32. || masal

369 27 5
                                    

Tam bir yıl.
Bir yıl omuştu. İlişkimizi bir yıl boyunca Babamdan ve Çukurdaki herkesten sakladık.
Gerçi, bazen saklamak bişeye yaramadı, Akının amcaları biliyordu. Karaca biliyordu ve Celasun biliyordu. Toplamda altı kişi. Onlardan çekinmiyordum zaten. Kim bilirse bilsin, sadece Babamın razı olmasını istiyordum.
Beni gönül rahatlığıyla Akına gelin etsin istiyordum. Söyleyemedik bir türlü. Olaylar üst üste geldi ve bize sıra gelmedi.

Neyse,
ben şu an aşevindeydim. Karcayla yalnızdık bugün. Sultan hanım iyi hissetmiyordu, Saadet İdrisle uğraşıyordu kaç gündür, Damla ablada evde kaldı ve Ayşe hanım diyorsanız ohooo.. Akından başka kimseyi takmıyorduki kadın.

Kapı tıklayınca başımı çorbadan kaldırıp girişe çevirdim ve içeriye giren Akını gördüm. Ellerinde kocaman bir gül buketi.
Karaca bana sırıtıp aşevinden çıktı ve kapının önünü gözetledi.

"Unutmamışsın."

Diyip Akına sıkıca sarıldım. Akın benden ayrılıp gülleri elime verdi ve dudaklarını alnıma koydu.

"Unutmam sevgilim, asla unutmam."

Gülümseyerek gülleri bir masaya koydum ve Akını uzunca öptüm. Tabiki benimde ona bir hediyem vardı.

Çantamı kapıp içinden hediyesini çıkardım ve Akına uzattım. Sevgilim merakla paket edilmiş kitabı hızlıca paketinden çıkardı ve ne olduğunu gördükten sonra bana kocaman gözlerle bakakaldı.

"Bu?-"

"Masal. Bizim masalımız. Yani, buraya kadar, devamını beraber yaşayıp yazacağız."

Kendi ellerimle yazdığım ve sardığım kitabı güler yüzle açıp ilk sayfayı okumaya başladı.

"Çok uzun zaman önce, uzak bir ülkede çok güzel bir kız yaşarmış. Saçlarına bakan, akşamda parlayan bir ırmağa baktığını sanarmış.
Gözleride yemyeşilmiş. Kime baksa büyülenmiş sanar kendini.

Bu kızın Babası bir krallıkta yaşarmış ve orda kralın sağ koluymuş. Kız o krallıkta doğmuş ama Annesi daha yedi yaşındayken işte tam o krallık için ölünce Babası korkmuş ve kızını çok uzağa göndermiş.

Bir gün, kız Babasından haber alamamış. Aslında her gün Babasını mutlaka bir mektup gönderirmiş güzel kızına. O günler haftalara dönüşmüş ve kız meraktan ilk gemiye binip Babasını bulmaya çıkmış.

O meşhur krallığa gelmiş ve orda bir adamla karşılaşmış. Kız o adama Babasını sormuş, nasıl olsa kralın sağ koluydu, herkes tanırmış onu.
Adamdan cevap alamayınca o güzel kız hırçınlaşmaya başlamış. Ailesinden kalan tek kişiyi görmeden gitmeyeceğini kafasına takmıştı.

Bilmediği şu ki; o adam sıradan biri değildi.
O adam kralın torunuymuş. Genç ve yakışıklı bir prensmiş..."

Gülümseyerek kitabın kapağını kapatıp beni öpmeye başladı. Elimle sakalını okşayıp gözlerimi kapadım ve bu anın tadını çıkardım.

"Beğendin mi?"

Akın başını salladı ve.. Olamaz ya-
Gözünden bir yaş yanağına damlayınca hemen elinin tersiyle o yaşı sildi ama ben görmüştüm.

"Hayatım boyunca bana sadece bir defa masal anlatıldı, o da pek güzel değildi-"

Sevgilim kitaba bakarak gülümsedi. Beğeneceğini biliyordum ama bu kadarını beklemezdim.

"Sen bana kendi masalımı yaşatıyorsun Ceren, artık başka masal duymaya ihtiyacım yok."

Şimdi benim gözlerim dolmaya başladı, bu hediyenin bu kadar duygusal olduğunu tahmin etmemiştim. Kollarımı Akının beline bağladım ve sıkıca vücuduna sarıldım.

Uzun süre sonra birbirimizden ayrıldık. Akını kahveden çağırıyordular ve Karaca kapının önünde dura dura buz olmuştu. Son bir veda öpücükle Akın kendi masalıyla aşevinden çıktı.

Karaca ısınmak için bi çay koydu kendine ve ben o arada gülleri suya koyuyordum.

"Ne aşkmış abi ya-"

Sırıtarak Karacaya döndüm. Güllere bakışını fark edince kahkahamı bastıramadım. Tam o an bir teyze aşevine girdi. Hemen gülleri arkaya sakladım ve Karaca teyzeye yemeğini koyduktan sonra yanıma geldi.

"İyi kokuyor mu bari?"

Bir kaç gülü avuçlarıma alıp burnumla yaklaştım. Derin bir nefesle o güzel kokuyu içime çektim ama bir saniye sonra midemin bulantısı bir kaç adım geriye atmama sebep oldu.

"Ceren- iyi misin?"

Elimle ağızımı kapatıp gözlerimi sıktım ve başımı salladım. Ne oluyordu ya böyle?!
Karaca bana bir bardak su uzattı ama ben dayanamadım. Hemen lavaboya dalıp içimde ne varsa tuvalete döktüm..

SAKLIM. - AKIN KOÇOVALI-Where stories live. Discover now