43. Bölüm- Cehennemdeki, cennet manzarası

3.1K 182 104
                                    

Merhaba ATEŞ VE BUZ ailesi...

Bölümü bu hafta biraz geçiktirdiğim için özür dilerim.

Kitabın beğenileri ve yorumları çok düştü ve keşfete düşemiyoruz. O yüzden bol beğeni ve yorum yaparsanız sevinirim.

Aşağıda ki resim; Kuzey'in bilgisayardan çizdiği resim. Deniz ve Kuzey

Bu arada bugün benim doğum günüm. İyi ki doğmuşum ve ATEŞ VE BUZ kitabını iyi ki yazmaya başlamışım. ❤️
***

Kadir Bey'in gözlerinin akı sinirden kızardığında bakışları kuşku doluydu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Kadir Bey'in gözlerinin akı sinirden kızardığında bakışları kuşku doluydu. Gözleri kısık bir şekilde yüzümü süzdü. "Sende, ona ait olan ne var?" Bende ona, daha doğrusu Kadir Bey'e ait olan bir can vardı. Asla Mehmet denen adama veremeyeceğim bir can. Melek Hanım.

Gözlerimi Kadir Bey'in hedefinden çekmeden, "bilmiyorum," dedim. Elimi saçımın arasına daldırarak saçlarımı karıştırdım. "Bu adamın kim olduğuna dair bir fikrim yok. Ama iyi bir niyeti olmadığı kesin. Poyrazla bir derdi var belli ki."

Aklıma gelen bir şeyle olduğum yerde ufak bir titreme geçirdim. Ada için Kuzeyle konuşmaya gittiğimde telefonuma bir mesaj gelmişti. O mesajda da aynı bu kağıttaki gibi küçük Deniz yazıyordu ve isimler birbiriyle uyuşuyordu.

M.M. yani Mehmet Merdan. Bu oydu. Bu benim Kuzeyle resmimi çekip Poyraz'a göndermekle tehdit eden adamdı. "Bu adam beni daha önce de tehdit etmişti." İçimden düşünmem gereken cümleyi mırıldanarak söylememle Kadir Bey bana daha da odaklandı.

"Nasıl, neden tehdit etti?" Kuzey ile olan mesele anlatmak istediğim bir konu değildi. "Önemli bir şey değildi, Poyraz halletti. Ama şimdi..." Gözlerimi kapatarak, sıkıntılı bir nefes verdim. Burnumun direği sızladığında, sesim buğulandı. "Poyraz orada öyle yatarken..." Gerisini getiremeden elimle yüzümü sıvazladım. Daha fazla ağlamak istemiyordum. Çünkü şu an mevzu bahis çocuklarım ve Poyraz'ın canıydı. "Benim gitmem lazım. Acarla konuşmam lazım."

Omuzumda duran Kadir Bey'in ceketini elime alarak ona doğru uzattım. "Yardımlarınız için teşekkür ederim. Bu arada çiçek mevzusu aramızda kalsın. Özellikle Füsun, ona asla güvenmeyin."

Kadir Bey'in kaşları yukarı kavislendi. "Elbette ki aramızda kalacak. Merak etme hastaneye giriş çıkışları bizzat korumaya alacağım. Ama Füsun konusunda neden tepkilisin?" 

Burukça gülümsedim. Ayağımın altındaki ezilen taşa baktım. Zamanında beni böyle ezmekten çekinmemişti Füsun. Kadir Bey'in soru dolu bakışlarına denk geldiğimde, "o kadar uzun ki... Ama bir gün mutlaka ilk siz öğreneceksiniz."

Kadir Bey dudaklarını birbirine bastırdı. Kafasını sallayarak, "peki, öyle olsun," dedi. Biraz önce bana çiçek getiren korumayı başını sallayarak yanına çağırdı. "İsmail etrafa iyice göz kulak olun. Dışarıdan hiçbir şekilde hasta kabulü olmayacak. Poyraz'ın olduğu kata ve diğer katlara bizim sağlam adamları koy. Hamdi ile sürekli iletişim halinde ol." İsmail kafasını sallayarak, "tamam efendim. Hemen hallediyorum."

ATEŞ VE BUZWhere stories live. Discover now