, ıslak bakan yeşillerini gördü. "Ağladın mı sen? Leyla bir şey mi yaptı sana?" Hızlıca baştan aşağıya kızı süzerken, Leyla olumsuz anlamda başını iki yana doğru salladı.

"Umurunda mıyım?"

"Ne diyorsun sen?"

"Yanıma gelmen için illa Fırat'la mı görüşmem gerekiyordu?" diye sordu Leyla onun yakışıklı yüzünü inceleyerek. Günlerdir onu görmüyordu ve onu nasıl özlediğini şimdi daha iyi anlıyordu. Sarılmak istiyordu, kokusunu içine çekmek istiyordu, onun kollarındayken her şeyle baş edebilirmiş gibi geliyordu.

"Leyla konumuza odaklanalım mı? Fırat ne söyledi sana?" diye sordu meraklı gözlerle bakmaya devam ederek. Leyla sarı saçlarını sağ omuzuna atarak yutkunmaya çalıştı.

SON NEFESİME KADARWhere stories live. Discover now