67. || İntikam

158 14 0
                                    

Gece kalktığımda yanımda uyuyan adama baktım ve son bir kez yanağına bir öpücük kondum. Bir ses çıkarmadan çekmeceye sakladığı silahını belime sakladım ve kapıyı sessizce arkamdan çektim.

Bu işin sonunda ölüm olduğunu bende çok iyi biliyordum. Sonuçta Çukuru ele geçiren adamı indirmeye gidiyordum.

Arabama binip Koçovalıların evine kadar sürdüm. Kapıda duran adamları hiç telaşlandırmak istemedim bu nedenle uzaktan izledim kapıyı.

Bir saat geçmedi bile ilk hareketi izleyeli.
Nedim arabasını içeriye sürdü ve onbeş dakika sonra geri çıktı ama bu sefer yan koltukta Amca oturuyordu.

Şimdi siktim belanı.

Uzak durarak Nedimin arabasını takibe aldım. İstanbulun trafiğine ilk defa şükür ettim. Yollarım bu kadar dolu olmasından beni pek fark etmediler.

Baya bir dolandırlar ve sonunda bir deponun önünde durdular. Ne yalan olsun, çok korkuyordum. Bu adamın sağı solu belli olmaz, her önüne geleni çekip vurur ve benim o kişilerden birisi olmam için baya çaba gösteriyordum bu işle.

Arabadan inip Silahı kullanmak için hazırlandım. Bundan kaçış yoktu artık.
Bu iş bu gece bitecekti.
Ya benimle, yada onunla.

Mekanı dışardan inceledim. Çok değişik bir yer değildi. Normal bir depo, tek değişik olan şey içerdeki beyaz paketlerdi.
Sadece Nedimle Amcayı gördüğümden emin olunca içeriye daldım.

"Ceren?"

"Kes."

Nedim silahını çekince, acımadan iki defa karnına ateş ettim. Nedim bir çuval gibi yere düşünce Amca ona küfür etti. Bunu gerçekten yaptığıma inanamıyordum- ben birine ateş ettim az önce.

"Buna gerek var mıydı şimdi kızım?"

"Bana kızım deme. Kzım deme bana!"

Sesim deponun her yanından ekolanıyordu.

"Sen benim Babamı öldürdün. Yetmedi ölümünü kaza yerine koydun-"

Amcanın gerildiğini fark ettim. Hayatımda hiç bu kadar tetikte olmamıştım- Bir gözüm hala Nedimdeydi, ne olur ne olmaz. Diğer gözüm sadece Amcaya bakıyordu. Onunda mutlaka bir silahı vardır diye.

"Babanın zamanı zaten gelmişti."

"Sen kimsin de buna karar veriyorsun?!"

Bir adım ona doğru attım.

"Sence şimdi olduğu yerde daha mutlu değil midir? Paşa, İdris ve Emmi-"

"Sakın! Sen o adları ağzına almayacaksın! Sen İdris Babanın tırnağı bile olamazsın, ne kadar uğraşırsan uğraş, onun yerini dolduramazsın, bunu bilde öl."

Birden yüzündeki sinir yok oldu ve ağzından bir  kahkaha kaçtı.

"Sen mi öldüreceksin beni? Ceren Koçovalı... ben seni Celasunun yanına yollamasını bilirim."

"Ceren Savcıbey diyeceksin."

Birden Amca silahını çekti ve bana doğru yürümeye başladı...

...

-AKIN-

"Ceren?"

Elim yatağın boş yanını hissedince gözlerimi hemen açtım. Terk edilmiş bir yatağı görünce ayaklanıp öbür odaları aramaya başladım.

"Sevgilim?"

Banyonun kapısını tıkladım ama ses gelmeyince kapıyı açtım. Burdada yok. Bu kız gecenin bi vaktinde nereye gitmiş olabilir ki?
Gergince saçlarımdan geçtim ve yemek masasına oturdum.

Ne kadar arasam nafile.
Telefonu evde bırakmış zeka küpümüz.
Off Ceren off!
İlla kalbimi indireceksin gecenin yarısında!

Tam evden çıkmak istediğimde askıda asılan montu gözüme battı- gerçi, mont değilde, cebinden bakam kâğıt ilgimi çekti.
Son bulduğum mektubu bana Cereni anlamaya yardımcı olmuştu, belki bu da olur.

»Mücahit geçmişi biliyor.
Kaza gibi gözüksün.«

Ha siktir-
Yatak odaya koşup çekmeceden silahımı almak istedim ama boş bir çekmeceye bakakaldım. Ceren, nolursun bir salaklık yapmış olma!

Hışımla evden çıktım ve eski evimize sürdüm arabayı. Kapının önündekiler beni içeriye almayınca delirmeye başladım.
Nasıl almazlar beni eve ya??
Benim evime!

"Akın! Noluyor gece gece?!"

Vartolunun sesli sesi beni daha da sinirlendirdi. Bilmiyormuş gibi!
Mektubu göğsüne yapıştırdım.

"Amca nerde?"

Sesim sakindi. Vartolu bu kelimeleri okuduktan sonra bir adım geriye attı ama benim bu kadar zamanım yoktu. Ceren başıma bir bela açacaktı ve ona bişey olamdan karımı kurtarmak lazımdı.

"Vartolu!"

"D-Depo. Kadıköydeki Depo-"

Diye sayıkladı. Korumanın silahını alıp geri arabaya bindim ve gaza bastım. Depoya sürerken her an kusabilirdim. Cerene zarar gelme ihtimali midemi bulandırıyordu.
Hele o adamın elinden-

Yok.
Buna asla izin veremezdim.
Daha da hızlanıp deponun yerini ezberimden bulmaya çalıştım. Sanki koltuğumum altında bir bomba vardı.

Deponun önünde frene basınca arabam gıcırdayarak durdu. Hışımla arabadan inip depoya daldım.

"Ceren!

Hemen o kapıdan çıktım ve önümde Cereni buldum. Oh be!

"Akın?"

Cerene doğru ilerleyip pna sıkıca sarıldım. Yüzümü boynuna saklayıp sakince kokusunu aldım.

"Çok korktum Ceren."
Ellerini sırtımda hissedince gözlerimi kapattım. "Tamam geçti.." Ensemden aşağıya sırtımı okşayınca her şeyi unuttum. Ne durumda olduğumuzu, Amcayı- Her şeyi.

"Ceren ben sensiz yapamam güzelim, sakın bir daha-"

Gözüm yerde hareket eden bir şeye takıldı. Bir daha baktığımda bu kanlar içinde yatan adamın Amca olduğunu fark ettim. Elindeki silahı Cerene doğrultuyordu.

"Ceren!"

Tam Cereni arkama çekmek isterken üç tane silah sesi patladı depoda.
Sevdiğim kadın açık ağızla ve yaş dolu gözlerle bana bakıyordu.
Hayır, hayır hayır hayır!

Ceren kollarıma düşünce boğazım bağlandı.
"Akın.." Başımı hızla sallayıp Cerene yeniden sarıldım ama onun gücü kalmamıştı. Sırtı delik deşikti. Kollarıma çöktü bir an. Sevgilimi tutup yere oturdum ve deponun duvarına yaslandım.
Cereni kucağıma çekip saçlarını yüzünden sildim.

"Gitme gitme nolursun gitme.."

Gözünden bir yaş düşüp yumuşacık yanağına aktı. Hemen o yaşı bir öpüşle yok ettim.

"Seni seviyorum Akın..."

Son gücüyle elini yanağıma koydu ve acıdan gözlerini sıktı. "Seni seviyorum Ceren, seni o kadar çok seviyorum ki."

Akan gözyaşlarımı eliyle yanağımdan sildim.
Hafifçe gülümseyip gözlerime baktı. Sıcak kanı sırtındaki elime akıyordu ve bu benim midemi bulandırıyordu. Kan olduğu için değil.
Cerenim kanı olduğu için.
Sevdiğim kadın kucağımda ölüyordu.

Gözleri kapanınca uzun kirpiklerine benim döktüğüm yaşlar damladı.

Cereni göğsüme çekip gözlerimi tavana dayadım.

"Sana yalvarıyorum yapma!"

Akciğerimdeki bütün nefesi harcayarak Allaha seslendim.

"Bunu bana yapma! Nolursun yapma bunu bana yapma!

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Where stories live. Discover now