XLI

633 42 0
                                    

"Tanrıya bağışladığım en büyük şükür."

❉⊱•═•⊰❉⊱•═•⊰❉⊱•═•⊰❉

Adım adım kayalıkları aşıp sahile indiğimde, deniz kenarına yerleşmiş taşların birine oturdum. 

Kimsenin olmadığı ama merkeze pek de uzak olmayan sahileydi attığı konum. Gelirken biraz çekinmiştim. Ne kadar ilk görüşmemiz olmasa da geçen ki görüşmede onun aklı yerinde değildi.

O gün yaşadıklarımla benim aklım yerinde miydi? Orası işte muammaydı. Öldü sandığım yaşıyordu, hem de gözümün önünde tekrar öldüğünü sanacağım kadar yaralıydı. 

Her şey gibi o günü de geride bırakıp onun gelmesini bekledim. Sol tarafımdan ağır adımlarla gelen beden beklememi sonlandıran kişiydi. Başında takılı kapşonlusu ve siyahlar içerisinde yanıma geliyordu. 

Hala yaşadığını kabullenemeyen yanım, yanıma oturana kadar onu bir gölgeden ibaret saymaya devam etmişti. "Beklettim mi?" Evet bir on sene kadar.

"Hayır yeni geldim bende." Esen deniz havası yanıma oturduğu andan beri kesilmiş gibi sıcaklıkla kucaklamıştı. Ya da ben gerilmekten sıcaklamıştım. "Dinliyorum." 

"O gün, abim bir gün önce askere gitmişti. Evde ehliyeti olan tek ben olduğum içim Neslihan hanıma ve Murat beye ben eşlik etmiştim. Abim şoförlük yaparken yanınca bolca bulunduğum için biliyordum nereye nasıl gidildiğini. O gün iş yerine götürüyordum. Ormanlık her yer biliyorsun, Rizeyi. Yine bir yanı ağaçlarla çevrili diğer yanı uçurum olan yoldayken birden tekerler patladı. Araba hakimiyeti kaybetse de yoldaydık. Daha ne olduğunu anlamadan kurşunlar arabaya isabet etmeye başladı. Ön cam patlamıştı ve..." Devam edemedi. 

Cebinden sigara paketi çıkarıp içinden bir dal alıp yaktı. "Araba uçuruma uçtu." 

"Kurşunlar ön cam tarafından geliyordu. Onlara isabet etmezdi belki de, beni delip geçerdi. Araba en fazla bir ağaca girer yine de dururdu. Benim yanlış hamlemle uçuruma uçtu." 

"Annemden bir babamdan iki kurşun çıktı Cihan." Bu gerçeği benden öğrenmiş olmalı ki gözleri aniden bana döndü. "Ölüm nedenleri o kurşunlar mıydı bilmiyorum ama olan olmuştu zaten." 

"Kurşun yarasına müdahale onları yaşatabilirdi. Çok olasılık düşündüm, hepsinde onların yaşadığı, benim öldüğüm mutlu sonlar." Suçluluk psikolojisi o kadar beyninde yer etmişti ki için için kızsam da şimdilik sakindim. 

"Sen ölsen sadece herkes mutlu mu olacaktı sanıyorsun?"

"Baştuğ ailesi dağılmazdı. Sen kalp krizi geçirip yıllarca uğraşacağın bir hastalığa düşmezdin. Hala memleketinde ailenle mutlu mesut yaşardın. Benim ölümüm en fazla yedi gün iz bırakırdı." Babam hakkında sonradan öğrendiğim işler ömrünü kendi elleriyle bitirdiğini bana haykırıyordu. 

"Eğer seni hala öldü saymamı istemiyorsan olasılıkları aklından sil. Seni çok seviyordum ben Cihan. Ben seninle büyüdüm, bunu benden tekrar alamazsın." Gözümden yaş düşüp çenemden elime aktı. "Ailemsin sen benim. En az annem babam kadar, ve seni bulmam kaybettiğimi birazda olsa geri verdi."

"Sana deliler gibi aşığım ben Melodi. O küçük kızın arkadaşı kalamam ama hayatından da çıkamam. Kendimi affettim diyemem ama senin için denerim." Uzaklığı azaltıp yanına sokuldum. "Beri daha hayatından çıkacaksam bu senin isteğinle olur."

Kolunu kaldırıp bedenime sardığında göğsüne sokuldum. Gerçekten kocaman olmuştu. Beni bırakan 18 yaşındaki genç yerine yanıbaşımda kocaman bir adam vardı. Daha da uzamıştı, kaslanmıştı ve yüzü oturmuştu. Ama o sıcaklığı hala aynıydı. 

Kollarımı beline sarıp daha çok hissetmeye çalıştım. O da boş durmayıp başını saçlarımın arasına gömmüştü. Hissettiğim belki de dudaklarıydı. 

O anın büyüsü bütün her şeyi kırmıştı. Bana ne hissettirdiğini çözemesem de onun hislerini sadece dudaklarından çıkan bir cümle çözmüştü. "Allahım sana bin şükür." O gece sabaha kadar sadece sarılıp sustuk.

UYUMSUZ MELODİ | TEXTİNGWhere stories live. Discover now