12. || vicdan azabı

499 33 2
                                    

Babamdan vedalaştıktan sonra bir sahne bile durmadan odama geçtim ve kapıyı açtım.
Akın yatağımda yatıyordu. Gözleri tavana dikilmiş ve elinde bir kağıt parçası.

"Akın?"

Kıpırdamadı. Allah Allah. Yatağa yaklaşıp, Akın kalksın diye ayağımla bacağına tekme attım.
Hala- kılı bile oynamadı.

Bi haller vardı bunda. Elindeki kağıt parçanın bir resim olduğunu gördüğümde kaşlarımı çattım. Benim eşyalarımımı karıştırdı bu salak?

"Akın kalk-"

Yerinden kımıldamıyordu, ben omuzuna bir yumruk atınca, yanağına hafifçe vurunca da öylece yata kaldı yatağımda. Resim de çok anlamlı değildi yani, Akın için en azından. Babam vardı, İdris amca ve ben tam ortalarında.

Uzun bir oflama kaçtı ağızımdan. Saçlarımı toplayıp başımı salladım. Bununla mı uğraşacaktım şimdi? Daha önemli konular vardı. Babama yalan söylemedim, yaklaşan sınav beni geriyordu, birde Akını dert edemezdim.

"Aman bana ne ya-"

Diye fısıldayıp çalışma masamdan Laptopumu aldım ve tam odadan çıkmak istediğimde Akının sessiz ve kırık sesi kulaklarıma daldı;

"Naptım ben-"

Çatık kaşlarla arkamı döndüm. Akın resime bakarak bir yaş döktü gözünden. Hemen bilgisayarı komide koyup Akının yanına geçtim.

"Ben ne yaptım..?"

Gözünden akan yaşlar çoğalınca ne yapacağımı şaşırdım. Bu çocuk neden ağlıyor, niye ağlıyor- derdi ne, hiç bir fikrim yoktu ki teselli edeyim.
Yavaşça elimi başına uzattım. Saçına dokunmadan önce elimi yine geriye çektim.
Akından uzak dur.

"Benim yüzümden."

Diye sayıklıyordu. Her defasında aynı cümle.
Benim yüzümden. Benim yüzümden.
Benim yüzümden.
Bu çocuk ya vicdan azabı çekiyordu yada deliriyordu.

"Akın-"

Duymadı, duymak istemedi. Durumu gittikçe fenalaşıyordu. İçimdeki doktor bir teşhis aramaya çalıştı- Panik atak geçiriyordu. Bu konuda öğrendiğim yöntemler beynimi kaynattı ve yüz tane çözüm yolu aklıma geldi
ve ben bana yasak olanı seçtim.

Yatağa oturup başını kucağıma alıp sakince saçlarını okşamaya başladım. Öbür elimle sakalından geçip Akını sakinleştirmeye çalıştım.

"Geçti.. Her şey daha iyi olacak."

Nefes alıp verişi yavaşlayınca bende rahatladım. Her saçını okşadığımda kendimi tekrar ettim. Geçti. Geçecek. Her şey geçecek.

Bir an kendimi yukardan gördüm.
Akın Koçovalıyla kucağımda, saçını okşayıp teselli ederek.
Babam beni görebilse öldürürdü, sonra da Akını.

Akının alnından teri sildiğimde yüzünü baya bir inceledim. Bu kadar ağlatacak ne çekti bu çocuk?
Ne yaşamış olabilir bu yaşta?

"Beni bırakma-"

Gözlerim büyüdü. Beni bırakma. Kim bırakır seni? Ailen mi? Sevgilin mi?
Ben bırakmam.

"Bırakmıyorum."

Sakin sakin oturup Akının saçını okşamaya devam ettim ve ona bakarak ne çile çektiğini çıkarmaya çalışıyordum. Gözleri kapalıydı ve sayıklaması durdu. Panik atakı atlattığından emin olduktan sonra bende kafamı yatağın başına yasladım ve gözlerimi kapattım.

Gözlerimi yeniden açtığımda yorganın altındaydım, penceremden görebildiğim gökyüzü simsiyahtı ve Akından bir iz bile yoktu.
Bir dakika rüya gördüğümü sandım fakat o resimi yatağımın yanında bulunca, olanın bir rüya olmadığından emindim.

Yavaşça yatağımdan kalktım. Boğazım kupkuruydu. Mutfağa geçtiğimde buzdolabında asılan notu fark ettim.

»Bir kahve daha borçluyum sana.«

Hafif bir gülümseyle buzdolabını açtım ve kendime bir bardak su koydum. İlk yudumu içtikten sonra kapımın vurulması beni ürküttü. Telefonuma baktığımda saatin gece bir olduğunu gördüm.

Komşu falan olamaz. Hangi normal komşu gecenin köründe kapıma hayvan gibi vurardı? Yutkundum.
Belki Akın gelmiştir? Belki kahve getirmiştir?
Başka kim olsun ki?

Sessiz adımlarla kapıya ilerledim ve nolur ne olmaz küçük delikten baktım. İki siyah giyinmiş adamı görünce kalbim indi. Akın değildi bu.
Deli komşu falan da değildi.

Adamın birisi silah çekince hemen elimi ağzıma yapıştırıp bir kaç adım geriye attım.
Titrek ellerimle telefonda Akınına numarasını çevirdim. Başka arayacak kimsem yoktu-
Babam telaşdan ölürdü.

Silah patlayınca kapıdaki kilit kırıldı ve elimdeki telefon yere düştü. Adamlar beni görünce üstüme yürüdüler. Biri beni kolumdan tutunca, dirseğimle burnuna vurdum ve kapından dışarıya kaçmaya çalıştım.

Merdivenlerdem aşağıya koşarak imdat diye bağırdım ama kimse yardımıma gelmedi. Sokağa çıktığımda doğruca bir adamın kollarına koştum.
Tam yardım isteyecekken öbür admalara işaret verdiğini anladım. Çırpınarak kendimi kurtarmaya çalıştım ama adam burnuma bir bez parçası bastırdı ve sonrası sadece siyahtı..

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin