Kilit

29.6K 838 32
                                    

Dudaklarını ayırdığında fark etmiştim beni öptüğünü. Korkuyla gözlerimi açıp nefes aldım. Bu bir rüya mıydı? Hayır bu bir kabustu.
Çırpınarak kollarından kurtulmaya çalıştım. Güçlü elleri bedenimi sarmışken bu oldukça zordu.
"Bırak beni hasta herif!" Diye bağırdım. Evet hastaydı. Beni bu soğukta nedensiz yere havuza atacak kadar.
"Bir daha hasta dersen..." dedi ve boynumu emmeye başladı. Sert ve acı verici bir hareketti. Koparıcakmış gibi emiyordu boynumu. Kulağıma şunu fısıldadı,
"...Daha beterini yaparım."
-
Bana verdiği odada , loş ışığın altında sırılsıklam oturuyorum. Kendimi berbat hissettmemin yanında bir de donuyordum. Kapımda kilit yoktu. Mecburen tuvalete gidip orda üstümü değiştirmeliyim. Dolaptan gri bir eşofman takımı çıkardım ve küçük adımlarla banyoya gittim.
Kapıyı arkamdan kitleyip soyunmaya başladım. Saçlarım klor kokuyordu. Duş alsam iyi olacaktı. Sıcak bir duş beni kendime getirirdi. Duşa girip suyu sıcağa ayarladım. Su bedenime değince titredim. Çok üşümüştüm. Boynumdaki sızlama hala geçmemişti. Boranın yarattığı morluklar beni bir saat öncesine döndürüyordu...
Bora beni kucaklayıp havuzdan çıkardı ve çimenlerin üstüne bırakıp gitti. Beni orada , tek başıma ve sırılsıklam bırakıp gitti... Bi an için onun iyi biri olabileceğini düşündüğüm için kendimden özür diliyorum.
Duşum bitince dolaplardan kendime bir havlu bulup kurulandım. Eşofman takımımı giymek için havlumu çıkardığımda, kapı kolunun zorlandığını gördüm.
"Neden kitli bu kapı?" Diyordu kapının arkasından Bora. Sesi hala sinirli geliyordu.
"Giyiniyorum." Diye seslendim.
Bu adam mahremiyet ne demek bilmez miydi?
"Aç şu kapıyı Nehir!" Kapıya vurmaya başladığında gerçekten korkmaya başladım. Üstümü hızlıca giyindim. Kahretsin eşofman takımı diye , gri bir eşofman üstüne de gri dantelli bir sütyen almışım. Bunu nasıl fark edemedim ben?
Kapıyı bu şekilde açamazdım! Bora beni böyle göremezdi!
"Kırdırtma bana." Dedi en sonunda. Başka şansım yoktu. Kurulandığım havluyu üstümü kapamak için kullandım ve kapıyı açtım.
"Ne istiyorsun?" Diye sordum sinirle. Rahatsız edilmekten hoşlanmazdım. Hemde hiç.
Beni baştan aşağı süzdü. Göğsümü kapatmaya çalıştığımı da fark etti.
"Neden kitlendi bu kapı?" Diye sordu
"Banyo yapıyordum. Günlerdir yıkanmamıştım senin yüzünden! " kaşlarını çattı.
"Soruma hala cevap vermedin." Dediğinde iyice sinirlendim. Elimdeki havluyu sinirle yere fırlattım.
"Seni de sorularının da canı cehenneme." Dedim suratına yaklaşarak. Yüzünde tek bir mimik oynamadı. Sadece o gözleri. Yeşilin elli tonu gözleri, göğüsüme kaydı. Gri sütyenimle durduğumu sinirden unutmuştum. Utançtan yanaklarım kızardı ve az önceki sinirli halim ortadan kalktı. Hızlıca banyoya geri girmek için bir adım attım. Bora bileğimi sıkıca kavradı, banyo kapısını da kapatıp sırtımı yasladı. İri göğüslerim bu küçük beden sütyende sıkışıp kalmıştı.
Eliyle morluklarımı okşamaya başladı.
"Beni o kirli ağzınla..." yüzümü okşamaya devam etti.
"...Sert prenses tavırlarınla..." beni kapıya iyice sıkıştırdı. "...Bu kılıkla tahrik etmeye mi çalışıyorsun?"
Sessizliğimi korudum. Çenemden sertçe tuttu ve dudaklarıma yaklaştı.
"Tehlikeli sulardasın Prenses." Diye fısıldadı.
Kalbim deli gibi atıyor. Yanaklarım kızarmaya devam ediyordu.
"Bırak gideyim." Dedim kalan son gücümle.
Dudaklarıma iyice yaklaştı. Bedeni artık bedenime değiyordu. Ve tam o an....

Güneş KızımWhere stories live. Discover now