13. Bölüm- 18. YAŞ GÜNÜ

6.4K 206 28
                                    




BEĞENMEYİ VE YORUMLARINIZI YAZMAYI UNUTMAYINIZ.
MEDYA: DENİZ

YILDIZA UFAKÇA BASIP PARLATALIM.

Deniz'in 18. Yaş günü...

Penceremden vuran sabah güneşine eşlik eden kuş sesleri yüzümde gülümsemeyle uyanmama sebep olmuştu. Bugün benim doğum günümdü, en güzel günümdü. Yatağımda gerinip komidinin üstündeki telefonumu elime aldım. Arkadaşlarımın çoğu doğum günü mesajı atmıştı bile. Hepsine tek tek cevap verdiğimde, kapının açılmasıyla bakışlarımı kapıya çevirdim. Gelen tabi ki de Nida idi.

Bir elinde kutu, diğer elinde küçük bir kek ve üstünde yanan bir mumla içeriye girdi. Gülümseyerek ona baktığımda, "delisin sen," dedim, neşeyle.

Cırtlak sesiyle bağırmaya başladığında üstümdeki pikeyi kenara fırlatarak, yatağın üstünde zıplamaya başladım. "İyi ki doğdun Deniz. İyi ki doğdun Deniz. İyi ki doğdun, iyi ki doğdun, iyi ki doğdun Deniz." Adımı uzatarak efekt yaptığında, ellerimle ona alkış tutarak, yatakta zıplamaya devam ettim.

Nida yatağıma yaklaştığında önüme doğru uzattığı mumu kocaman bir nefesle üfledim. Alkış yaparak, "iyi ki doğdum ben," diyerek, bağırmaya devam ettim. Yataktan atlayarak Nida'ya kocaman sarıldım.

Nida öksürerek, hem elindeki küçük keki düşürmemeye çalışıyor hem de dengede durmaya gayret ediyordu. "Dur kızım boğulacağım, manyak! Doğum gününde katil olup hapsi boylayacaksın," dedi.

Kahkaha atarak ondan ayrıldığımda, "sevgiden ölen tek insan olabilirsin Nido," dedim.

Nida elinde ki kutuyu bana uzattığında tek kaşını kaldırarak gülümsedi. "Emin ol bu hediyeyi açmadan beni öldürmek ve hapse girmek istemezsin."

Elindeki kutuyu heyecanla aldığımda bir an tereddüt ettim. "Nida, inşallah geçen sene ki gibi içinden oyuncak böcek çıkmaz. Yoksa gerçekten ölürsün." Geçen sene Güneyle bir olup böyle bir şey yapmışlığı vardı. O yüzden verdiği hediyeye temkinle yaklaşıyordum.

Nida kahkaha atarak, cilveli bir şekilde bana yaklaştı. "Hayır, bu sefer öyle bir şey değil. Hem bu benim hediyem de değil." İmalı bakışlarıyla kafasını salladı. Sinsi gülümsemesiyle, "Kuzey abimin hediyesi," dedi.

Gözlerim kocaman açıldığında, kalbimin atışı bir yarış atına depar atardı. Nida'nın omzuna vurarak, "neden daha önce söylemiyorsun," dedim.

Nida kahkaha atarken ben çoktan yatağıma oturmuş, beyaz kutunun üstündeki kırmızı kurdeleyi açmaya başlamıştım bile. Nida da yanıma oturduğunda, "Bu kadar heyecanlanacağını bilseydim mumu üflemeden önce hediyeyi verirdim," dedi.

"Neden Kuzey kendi vermedi ki?" Nida sözlerime karşılık kuşkulu bakışlarını bana gönderdi. Kurdeleyi açmak için debelenen elimin üstüne koydu elini.

"Seni üzmek istemiyorum ama," dediğinde duraksayarak tepkimi ölçmek ister gibi bakışlarımı süzdü. "Abim akşam gelemeyeceği için benim vermemi istedi," dedi. Çok hızlı konuştuğundan anlayamamıştım ya da Nida beni kışkırtıyordu.

Nida'nın dediği şeyi beynimde tarttıktan sonra yüzüm düştü birden. Baygın gözlerimle ona bakmaya devam ederken tüm enerjim bir anda sömürüldü. Kucağımdaki kutuyu yatağa bırakıp ayağa kalktım. "Ne demek, Kuzey gelmeyecek! Nida nasıl gelmez, bu benim doğum günüm! Benden daha önemli ne işi olabilir ki?"

İçimde kaynayan, kan damarlarımda volkan etkisi yarattı. Kuzey ile flört ediyorduk bu bariz belliydi. Küçüklüğümüzden beri birbirimiz için ölüyorduk biz. Ama ikimizde inadımızdan birbirimize asla açılmıyorduk.

ATEŞ VE BUZWhere stories live. Discover now