2. Bölüm- YAĞMURUN TENİMDEKİ İZİ

7.6K 217 5
                                    

BEĞENİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ.
Bu bölüm +18 sahneler içermektedir.
——————————————————————————

BEĞENİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ.
Kitap hakkında ki yorumlarını paylaşırsanız sevinirim.

Merhaba arkadaşlar bundan sonraki bir kaç bölümde geçmişte neler olduğunu okuyacağız. Ağlamaya hazırsanız başlayabilirsiniz.

YILDIZA BASARAK DESTEK OLMAYI UNUTMAYINIZ.

5 SENE ÖNCE...

Güneşin yeryüzüne göz kırptığı güzel bir güne gülümsemek, her zamanki gibi, benim dinç uyanmamı sağlıyordu. Tabi bu dinç uyanmalarımın bir sebebi de şu an odasının balkonundan bana mavi gözleriyle bakan Kuzey'di.

Kuzey adı gibiydi. Onun sert esen rüzgarlarına kapılmış ve kendimi çocukluğumdan beri onun yanına savrulurken bulmuştum. Çocukluğum, gençliğim, hayallerim... Hayatımın her kıyısı onunla geçirdiğim anlarla doluydu. Benim hayatımın merkezi Kuzey'di. Ben Kuzey'den başka bir yöne savrulamazdım. Ben Kuzey'den başka bir yön bilmez ve sırtımı asla ona dönemezdim.

Benim dalgalarım hep Kuzey'e vururdu.

Yazın son kavurucu sıcaklarından dolayı geceleri camım açık uyuyordum ve bu en çok Kuzey'in işine geliyordu. Her sabah kahvesini alır ve o balkondan benim uyanmamı izlerdi. Bende ilk uyandığımda ilk onu görmezsem doğmazdı güneşim. Dedim ya, benim güneşim hep Kuzeyden doğar, diye. 

Deniz'in dalgaları, aşkı gibi her daim Kuzey'e savrulurdu. 

Kuzey elindeki kahveyi havaya kaldırarak en güzel gülümsemesiyle bana sabah öpücüğümü vermiş bulundu. Yatağımdan kalkarak hemen camın önünde kendimi buldum. Pencereden kafamı uzatarak etrafta birisinin olup olmadığına baktıktan sonra bakışlarım yine ait olduğu yere döndü.

Avucumun ortasına dudaklarımla kocaman bir öpücük bırakarak ona doğru üfledim. Kuzey parmak uçlarını yanağında gezdirdiğinde kocaman kahkahası malikanenin bahçesinde yankılandı. Bende ona eşlik ederek kıkırdadım. Kuzey kafasını iki yana sallayarak kahkahasını durdurduğunda ona çok yakışan gülümsemesi hâlâ dudaklarında asılıydı.

O da benim gibi avucuna bir öpücük kondurarak bana yolladı. Ilık bir meltem onun öpücüğünü salına salına yanaklarıma kondurdu. İşte aşkın tanımı böyleydi bizim için. Aramızda kocaman bir bahçe olsa da birbirimizi hep hissederdik.

O ne zaman üzgün, düşünceli olsa bilirdim. Belli etmezdi ama gözlerinin derininde sallandırırdı duygularını bana. O da beni bilirdi, tanırdı. Bir bakışımla ne demek istediğimi anlardı.

Kuzey balkondaki masanın üstünden telefonunu eline alarak kulağına yasladı. Ben ona mest olmuş gibi bakarken eliyle kulağındaki telefonu işaret ederek bir şeyler söylemeye çalıştı dudaklarıyla. O benim şaşkın aşık halime kahkaha atarken odamın içinde telefonumun sesi yankılandı.

Dün gece onunla konuşurken uyuyakalmıştım ve muhtemelen yatağın içinde yine kaybetmiştim telefonumu. Telefonun boğuk sesi yastığım altından geliyordu. Yastığı kaldırdığımda bulduğum telefonu heyecanla açtım.

"Günaydın güzelim. Bugün yine çok güzelsin. Güneş gibi doğdun günüme," dedi Kuzey'in taze sesi. Bir insanın her zerresine nasıl aşık olunabilirdi ki?

"Günaydın sevgilim," dedim yatağımın üstüne oturarak.

"Pencereye çık da seni tam görebileyim. Bugün bir sürü toplantım var ve seni görerek enerji toplamam lazım," dediğinde bakışlarım pencereye kaydı. Ufak bir kahkaha attığımda yataktan kalkarak kafamı pencereden çıkarttım.

ATEŞ VE BUZWhere stories live. Discover now