22. Bölüm- YASTIĞIN SICAK KOKUSU

4.1K 177 59
                                    


Merhaba ATEŞ VE BUZ ailesi...

SİZCE HANGİ ÇİFT DAHA UYUMLU?

KUZEY VE DENİZ Mİ?

POYRAZ VE DENİZ Mİ?

YILDIZA 🌟 BASARAK DESTEK OLMAYI UNUTMAYINIZ.

Poyrazla beraber aşağıya indiğimizde çocuklar montlarını giymişler ve koşarak yanımıza gelmişti. Onların bu neşeli halleri bana en güzel motivasyon kaynağıydı. Cemre, Poyraz'ın kucağında güvenli sığınağını bulmuşken, Cem de Poyraz'ın dışarıdaki insanlara aldığı sert tavra bürünmüştü.

Cem'in hayatında en iyi rol, modeli Poyraz, Hamdi ve Acardı. Onlar ne yaparsa aynılarını yapmaya çalışır, ilgiyle onları izler ve her hareketlerini beynine kopyalar, vakti geldiğinde kullanırdı. Bazen Cem'in gerçekten Poyraz'ın çocuğu olduğunu bile düşünürdüm. Dış görünüş olarak Poyraz ve Kuzey'de birbirlerini andırırlardı. Sarışın, mavi gözlü, yapılı vücutları kardeş olduklarını düşündürüyorlardı insanlara.

Hamileyken kime çok bakarsan çocuğun ona benzer derlerdi. Tabi bu batıl inanç mı yoksa değil mi bilmiyordum ama çocuklarımın ikisi de Poyraz gibi sarışın ve mavi gözlüydü. Tabi ki Kuzey'e daha çok benzedikleri asla yadsınamazdı. Bu gerçeği tek biz bildiğimizden kimsenin aklına böyle bir benzerlik gelmemesi normaldi.

Cem davranışlarında ne kadar Poyraz'a benzemeye çalışsa da, bazı huylarının Kuzey'e benzemesi karşımda küçük Kuzey'i görmemi sağlıyordu. Sinirlendiğinde bakışlarında ki yoğunluk ve sertlik, düşünceli olduğunda dudaklarının büzüşmesi, saçlarının önüne inatla düşen sarı tutamları. Bazen geceleri onu izlemek bana eski güzel günlerimi hatırlatıyordu.

Acıdan bir önceki durakta yaşanan güzel anılar.

Kuzey'in göğsümde uyuyakaldığı gecelerden, onsuz gecelere evrildiğim zamanlar aldığım her nefes bana zehir olmuştu. Onsuz uyuduğum, kokusundan mahrum kaldığım her saniye cehennem ateşlerinde kavrulmuştum. En karanlık geceleri, gözlerindeki ışıkla bulur, en kuytu sırlarımı onunla paylaşırdım. Hâlâ dün gibi hatırlıyordum her bir anımızı, her saniyemizi...

Kokusuyla harmanlandığım her zerresini unutmak ne mümkün...

Poyraz, Cem'i de kucağına alarak evin kapısına yöneldi. Arkasını dönerek bana baktığında buruk bir gülümsemeyle, merdivende durmuş onlara baktığımı fark etmişti. Gülen gözleri tereddütle kısılmış ve ne düşündüğümü ölçmeye çalışmıştı.

Poyraz'ın düşüncelerimi okumaması için yüzümdeki buruk gülümsemeyi, tatlı bir tebessüme çevirdim. "Hadi bakalım anneanneye gitmeye kimler hazır?"

Çocuklar neşeyle, "ben, ben, ben," diyerek bağırmıştı. Poyraz'a bir sorun olmadığına dair gözlerimi yumup geri açtım.

Çocukların soruları eşliğinde İstanbul trafiğine, kalabalık bir koruma konvoyuyla beraber karışmıştık. Neşeli ve çocukların bol sorularıyla geçen yolculuktan sonra teyzemin evine gelmiştik. Üç katlı apartmanın, ikinci katında olan eve baktığımda aklıma gelen kötü anıları geçiştirmeye çalıştım.

Hayatımın acılarını üstlenen odamın penceresine baktığımda, Poyraz bana destek verircesine elimi tutmuştu. Bakışlarımız birbirimize değdiğinde bana güven vermek istercesine okşamıştı elimi. "Ben yanındayım güzelim." Güven veren varlığına ne kadar cevap vermek istesem de içimdeki panik atak boy göstermeye başlamıştı. Poyraz'a fark ettirmemeye çalışarak ne kadar gülümseyebilirsem o kadar gülümsedim.

Çocuklar bizim önümüzde yürürlerken Poyraz'ın elimi güç almak istercesine sıkı sıkı sarmıştım.

Apartmana girdiğimizde merdivenleri yavaş yavaş çıkmıştık. Her bir adımda beynime çullanmaya başlayan acılar, kalbimde yeniden yer edindi. Gözümden benden bağımsız akan yaş yüzünden başımı öne eğerek saçlarımın yüzümü kapatmasına izin verdim.

ATEŞ VE BUZWhere stories live. Discover now