LXIX

317 14 15
                                    

"Yuva bazen dört duvar değildir. Yumruğun kadar et parçasına sığınırım." 

❉⊱•═•⊰❉⊱•═•⊰❉⊱•═•⊰❉

"Gerçekten bayılacağını hiç düşünmemiştim. Sadece mecazen bayılacak dediğinizi sanmıştım." 

"Abim her duygu uçlarda yaşar. Kolay sevinmez ama sevindiğin de de tam sevinir. Bayılmasın emin değildim ama tahminim de de beni yanıltmadı." Saçlarımda dolanan eli nazik dokunuşlarına devam ediyordu. 

"Aile olmak ne güzelmiş, özlemişim. Belki de senelerce bu kavramdan uzak kalmak unutmamı sağlamış." Oysaki çocukluğum da çok kalabalık bir aileydik. Akrabalar, komşular, arkadaşlar kendi içindeki sıfatlar dışında aileydik. 

"Seninle her şey güzel. Aileyiz ve daha ötesi var biliyorsun. Gidelim bir gün Rizeye. Hem sen aş içindeki fırtınaları hem bizimkilerle görüş. Annem seni özlediğini sıkça dile getiriyor. Daha iyi hissettireceğine eminim." Başak teyzenin annemden farkı yoktu. Çocukken annem ne kadar benimle ilgilendiyse o da o kadar üstüme düşerdi. 

İki tane oğlu vardı ama kızı olmamıştı. Tabii o zamanlar Zeynep doğmamıştı, beni kızı bilmişti. Cihan ve Gürkan kardeşler ne kadar yaramazsa ben o kadar usluydum o yüzden derdi bana akıllı kızım. "Gidelim ama bu aralar değil. İş yoğun biliyorsun. Altı ay mola vermemişken yılımı doldurmak istiyorum." 

"İzin kullanabilirsin eminim patronun için sorun olmaz." 

"Senin şu iş ahlakını ne zaman düzelteceğim ben." Ben ne kadar kayırma konusunda disiplinliysem Cihan o kadar aykırıydı. İşin her zaman birbirimize uyumsuz düşen yanı buradan da vuruyordu. 

"Üstüne yapıyım mekanı patronu ol diyorum kabul etmiyorsun. Bari izin konusunda kullan beni." Omzuna yumruğumu geçirdiğimde yalandan inledi. "Ah kedi saldırısı." 

Evimizin kanepesine oturmuş asla izlemediğimiz televizyonun karşısında konuşuyorduk. Üstümüzde ince bir örtü varken beni sırtım onun göğsüne yaslı, ayaklarım kanepeye uzanıktı. "İlla çık işten diyorsun." 

"Öyle bir şey der miyim hiç sevgilim? Sen çıkarsan o mekan kapanır."

"Gelmiyorsun bile mekana. Batsa haberin olmayacak." Spor salonundan alıp onu masa başına patron yapmak imkansızdı. Bir gerçek vardı ki spordan kazandığı para mekanı üçe katlardı. "Zenginsin gerçi sen, sana koymaz."

"Artık dikkatli olmalıyız bir bebeğin geleceği bizim çalışmalarımıza bakıyor." Amcalığa bu kadar kolay ısınması beni şaşırtmamıştı. Zeyneple olan ilişkilerini gördüğümde çocukları ve bebekleri ne kadar düşündüğünü anlamıştım. 

"O bebeğin geleceği yüzünden benim ablamgilin evindeki odam yok olacak. Beni misafir odasına atarlarsa ağlarım." Kahkahasına sebep olan sitemim çok gerçekti. 

"Evin ve evim var ama hala başka yuvada gözün. Gel yaşayalım beraber işte, aylardır yalvarmadığım kaldı."

"Benim evimde tek kalmayı sevmiyorum ama sizin evinizde çok bekar evi gibi sevgilim. Nereye sığacağım ben." İki oda bir salon evlerinin odaları yeteri kadar doluydu. Gürkan abi gitse de yeni düzenine eski eşyaların götürmediği için hala izleri vardı. 

"Birini seç, senin evin olur bu ev olur fark etmez. Boşaltalım baştan aşağı düzelim. Senin zevkine göre dokun evin her bir köşesine. Tek şartın seçilen ev dışında kalan evi kapatacağız. İstersen bize iki kişilik yatak odası inşa et istersen farklı odalarda kalıp ev arkadaşı olalım." Bu düzensizliği de seviyordum ama elbet bunu yapmalıydık. 

Ablamgil yarım yılı aşkın evliyken bir orada bir burada göçmen gibiydim. Şimdi düşününce bize ait bir ev ilk zamanlardaki gibi korkunç gelmiyordu. "Bizim ev iş yerlerimize yakın. Hem büyük ihtimal eşyaları düzerken masrafları karşılayacak olan sen olacaksın. O yüzden ev benden olsun, eşyalar senden." Ne kadar iyiydim ya ben öyle.

"Kabul ediyorsun yani." Heyecanlı sesi daha önce kabul etmediğime pişman etmişti. Kafamı olumluca salladığımda uzanıp alnımdan öptü. "Şükür be kızım. Kalk avm gidiyoruz." 

"Şimdi mi?" 

"Şimdi." Elimden tutup kaldırdığında üstüme kabanımı giydirdi. Kendi de giyindiğinde ayakkabısını giydiği gibi benim ayakkabılarımı da ayağıma geçirip bağcığını bağladı. "Bu gün alıp sipariş ederiz. Yarın evi boşaltırız, bir haftaya işimiz biter."

"Aşkım sen her sözüme bu kadar hızlı reaksiyon vermek zorunda misin?" Omuzlarımdan tutup evden çıkardığında evin kapısın kilitledi

"Hayat kısa bebeğim. Ağzından ne çıkarsa hemen yapmam lazım." O zaman canıma minnetti. 

Arabaya atlayıp en yakın İKEA mağazasına girdik. Birbirinden çeşit eşyaların arasında kaybolmamak elde değildi. "Bak bu yatak çok iyi." Cihan bir yatağın üstüne oturmuş zıplarken yanına oturdum.

"Ay gerçekten yumuşacık. Ama takımı odamıza uymaz." İkimizin ortak rengi siyahtı. Bir çok yerde kullanmayı sevdiğimiz gibi evde de öyle uygun görmüştük. 

"Yatağı ayrı alırız. İleriden takım bakalım." Elini omzuma atıp beni göğsüne çektiğinde bütün eşyaları birbirimize sarılmış halde seçtik. Ortalama beş saat süren alışverişin ardından kendimizi yemek bölümüne attığımızda her şeyden çok memnundum. 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
UYUMSUZ MELODİ | TEXTİNGWhere stories live. Discover now