Bölüm-42

15.6K 568 35
                                    

Önce elim romantik komedilere gitti. Ama Bora öküzü kumandayı bir hışımla elimden alıp korku açtı. Korku filmlerini sevmezdim.

Çünkü beni hep korkuturlardı. Film boyunca korkumdan yastığa sarıldım. Filmin sonunda ise bir baktım yastık yerine , Boranın kaslı koluna sarılmışım.
Kollarımı ondan çektim "sonunda bitti."
"Amma korkaksın." Dedi.
Film boyunca gülmüştü. Sanki komedi izliyorduk. Rahatlığa bak paşamın!

"Ben korkak değilim! Sadece korku filmlerinden korkuyorum." Aslında düşününce bu korkaklık oluyordu. Gülümsediğinde sinirle yastığı kafasına fırlattım.
Önce tepki vermedi, sonra ise yastığı eline alıp ayağa kalktı.
"Bunu sen istedin. Yastık savaşı." Dedi ve eline geçen yastıkları bana fırlatmaya başladı. Çocuk musun sen? Ama eğlendim. Savaşı ben kazanıyordum ki, Bora bir anda üzerime düştü. Yerdeydik. Bora üzerimde, ben altında.... gözleri kristal avizeler gibi parlıyordu, Benim sönük kömür gözlerime inat.

Daha fazla dayanamayacaktım. Yüzünü ellerimin arasına aldım ve onu öpmeye başladım. Dolgun dudaklarım onunkilerle buluşunca, kalbimde havai fişekler çaktı. Bu anda sonsuza dek sıkışmak istedim.

Dudaklarından ayrıldığımda hala üzerimdeydi.
"Çok güzelsin." Dediğinde gülümsedim.
"Benim ol Nehir."
Onun olmak...bu zor bir karardı. Bora Karamanın olmak...Rüya gibiydi. Ama ya yanılıyorsam? Ya rüya değilde bir kabussa?

Geri geri gidip altından çekildim. O da ayağa kalktı ve kalkmam için bir elini uzattı. Elini sıkıca tutup kalktım.

"Senin olamam Bora." Dediğimde gözlerinde şimşekler çaktı.
"Neden?"
"Benim için fazla karanlıksın."
"Sayende hayatıma güneş doğuyor."
"Yanılıyorsun."
"Seni her gördüğümde içimdeki çocuğun gölgesini görüyorum. Sen ona ışık tutuyorsun."

Sözleri çok güzeldi. İçindeki çocuğu görebiliyordum. O çocuğu ben uyandırıyordum. Bunun için kendimi değerli hissediyordum.

Borayla annemin günlüğünü okuduk. Her dediğimi dikkatle dinledi ve mantıklı fikirler öne sürdü. Sonra uyuyakaldığımı hatırlıyorum.

Beni kucağına alışını, yatak odama taşıyışını,yatağa yavaşça koyup üzerimi örtmesini, gitmeden önce elinden tutup durdurduğumu hatırlıyorum. Evet,elinden tutup "Gitme." Demiştim.

O ise yanağıma öpücük kondurup evden çıkmıştı. Üzüntüyle derin uykuya daldım ve rüymda onu gördüm.
-
Sabah olduğunda, banyoya gittim. Duş aldım ve saçlarıma kremler sürdüm. Boranın bana aldığı takıları taktım. Üzerime beyaz gömlek, altıma da siyah mini etek giydim. Nereye gideceğimi soracaksınız.

İş görüşmesine gidiyorum. Eskisi gibi çalışıp kendi ayaklarımın üzerinde durmalıyım. Az bilinen bir et restoranından garsonluk aranıyor posteri görmüştüm. Numarayı sabah duş aldıktan sonra aramıştım. Görüşmeye gelmemi söylediler. Boranın bundan haberi yoktu,Sevdanında. Sevda uyandığımda hala uyuyordu. İyice hazırlandıktan sonra siyah postacı çantamı aldım ve evden çıktım. Otobüse bindim ve ineceğim durağa kadar yolu izledim.

Vardığımda geldiğim yerin yanlış olabileceğini düşündüm. Çünkü yıkık döküktü. Neon tabelasının ışıklarının yarısı yanıyordu ve içeride müşteri yoktu. Tam o sırada Bora aradı.
"Efendim?"
"Günaydın. Nerdesin prenses?"
"İş görüşmesine geldim."
"Ne?Nerede?"
Adresi söyledim.
"Nehir sakın kıpırdama hemen geliyorum."
"İyi de neden?"
Telefon kapandı. Dediklerine anlam veremediğim için içeri girdim.

İçerisi loş ışıklandırılmıştı. Masalarda mumlar ve duvarlarda neonlar vardı. Garip bir yerdi. "Kimse var mı?" Diye bağırdım.

Bir kaç dakika sonra karanlığın içinden bir adam çıktı. Kel ve kirli sakallıydı. Kollarında ve boynunda dövmeler vardı. Üzerine beyaz atlet , altına kot pantolon giymişti. İğrenç bir ter kokusu geliyordu.
"Şey ben iş ilanı için gelmiştim."
Adam konuşmadı.
"Telefonda konuşmuştum biriyle,o siz misiniz."
"Evet bendim."

Arkadan bir adam daha çıktı. İri yarıydı ve yaşlıydı. Elinde beyzbol sapası gördüğümde korkudan deliye döndüm. "Gitsem iyi olacak." Dedim ve arkamı döndüm. Döndüğümde karşımda başka bir adam vardı. O da. İri ve dövmeliydi.
"Daha yeni geldin. Nereye?" Dedi karşımdaki adam. Kollarımdan tuttu ve beni ilk gördüğüm adamın kollarına fırlattı. Başka bir adam "Bu seferki güzel. Şanslıyız." Dedi. "Bırakın gideyim." Diye bağırdım.

Tekrar beni fırlattı başka bir adamın kollarına. Başım dönüyor, ter kokusundan midem bulanıyordu. Neden buraya gelmiştim kİ?
Panikle her zaman yaptığım gibi adamın elini ısırdım. Canı yanmamış olacakki tepki vermedi. Elleri görünüşü kadar sertti. Boğazımı sıkıca tuttu. "Rahat dur. Dövdürme kendini." Diye bağırdı.

"Yardım edin!" Diye bağırdığımda beyzbol sopalı adam yanıma geldi. Sopasını kaldırıp bana vuracakken gözlerimi kapattım. "Bora..." diye fısıldadım. Vurması gerekirken beyzbol sopası havada kalmıştı. Çünkü adamın ağzından kanlar akıyor,gözleri boş bakıyordu. Önümde yere düştüğünde kafasından bıçaklandığını gördüm. Çığlık attım. Sonra onu gördüm. Beni kurtarmaya gelmişti. Yüzüne kan sıçramıştı ama hala yakışıklı görünüyordu. "Sende kimsin lan!?" Diye bağırdı beni tutan adam. Sağdaki başka biri Boranın üzerine yürüdü. Yumruk darbesinden kurtulan Bora, Silahını çıkarıp adamın taşşaklarına sıktı. Acıyla yerde inleyen adamın yüzüne tekmeyi indirdi. Oh olsun. Beni tutan adam beni duvara fırlattı ve kollarını sıvadı. "Adamsan silahsız gel lan!" Diye bağırdı. Bora gülümsedi ve silahını cebine koydu. O da kollarını sıvadı. Gözlerimi kapayıp yere çömeldim. Kulaklarımı da ellerimle kapatıp geçmesini bekledim.
Bİr kaç dakika sonra bir el omzuma dokundu. Gözlerimi açtığımda Borayı gördüm. Dudağı patlamıştı ama iyiydi. Az önceki adam yerde yüz üstü yatıyordu. Yüzü gözü morarmıştı.
"Kalk prensesim." Dedi ve beni kucağına aldı. Korku dolu kalbimi de alıp orayı terk ettik.
-
Arabasına bindiğimizde Dudaklarına dokundum. "Çok kötü patlamış." Dedim acıyla. "Önemli değil."
"Başını belaya soktum. Özür dilerim." Bir kaç saniye bakıştık. Bora zaten belanın kendisiydi.

Bunu ona söylememin saçmalığını kafamda tarttım ve gülmeye başladık. Kahkahalar atarak gülüyorduk. İkimizinde akıl sağlığı yerinde miydi?bilemiyordum.
"Artık iş bulmana gerek yok."
"Neden?"
"Benim iş yerimde çalışacaksın ,asistanım olarak."
Boranın asistanı mı olacaktım? Hemde türkiyenin en ünlü ve güçlü şirketinde. Bu sefer cidden yanmıştım!

Güneş KızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin