49. || acil

278 25 0
                                    

üç yıl sonra

- C E R E N -

Güneş İstanbul'un arkasından batıyordu ve ben bu muhteşem manzarayı balkonumdan izliyordum. İstanbul'u çok severdim. Bana Allahın varlığını hatırlatıyordu bir yandan. Yani düşünsenize, bu kadar insan yaşıyor bu şehirde ve hepsinin bir hikayesi var. Hepsinin bir derdi var ve hepsinin gizlisi saklısı var.

Artık benim sakladığım birşey yoktu.
Bir zaman önce büyük bir saklım vardı, herkesten ve her şeyden sakladım onu ama her yalan bir gün ortaya çıkar gibi o da çıktı.

Babam çok kızmıştı bana.
Ama Allaha şükür her şeyi atlattık ve bugün kimseden bişey saklamıyordum.

Gergin bir nefes verip balkonu terk edip odama ilerledim. Üstüme iş kıyafetlerimi giydim ve telefonumu gözetledim.

Babamın son aramasından bir hafta geçmişti.
Alzheimeri vardı ve ara sıra unuturdu ama durumu fenalaşınca Cumali abi beni arayıp haber veriyordu aslında.

İçimden arabaya binmek ve Çukura sürmek geldi ama artık yirmi yaşındaki saf kız değildim.
İşim vardı ve daha önemlisi, Babamın sözünü dinlemek istedim.
Çukurdan uzak dur.

Tam kapıyı açmak istediğimde tereddüt ettim.
Telefonumu alıp Cumali abinin numarasını çevirdim. Sabır edemedim.
Bir durum varsa ilk önce benim haberim olsun istiyordum.

Cumali abi telefonumu meşgule atımca kaşlarımı çattım.

Pardon?
Neyse, belki işi vardır. Belki müsait değildir.
Gayet doğal şeyler bunlar.
Hep en kötüsünü düşünme Ceren...

-

Hastanede gece vardiyasındaydım. Rutin turuma başlamıştım ve herhangi bir değişiklik yoktu.
Sol elimde hastaların dosyaları ve sağ elimde kahvem vardı.

Oğuz amcanın odasına girmeden önce boş kahveyi çöpe attım ve neşeli bir gülümseyle odaya ilk adımımı attım.

Oğuz amca Yaşlı biriydi. Karaciğer kanserinin son evrelerindeydi. Geleni gideni yoktu.
Bana çocuklarından çok bahsederdi ama ne kızı nede oğlu bir kere ziyaretine geldiler.

Hastaların en çok mutlu bir yüze ihtiyacı vardı.
Yani ben bir gülümseyle buraya girdiysem Oğuz amcanın iyiliği için yapıyordum.
Yoksa pek mutlu sayılmazdım.
Sekiz saat geçmişti ama me Cumaliden nede Babamdan bir haber vardı.

"Oğuz amcam- nasılsın bugün?"

"Onu sen söyleyeceksin doktor kızım."

Hafif bir gülümseyle yatağına yaklaştım ve o sırada dosyayı inceledim. Bir değişiklik yoktu. Kemoterapi maalesef bir işe yaramadı.
Adam ölüyordu.

"Oğuz amca, dediğim gibi.. Bizim artık yapacağımız hiçbir şey kalmadı. İstersen seni ailenin yanına yerleştirelim-"

"Cerencim, çocuklarım beni umursadığı yok. Karım dört sene önce vefat etti, benim senden başka kimsem yok. Son gördüğüm senin o güzel gülüşün olsun, o zaman gözüm açık gitmem kızım."

Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Başımı sallayıp yerimden kalktım.

"Bir isteğin var mı amca?"

"Boş olduğunda bi uğra, tavla atalım."

"Baş üstüne."

Diyip odadan çıktım. Yaş yanağımı kurutup turuma devam ettim. Kendime hep dedim, hastalarla bir bağ kurma yoksa çok çekersin ama bazen olmuyor işte. Oğuz bey Babamın yaşındaydı, çocukların gelmemesine kalbim kırılıyordu.

Veda etmek zamanı gelince nasıl tepki vereceğimi gerçekten bilemiyordum. Üniversitede bunları öğretmiyorlar işte. Bir insanı kaybetmek ne demek kimse öğretemiyor.

Derin bir nefes aldım ve tura devam ettim. Sakin bir geceydi şimdiye kadar. Bir aksilik çıkmadı ve böyle devam etmek istiyordum.

Her boş dakikamda telefonumu gözetliyordum ama hala... bir mesaj bile yoktu ekranda.

"Doçent doktor Ceren Savcıbey hemen Acile."

Ha siktir-
Telefonu cebime sakladım ve elimdeki dosyayı asistanımın eline sıkıştırdım. Hızlı adımlarla hastanenin Aciline koştum. Acilde çalışalı iki sene olmuştu- Beni neden çağırıyorlar bilmiyorum.

Acile vardığımda bir hemşire bana kocaman gözlerle bakıyordu. Ne oluyoruz?

"Noldu? Hasta nerde?"

"Ceren hanım sizi görmek isteyen biri var.."

Çatık kaşlarla hemşirenin gitmesini izledim. Ne demek beni görmek isteyen biri var? Öyleyse niye randevu almadı bu kişi?

"Ceren."

O derim sesi arkamda duyunca damarlarımda akan kan buz oldu. Yerimden kıpırdayamadım. Üç sene geçmişti bu sesi duyalı ve şimdi burdaydı- tam arkamda duruyordu.
Beni buldu..

Ama niye?
Niye buldu beni?
Onca zaman sonra niye?..

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Where stories live. Discover now