yüzleşme

260 34 66
                                    

Kalbim sancılar içerisinde kıvranırken, kanım damarlarımda zehirmiş gibi akıyordu. Gözlerimi onlardan, bunun sebebi olanlardan alamıyordum. Yavaşça Jongin'in bedenin üzerinden çekilirken, titrek bacaklarım ve zayıf nefesimle gözlerimdeki yaşları sildim.

"Siz naptınız? Siz Jongin'e naptınız?!" Avazım çıktığı kadar bağırdığımda Baekhyun harekete geçmiş ve Kim ailesi ile arama girmişti. Onları kışkırtmamdan, bana zarar gelmesinden korkuyordu ama olan çoktan olmuştu. Onu sertçe yana ittirip Bay Kim'e doğru yürüdüğümde Bayan Kim'in Chanyeol'u durdurmaya çalıştığını gördüm. Benden korktuğundan değildi, sinirlenen oğlunun kafamı gövdemden ayıracak olmasından korkuyordu.

"Biriniz lanet olası ağzını açacak mı?!"

"Bunu kendisi istedi Kyungsoo, bir hata olduğunu ve.."

"Siz de onu dinlediniz mi? Bu mu? Bulduğunuz yol onu ölümün kıyısına getirmek mi?!"

"Kyungsoo tatlım sinirlisin çok normal ama endişe etme Jongin benim oğlum ona zarar verecek bir şey yaptırmam." Bayan Kim söze girdiğinde gözlerimi ona diktim ve alaycı bir şekilde güldüm.

"Bu mu? Bu mu zarar vermemek, ben mi yanlış görüyorum?!" Gözlerimi Jongin'e çevirdiğimde büyük bir öfke kalbimde esti ve umarsızca hala yaptıklarını savunan aileye döndüm.

"Siz berbat bir annesiniz Bayan Kim."

"Do Kyungsoo!" Bay Kim'in sert sesi odayı doldurduğunda bakışlarımı ona çevirdim.

"Ve siz ondan da kötü bir babasınız. Ve Minseok sen korkak bir abisin, sen ondan da korkak bir kardeş."

"İleri gidiyorsun." Minseok dişlerinin arasından kendini zor tutarmış gibi söylediğinde ona doğru yürüdüm ve kolundan tutup zorla Jongin'in yattığı yere doğru ittirdim.

"Bak!Bak Minseok bak! Küçük kardeşine bak! Ona ne yaptıklarına bak! Niye yapmayın demedin! Baksana neden gözlerini kaçırıyorsun! Cevap ver! Susmasana ya niye konuşmuyorsun!"

"Mühür yüzünden hassas oluşunu anlıyorum ama..."

"Sence konu bu mu? Yoksa sizin susuşlarınız mı? Siz Bay Kim korkunç bir baba olmanın ötesinde berbat bir alfasınız da. Sırf gelecekteki baş alfanızın canı sıkılmasın diye sırf diğer sürüler önünde otoriteriniz sarsılmasın diye kendi oğlunuzu bir kenara attınız. Biriniz onun yanında olmadınız, 'Jongin hep böyle, Jongin hep insanlardan uzaktır, gelmek istemez,gelmez...' Lanet olsun değil. O böyle biri değil. Kendinizi suçlu hissetmemek için ona bir karakter yaratıp kimsesiz bıraktınız, sonra düşünceli bir aile gibi davrandınız! Sırf gelecekteki baş alfanız rahatsız olmasın diye parmak ucunda yürüdünüz! Artık yeter, yeter! O susar, çünkü sizi seviyor lanet olsun seviyor! Ama ben susmam, susmayacağım!"

"Bahsettiğin konular çok hassas, dikkat etmeni öneririm." Bay Kim tehditkar bir şekilde söylediğinde bakışlarımı onun sert ve rengi dönmeye başlayan gözlerine diktim.

"Beni tehdit mi ediyorsun Baş alfa?"

"Etmiyorum Kyungsoo, durumu anlıyorum ancak kendine şu an hakim olamıyorsun, dikkatli olman gerektiğini söylüyorum." Sert gözleri bir saniye gözlerimden ayrılmazken sahip olduğu otoriteyi ve gücü kullanmamayı bir lütuf olarak hissettirmesi sinirimi bozdu. Gözlerim yavaşça Jongin'e kaydı. Basit insan halimle onu nasıl koruyabilirdim? Onlara nasıl engel olabilirdim?

"Tatlım biraz sıcak bir şeyler iç, sakinleş aklı başında bir şekilde konuşalım olur mu?" Bayan Kim hep sevdiğim o sakin tonuyla konuştuğunda dişlerimi sıktım, tekrar gözlerim doldu. Hayır, hayır... Gözlerim Baekhyun'u bulduğunda gözleri üzgündü. Bir şey yapamayacağımızı söyler gibiydi, vazgeç der gibi. Salonun hemen ucunda duran Junmyeon ve Taegyun dikkatimi çekti. Onlarda da aynı bakış vardı. Bu çaresizlik hissi beni mahvediyordu.

the land of the wolf // kaisooWo Geschichten leben. Entdecke jetzt