1

1.3K 126 143
                                    

| Arda |

"Oğlum, en kötü ne olabilir ki? Tamam, birana ilaç atıp, ormana kaçırıp, gelinlik giydirip, tecavüz edebilirler, ama olsun; sen bunları düşünme. İçeri girip, sosyalleşeceğim diye düşün."

Bir Efe'ye, bir de beni getirdiği mekana baktım. İki senedir asosyalliğimden bıktığını, artık üniversite sınavı da geçtiği için bir bahanem kalmadığını, eğer biraz daha kendimi odama kapatırsam saçımı başımı yolacağını söylemişti. Gerçekten de iki senedir beni sosyalleştirme girişimlerini çeşitli bahanelerle ekarte etmiş ve içime kapalı bir şekilde yaşamaya devam etmiştim. Ama bugünkü tehdidine dayanamamış, beni kolumdan tutup, akşam saat 10'da zorla Kadıköy Barlar Sokağı'na getirmesine izin vermiştim.

Ağustos ayının son günlerinde olduğumuz için hava hala daha sıcaktı, bu yüzden insanlar dışarıda ışıklı tabelaların aydınlattığı masalara oturmayı tercih etmişlerdi. Oralarda yer kalmadığı için mecburen içerideki masalardan birine yerleşmem gerekiyordu.

"Gel, girelim."

Efe, kurduğum cümleyi yüzünde piç bir gülümsemeyle karşıladı. "Benim dayım doğurmuş, gitmem lazım."

"Ne? Beni yalnız bırakma sakın!"

"Bak kalitemi bozdurtma bana!" dedi şakayla karışık. Daha sonra ellerini omuzlarıma yerleştirdi ve kahverengi gözlerini büyük bir ciddiyetle benimkilere kenetledi. "Güzel kardeşim... İki senedir hiçbir şey yapmadın sosyalleşmek adına. Çetin'i unuttun mu? Ancak, güç bela... Poyraz Abi'nin yönlendirdiği müzik kurslarına gittin mi? Hayır. Benden başka arkadaş çevresi yaptın mı? Hayır. Ne zamana kadar devam edecek bu? Sonsuza kadar değil ya?"

Haklıydı. Yakında üniversiteye başlayacaktım ve hala daha gerçek hayata dair hiçbir şey bilmiyordum. Arkadaş nasıl edinilir, ilişki nasıl yapılır, nasıl sosyalleşilir... Hiçbiri hakkında bir bilgim yoktu. Efe'yle de iki sene önce Çetin'in sevgilisi Poyraz Abi sayesinde tanışmıştım zaten. O beni bulmuştu bir de; benim gidip onunla arkadaş olduğum yoktu.

Aile sevgisini bile bilmiyorsun. Annen kadın sevgilisiyle evden kaçtı, baban ise seni görmemek için iş yerinde geceleri mesaiye kalıp, eve gelmiyor.

Bu gerçeği hatırlayınca boğazım yeniden düğümlendi. Daha sonra babamın ona yemek hazırladığım günlerde bile yüzüme bakmadığı, annemin ise bizimle karşılaşmamak için eve gelmediği günler bir film şeridi misali geçti gözlerimin önünden. Ne zamana kadar böyle devam edebilirdim? Daha ne kadar annemden babamdan görmediğim sevgiyi dışarıda aramaya bile cesaret edemeyecek kadar korkak biri olarak yaşayabilirdim?

Edemezsin. Kalk ve harekete geç.

Sertçe yutkunduktan sonra ona döndüm. "Haklısın. Başımın çaresine bakacağım ben."

Söylediklerini bu kadar hızlı kabullenmemi beklemediği, yüzüne yayılan şaşkın ifadeden belli oluyordu. Kaşlarını şaşkınlıkla havalandırıp, söylediklerimi sindirmek için kendine kısa bir an izin verdi. "Niye bu kadar çabuk ikna oldun lan? Senin beni çıldırtman gerekiyordu."

Güldüm. "Gerçekten, ben başımın çaresine bakarım. Sorun değil."

"Eh, öyle diyorsan, öyledir."

Aramıza kısa bir sessizlik girdikten sonra cebinde titreyen telefonuyla irkildi. "Bu Kuzey'in kafasını klozete sokacağım! Bir türlü öğrenemedi sabretmeyi!"

"Sen istersen git, Kuzey'le Kıvanç'ı bekletme."

Gülümsedikten sonra bana sıkı sıkı sarıldı. "Bir şey olursa mutlaka ara. Çok uzaklarda olmayacağız; hızlıca geliriz."

another love | bxbWhere stories live. Discover now