38. || astım

370 25 0
                                    

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey beni gözlerimi kapatmaya zorladı. O beyaz cafcaflı tavan nerdeyse kör ediyordu beni.

Ağzımda takılı olan maskeyi çıkardım ve yatağımda doğrulmaya kalktım ama karnımda o keskin acı beni bundan engelledi. Boğazımdan  acı dolu bir feryat kaçtı.

Elim hemen üstümdeki yorganı yere fırlattım ve karnımdaki büyülen kan lekesine bakakaldım.
Gözlerim yaşlarla dolmaya başlayınca aynı anda odaya iki hemşireyle bir doktor girdi.

Beni yatağa bastırıp yaramın muamele etmeye baktılar. Göğsümde panik yer almaya başlamıştı. Son hatırladıklarım gözümün önünde kısa bir film gibi geçince sadece bebeğimi düşünebildim.
Doktora sormak gerek kalmadı.
Onu kaybettiğimi biliyordum.

Doktor benden uzaklaşınca hemşireler benim doğrulmama yardımcı oldular. Yaş dolu gözlerle karşımda duran doktora bakakaldım.

"Nolursunuz fazla hareket etmeyin Ceren hanım. İç kanaması geçirdiniz ve.."

"Kaybettim."

Doktor bunalımlı bir ifadeyle başını evet yere salladı.

"Başınız sağolsun."

Lafıyla odamı terk etti ve kapıyı arkasından kapatır kapatmaz, o kapı bir yumrukla sonuna kadar açıldı. Babam içeriye dalıp beni görünce dudakların titremesine engel olamadı.

Bir süre birbirimize sadece baktık. Kimse bişey demedi. Babam ne düşünüyordu, hiç bir fikrim yoktu ama benim aklımda sadece ona söylediğim son sözüm dönüyordu.

»Seni asla affetmeyeceğim«

Ne kadar ağır bir laf. Ölseydim Babama ettiğim son sözüm bu olacaktı. Sağ gözümden bir yaş akınca kendimi tutamayıp seslice ağlamaya başladım.

"Baba-"

Babam hemen bana doğru gelip beni incitmeden kollarına çekti. Gözlerimi kapatıp sıkıca Babama sarıldım ve göz yaşlarımı döktüm...

- A K I N -

Doktor Cerenin odasından çıktıktan sonra Emmi hemen girdi. İçerden Cerenin ağlaması duyulunca burda duramadım. Kimseye belli etmeden yerimden kalkıp hastanenin çıkışına doğru yürüdüm.

Elim sürekli boğazımı masaj ediyordu.
Sonunda hastaneden çıkabildim ve dışarda bir banka oturdum.

Ben ne yaptım? Kendi çocuğumu-
Canımın bir parçası lan! Nasıl kıydım ben? Neden söylemedim? Yamaç beni vururdu tamam- ama en azından Cerene bakabilcek yüzüm kalmış olurdu. En azından çocuğum yaşıyor olurdu.

Gözlerimden sıcak yaşlar akmaya başlayınca yüzümü avuçlarıma saklayıp hıçkırıklarımı bastırmaya çalıştım.

"Naptım ben naptım-"

Ne kadar korkak bi herif çıktım ben? Kendimi korumak için sevdiğim kadını ateşe attım ben- Benden adam olmazdı, onu geç, benden Baba olmazdı. Olamazdı.

"Benim yüzümden oldu- Ben yaptım! Ben yaptım-"

Diye diye kendimi tokatlamaya başladım.
Kalbimdeki o sızıntıyı başka bir acıyla unutmaya çalışıyordum bu türlü.

"Akın? Oğlum ne yapıyorsun? Cerenin yanına gitsene-"

Babam bana doğru yürüyünce, yüzümdeki yaş izleri sildim ve başımı salladım.

"Görmek istemez."

"Saçmalama oğlum. Kız kalkar kalkmaz seni sormuştur."

Sormamıştır. Benden nefret ediyordur. Beni ömrü boyunca görmek istemez kesin. Haklı da. Ne dese desin o kadar haklıydı ki.
Ben yaptım. Ben korktum. Ben ben ben-

Babam yanıma oturup iyice gözlerime bakınca kendime geldim. Çatık kaşlarla benden ne olduğunu duymak istiyordu.

"Benim yüzümden Baba-"

Gözlerim yeniden yaşlarla dolmaya başlayınca yutkundum.

"Koruyamadım. Cereni koruyamadım- Benim yüzümden. Benim yüzümden, her şey benim yüzümden-"

Babam beni kollarına çekti ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama ne denediyse nafileydi. Sakin olmam imkansızdı.

"Senin hiçbir suçun yok oğlum. Elinden geleni yaptın.."

Gözlerimi sıktım. Sorun buydu zaten.
Elimden geleni yapmadım. Karşısında durup Kulkan ona zarar vereceğini bile bile Cerenin ölümle burun buruna gelmesini izledim.

"Baba-"

"Akın, kız iyi. Olmamış bişey, ne oluyor sana?"

Babamdan ayrılıp gözlerine baktım.
Söyleyeceklerim ağzımdan çıkmıyordu bir türlü. Derin bir nefes aldım ama o nefesi veremedim. Tıkandım.

Nefes alamamak nasıl bir histir biliyor musunuz?
Gözüm karardı. Boğazım daraldı.
Dizlerim üstüne çöktüm.

Babam ceketimin iç cebimden astım spreyimi alıp ağzıma sokuşturdu ve iki defa sıktı. Nefes alıp verişim tam düzelmeye başlayınca, hastanenin girişinde Cumali amcamı fark ettim.
Başıyla içeriye işaret edince anladım.

Bundan kaçış yoktu..

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora