17. || öpüş?

562 32 3
                                    

"Nerdesin kızım sen?! Seni araya araya deli olduk!"

Babam beni yarım saattir azarlıyordu. Alt tarafı bir saatleyine arkadaşımı ziyaret etmişim. Ne vardı bunda? Gerçi, Babam bu arkadaşın kim olduğunu bilse beni başka bir ülkeye yollardı galiba.

"Ceren!"

Gözlerimi yerdeki halıdan kaldırıp Babamın sinirli yüzüne diktim.

"Özür dilerim Baba. Ben sadece- Yamaç abi biraz tersledi beni bugün bende ona kızıp burda kalmak istemedim. Seni endişelendirmek niyetim değildi."

Boğazından uzun bir nefes çıkınca yanıma oturup kollunu omuzuma koydu. Babamın göğsüne yaslanıp gözlerimi kapattım.

"Sana bişey olacak diye aklım gidiyor Ceren. Bana kalsa seni hiç buraya getirmezdim ama Yamaç işte, bir bildiği var tabi."

"Merak etme Baba. Burdayım. Hiç bir yere gitmiyorum."

Başıma bir öpücük konduktan sonra ayağa kalktı ve bana gülümsedi.

"İyi.. Yarın erkenden kahveyi açmam lazım. Allah rahatlık versin kızım."

"Sanada Baba."

Odama girdiğimde üstüme rahat kıyafet giyip hemen yatağa attım kendimi. Yorganıma sarılınca Akını düşündüm. O mekanda nerde uyuyordu bu adam?
Telefonumu kapıp Akına bir mesaj yolladım;

»nerde yatıyorsun?«

„hayrola? Yanıma mı yatacaksın?"

»İyi geceler, oğlum.«

„iyi geceler Ceren."

Gözlerimi kapatıp rahat bir uykuya daldım..

Sabah çok çabuk geldi. Kendimi hazırladıktan sonra hemen evden çıktım ve kahveye geçtim. Babama en az haber vermeliydim.

Kapıyı açınca abilere selam verdim. Herkesin burda olacağını bilmiyordum. Yamaç beni sert bakışıyla deldi. Gözlerimi ondan ayırıp Babama yaklaştım

"Baba ben bir arkadaşımla kahvaltıya gidiyorum-"

"Ne arkadaşı? Kim bu?"

"Üniversiteden bi kız Baba. Öğleden sonra dönerim, söz."

Babam bana inanınca yanağına bir öpücük konup kahveden çıktım. Yalan değildi aslında.
Bir arkadaşımla kahvaltı ediyordum.
İkimize simit, domates, peynir falan aldıktan sonra doğruca Dereye geçtim.

Mekanın panjurları açıktı bile. İçeriye girdiğimde Akın boş boş duvara bakıyordu.

"Günaydın!"

Poşetleri masaya bırakıp Akının yanına oturdum ve bacak bacak üstüne koydum.

"Erkencisin."

"Ya ben düşündüm- dedim ki bu mal kesinlikle kahvaltı etmiyordur- bu arada kahvaltı günün en önemli öğünü."

Simitleri poşetten çıkarıp Akının eline sıkıştırdım. Mutfağa gidip ikimize de çay getirdim. Kendi mekanımmış gibi davrandım. Akında karşı çıkmadı.

"Baban seni nasıl bıraktı?"

Ağızımdaki simit parçasını yuttuktan sonra Akına baktım.

"Yalan söyledim herhalde. Akına gidiyorum deseydim beni ilk uçağa bindirirdi."

Akın küçük bir kahkaha kaçırdı. Bende kendimi tutamadan sırttım. Yaptığımız çok riskliydi.
Gece gündüz burdaydım. Bir kişi görseydi bitmiştik.

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin