42. || iyi de

343 27 0
                                    

- üç ay sonra -

Yatağımda bir yandan öbür yana döndüm ama gözüme bir damla uyku girmedi nedense. Galiba heyecandandı. Yarın Akın bütün Ailesiyle beni basbaya istemeye gelecektiler.

Babamı ikna etmek o olaydan zor olmadı tabi ama biraz zaman istedi. Duruma alışmak için. Babamın ilişkimize razı olması benim için en önemli şeydi. İlk başta imkansız görünüyordu ama şimdi Babamla Akını görseniz şaşarsınız vallaha.

Babam kabul etmesede, damadı Akın olduğuna çok seviniyordu. Kocaman bir aile oluyorduk sonuçta ve Akın bana çok değer verdiğini gördü.
Ara sıra bizi gözetliyordu ama her defasında Akından memnun kalarak.

Neyse, yatağımdan çıkıp yüzüme su çarptım. Yarın için hazırlıklara başlayabilirdim.
Tam mutfağa geçmek istediğimde evin kapısı pat diye açıldı.

Akın bana ölü gözleriyle baktı ve hemen beni bileğimden tutarak arkasından çekti.

"Akın! Akın bi dur- bi anlat ne oldu?!"

Sorularım boşa gitti.
Akının ağzını bıçak açmıyordu. Beni sadece arabaya oturtturdu ve gaza bastı. Emniyet kemerini takmadan psikopatın teki gibi sokaklardan uçtu.

Korkudan kapıya tutundum ama daha fazla soru sormak istemiyordum. Belliki bişey olmuş.
İçten Allaha dua ediyordum. Babama bişey olduysa gerçekten ölürdüm.

Akın frene basınca araba gıcırdayarak durdu.
Camdan baktığımda hastanenin girişini gördüm. Tamam, kesinlikle kötü bişey oldu.

Arabadan indiğimde girişti bütün mahalleyi gördüm. Başlarındada Cumali abi duruyordu. Teni bembeyazdı ve gözlerin altları çökük.

"Kim?"

Diye sordum ama Cumali abi kılını bile oynatmadı. Başka bir soru sormak istediğimde Akın kolumu kapıp hastaneye girdi.
Beni bi odaya çekti. Yamaç abi odanın köşesinde oturuyordu, elleri kana bulaşmıştı ve gözleri ölü.
Hepsi böyle bakıyorsa çok köyü bişey olmuştur.
Yamaç abiyi en son bu halde gördüğümde Babam kalp krizi geçirmişti.

Odanın tam ortasında bir yatakta biri yatıyordu. Üstüne beyaz bir örtü çekilmişti.
Kalbim boğazımda çarpıyordu. O örtünün altında kim yattığını görmek istemiyordum ama Akın beni buraya bir nedenle getirdi.

Yanaklarımı avuçların arasına aldı ve bana yaşlarla parlayan gözlerinden baktı.

"Sana yalvarıyorum.. bişey yap."

Başımı sallayıp yavaşça yatağa yanaştım. Titreyen elimle beyaz örtüyü tuttum ve hızlı bir hamleyle çektim.

Selim abinin bembeyaz yüzünü görünce elimi ağzıma yapıştırdım. Korkudan bağırmamak için bir saniye gözlerimi kapattım ama sonra Akının sözlerini hatırladım.

Bişey yap.

Kendime gelip örtüyü komple üstünden çektim ve nabzını ölçtüm. Çok hafifti. Gözlerim büyüdü bir an. Onu kurtarmak için bir şansım vardı! Hemen muameleye başladım.

Hemşirelerin yardımıyla Selim abinin nabzını yükseltmeye çalıştım.

"Hadi abi-"

Elimle yarayı incelediğimde midem bulandı. Yara çok derindi ve tam karaciğeri delmişti.
Kanamayı durdurmak için elimden ne geliyorsa yaptım ama nafileydi.
Yapacak hiçbir şey yoktu.

"Sen bana Akının emanetisin Abi-"

Kalp masajına geçtim ama bu da bir şeye yaramadı. Gözlerimin yaşlarla doluşunu engelleyemedim, çünkü biliyordum.
Selim abi için yapacak hiçbir şey yoktu.

Son bir kez nabzını ölçtüm ama bu sefer bir şey hissetmedim. Korkudan elimi geri çektim ve bir kaç adım kayınpederimin cesetinden uzaklaştım.

"Hayır..Hayır. Hayır-"

Diye mırıldayıp kalp masajına geri döndüm. Gözlerimden akan yaşları umursamadım bile, sadece sevgilimin Babasını kurtarmak istedim.
Beni o karanlıktan çıkaran adamın hayatını kurtarmak istedim.

"Ceren hanım-"

Arkama baktığımda hemşireleri gördüm.
Hepsi bana acıyarak bakıyordu.
Gözlerimi bir kaç saniye kapattım ve derin bir nefes aldım.

"İsim Selim Koçovalı."

Hemşire ismini not aldı. Duvarda asılan saate baktım ve Selim abinin üstünü beyaz örtüyele kapattım.

"Ölüm saati 01:23"

Diyip odadan çıktım ve karşımda Akını buldum. Bana umut dolu gözlerle bakıyordu. Kanlı eldivenleri çıkardım ve boynumu eğidim.

Başımı hayır yerine sallayınca Akının ağızı açıldı. Gözlerim doldu bir an. Kelimeler ağzımdan çıkmadı bir türlü ama o anlamıştı.

"Ceren.."

Akın göz yaşların arasından gülümseyip bana yaklaştı.

"Ne oldu- Ameliyata mı aldınız? İyi olacak ama dimi? Çıkarsa ilk ben görebilir miyim?"

Dudaklarımın titremesi arttı. Akını hiç böyle görmemiştim. Haberi nasıl ileteceğimi bilmiyordum- O kadar hayal kuruyordu ki kafasında şimdi gerçeği söylesem delirirdi.

"Ceren, söylesene?"

Susunca Akın bana daha fazla yanaştı ve elleriyle yanaklarımı avuçladı.

"Babam iyi desene bana Ceren."

"Akın.. Baban-"

"İyi! Benim Babam iyi! Benim Babam ölmedi- iyi de bana!"

Gözümden tek bir yaş aktı.

"Başın sağolsun Akın."

Birden Akının o yumuşak ve merak dolu bakan gözleri çok korkutucu bir ifadeye dönüştü.

"Ne demek başın sağolsun?!"

"Akın-"

"Ne demek başın sağolsun? Sen-Sen ne dediğinin farkında mısın Ceren?!"

Akının göz altları yaşlarladan parlıyordu ve gözlerin içi ağlamaktan kızarmıştı. İçim parçalanıyordu bu haline.

"Aşkım-"

"Aşkım deme bana! Babamı kurtaramadın Ceren-!"

"Yeğen!"

Akın Cumali abinin uyarısı umursamadı bile. Sadece bana arkasını dönüp hastaneden uzaklaştı ama Cumali abi hemen peşine Ecevitle Salimi taktı. Bir saniye daha duramadım orda.

Hastanenin içine kaçıp kendimi lavaboya kitledim ve seslice ağlamaya başladım. Akının yüzü aklımdan çıkmıyordu- Sevdiğim adamın Babasının kurtaramadım. Bunun için doktor olmadım mı ben? Annemi kaybettiğimde çok acı çektiğimde kendime söz verdim; ben doktor olunca kimse Annesini yada Babasını kaybetmeyecek.
Olmadı-
Yapamadım.

Selim abiyi düşününce aniden midem bulandı. Yarasından akan o sıcak kanı hala ellerimde hissediyordum. O kanı ellerimden çıkaramıyordum.

Kendimi tutamadan akşam yemeğimi tuvalete döktüm...

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Where stories live. Discover now