|AÇIKLAMA| |TAMAMLANDI|
Ahlaksız bir yetişkin BL romanında ben, bir extra figüranın bedeninde yeniden doğdum ve genç saplantılı erkek başrolle tanıştım.
Yıllarca Hainley tarafından zorbalığa uğradıktan sonra Sislin, yetişkinliğinde daha karanlık b...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bölüm 92: Cehennem Partisi (II) Heinrich'in gözleri bir çukur gibi derinleşti. Kalbinde ısı toplandı.
Kollarında sarı saçları acınası bir şekilde dağılan bu kadın gerçek Annette'ti.
-Oyuncak bebek değil.
"......."
"Vücudunun o tatlı kokusunu, kollarımdaki ince bedeninin hissini ve çarpan kalbinin sesini ne kadar özlediğimi bilemezsin.
Heinrich büyük elinin tersiyle onun yanağını okşadı.
"......."
-Beyaz, soğuk parmakların teninin üzerinde zar zor gezindiğini hissedebiliyordu.
O sırada Annette'in göz kapakları hafifçe titredi.
Sesi bir fısıltı kadar kısıktı, ama çok sert sözler söylüyordu.
"Heinrich, kes şunu."
"......."
Tak, onun bileğini kavradı, soluk yeşil gözleri doğrudan ona baktı.
Bir anda Heinrich'in gözleri hafifçe büyüdü.
Kısa süre sonra kalbi aç bir çocuğunki gibi yanmaya başladı. Onun kesinlikle kollarında olduğunu düşünüyordu ama bu tavır ve bakışlar...
Şimdi titreyen Heinrich'ti. Acı içinde kırmızı dudaklarını ısırdığı andı.
Bang!
Kapıya çarpmış gibi yüksek bir ses duyuldu.
"......!"
Şaşkınlıkla kapıya baktıklarında, omuzları ve sırtı kapı kadar geniş, kollarını kavuşturmuş bir adam gördüler.
-Bu Sislin'di.
Yumruk atmış gibi olduğu için kapı hâlâ sallanıyordu ama oldukça etkiliydi. Çünkü Annette Heinrich'ten uzaklaştı.
"Aman Tanrım. Bu bir sürpriz."
Heinrich hiç de şaşkınlık içermeyen sade bir ses tonuyla soğuk bir şekilde kaşlarını çattı. Sanki bütün bu davetsiz misafirlerin gelmesini bekliyormuş gibi.
"Ben de şaşırdım.
Şaşırdım ve saçlarımı topladım (yanlış bir şey yapmamıştım ama yakalanmış gibi hissediyordum). Sonra hemen sordum.
"...Majesteleri, burada ne yapıyorsunuz? Mutfakta mı?"
"......."
Sislin kara gözleriyle sessizce bana baktı. Sonra uzun bacaklarıyla yavaşça içeri girdi ve bardağına sert bir içki doldurdu.
Duvara yaslanarak içkisini içti, hâlâ bana ve Heinrich'e bakıyordu.
