3. Bölüm- TENİ TENİME...

6.5K 195 12
                                    

BEĞENİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZ.
🌟  basarak bölümü parlatabilirsiniz.

Babamla akşam yemeğimizi yedikten sonrabulaşıkları makineye kaldırıp babama kızlarla buluşacağımı söylemiştim. Onlarayalan söylemek hiç içime sinmiyordu ama şu an Kuzeyle olan ilişkimisöyleyemezdim. 

Diz kapağımın üstüne gelen botlarımı giyip, kahverengi kabanımı üzerime geçirdim. Sonbaharda olduğumuz için hava çok soğuk değildi. Malikanenin bahçesinden geçip, büyük demir kapıya ulaştım. Malikanenin ilerisinde beni bekleyen Kuzey'in arabasını görünce etrafıma bakındım. Kimse yokken hızlıca arabaya bindim. Bana otuz iki diş gülen sevgilimin gülüşünden öptüm.

Kemerimi bağlarken, neşeli sesimle ona döndüm. "Sürprizsin ne olduğunu söylemeyecek misin?" 

Kuzey gülümseyerek başını olumsuz manada salladı. "Önce güzel bir yemek yiyelim. Sonra sıra sürprize gelecek sevgilim."

Yirmi dakika süren araba yolculuğumuzdan sonra suyun kenarında, salaş bir restorana geldik. Tahtadan yapılmış eski bir yapıydı. Ağaçlarda asılı duran renkli ışıklar buraya çok farklı bir hava katıyordu.

Kuzey arabayı park ettiğinde arabadan indik. El ele tutuşarak mekana girdiğimizde içeride yayılan 90'lar müziği gülümsememe sebep oldu.

Duvarlarda asılı olan siyah beyaz resimler, masaların üstünde duran yeşil kareli örtüler buraya aşık olmama yetmişti bile. Küçük bir mekan olsa da içeride daimi müşteriler olduğu kesindi. Camın kenarında bulunan bir masaya oturduk. Ben heyecanla etrafa bakarken Kuzey sandalyesine yaslanmış ve beni izliyordu.

Kuzey'e dönerek ortama olan hayranlığımı ona da yansıttım. "Kuzey burası mükemmel bir yer. Neden daha önce getirmedin beni?"

Kuzey masanın üzerinden elini bana doğru uzattı. Gözümün önüne doğru gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Burası Ahmet abinin mekanı. İki ay önce, bu yakınlarda bir yerde tekerim patlamıştı. Telefon çekmediği için yürümek zorunda kaldım." O da benim gibi etrafı süzdü. "Sonra burayı buldum. Sağ olsun, buranın sahibi Ahmet abi tekeri değiştirmeme yardım etti."

"Şu Ahmet abiyi merak ettim. Böyle bir yere sahip olduğu için baya şanslı bir adam olmalı. Baksana şuraya çok güzel."

Kuzey masanın üstündeki elimi tuttu. "Gerçekten de öyle, çok güzel bir yer." Bunu gözlerimin içine bakarak söylediği için mekana mı yoksa bana mı dediğini pek kestirememiştim. "Ahmet abi de çok iyi biri. O gün baya sohbet etme fırsatı bulmuştuk. Bir de torunu var, onunla beraber işletiyor burayı."

Yanımıza gelen tahminen on yedi yaşlarındaki çocuk, Ahmet abinin torunuymuş. Ahmet abi, oğlunu ve gelinini trafik kazasında kaybetmiş ve onlardan kalan tek hatıra ise torunuymuş. Uzun bir süre Ahmet abiyle sohbet ettikten sonra yanımızdan ayrılmıştı. 

Kuzeyle balıklarımızı yerken rakılarımızı tokuşturuyor ve çalan şarkılara eşlik ediyorduk. Kuzey, Ahmet abinin yanına gidip bir şeyler dedikten sonra tekrar yanıma geldi.

Kuzey sandalyesine oturduğunda, yeni bir plak koymuştu Ahmet abi. Kuzey gülümseyerek, "bu şarkı senin güzelliğine ithafen," dediğinde avuç içimi öpmüştü. Gözlerinin mavi buğusunda kaybolurken buluyordum hep kendimi.

Plaktan çalan cızırtılı sese Kuzey ve benim sesim eşik ediyordu. Bu şarkıyı bana ilk dinleten Kuzey'di. O çizim yaparken dinlemiştik bunu. Kuzey gözlerime bakarak şarkıyı söylerken ben avuç içimi çeneme yaslamış en güzel manzarayı izliyordum. Yani Kuzey'i.

Saat gece yarısını çoktan geçtiğinde, anneme kızlarda kalacağımı söylemiştim. Kuzeyle arabaya binip yeniden yolculuğa başladığımızda beni sürpriz yapacağı yere getirmişti. Etraf karanlıktı ama karşımda sanki bir ev var gibiydi.

ATEŞ VE BUZWhere stories live. Discover now