Seçenek

32.5K 1K 15
                                    

Ben etrafı incelerken çimenlerin arasında korumaların dikildiğini gördüm. Hepsi dikkatle beni süzüyor yüzlerinden tek bir mimik oynamıyordu.
"Gözlerin bende olsun." Bora uyarıcı bir ses tonuyla kızmıştı. Neden kızdığını hiçbir anlam veremedim. Etrafa bakmak da mı suçdu artık?
Villanın girişine geldiğimizde kapıyı çalmasını bekledim Bora'nın. Ama kapıyı çalmadı biz kapının önünde durduğumuz an içerden bir hizmetçi kapıyı açtı. "Hoşgeldiniz Bora bey." Ellili yaşlarda bir kadındı kapıyı açan. Üstünde bir mutfak önlüğü vardı. Bana bakıp samimice gülümsedi.
"Hoşbulduk Ayten." Dedi Bora.
Uzun süreden sonra bu gülümseme İçimi ısıtmıştı. İçerisi kocaman da aynı benim babamın evine benziyordu ama kat kat daha büyüktü.
"Senin odanı hazırladım kızım , yukarda."
Bora , Ayten teyzeye küçük bir işaret verdiğinde, Ayten teyze elinde eşyalarımın bulunduğu küçük çanta ile yukarı çıkmaya başladı, ben de onu takip ettim. koridorlarda küçük tablolar bulunuyordu. Halılar düz renk siyahtı. Üst kat alt kata kıyaslanınca daha küçüktü. Ayten teyze bir odanın önünde durup kapıyı açtı. İçeri girdiğimizde bembeyaz bir oda gördüm.
"Bora bey bu odadan hiç hoşlanmaz ,sana nasipmiş kızım." Dedi Ayten Teyze. Kadına teşekkür Edip eşyalarımı aldım. "Bora hep siyah mı sever?" Diye sordum. Kadın gülümsedi ve "genellikle öyledir değiştirmesi için yıllardır yalvarıyorum ama beni dinlemiyor, belki seni dinler." dedi.
Bora ve beni dinlemek. Birbirine zıt iki kavram.
Ayten teyze odamdan çıktı ve tek başıma kaldım. İki kişilik büyük beyaz nevresim de bir yatak , ahşap bir dolap ve küçük bir krem rengi koltuk vardı. Aslında bu oda gayet güzel sadece şey eksik.... eski odamdaki makyaj aynam. Onsuz da yaşayabilirim , aynı babamsız da yaşayabildiğim gibi. Çantamı yatağımın üstüne fırlattım ve aynı hızla kendimi de fırlattım. Bu yatak bulutlardan yapılmış gibiydi. Yumuşacık ve rahattı. Aslında beni Bora'nın Mahzen gibi karanlık ve soğuk bir yere kapatacağını düşünüyordum. Fakat böylesine razıyım....
Dolabı açtığımda içinde kıyafetler olduğunu gördüm.
Kadın kıyafetleriydi ve benim bedenime tam uyuyorlardı. Anlaşılan benim için hazırlık yapılmıştı. Pencerem villanın bahçesine bakıyordu bahçede büyük bir havuz , şezlonglar ve mangal için masa vardı. Bizim eski eve benziyordu. Pardon bizim dedim, babamın.
Ayten teyze çıkmadan önce yemeğin yarım saat sonra yeneceğini söylemişti. Onun için hazırlanmaya başladım. Dolaptan kendime beyaz bir saten gömlek altıma da siyah bol paça bir pantolon seçtim. Hala makyaj malzemelerim yoktu o yüzden doğal görünecektim. Doğal halime bakmak için odamdaki boy aynasına yaklaştım. Saçlarım gerçekten çok dağılmıştı ama yüzüm hala çok güzeldi. Küçük burnum dolgun dudaklarım ve kapkara gözlerim beni ışıltılı bir varlığa çeviriyordu. Tıpkı annem gibi...
Yatağımın yanındaki sehpada tarak olduğunu görünce sevinçten havalara uçtum.. hemen alıp uzun sarı saçlarını taramaya başladım. Şimdi mükemmeldim.
Ben hazırlandım da yemek saati çoktan gelmişti. Odamdan çıkıp merdivenlerden aşağı indim. Mutfaktan leziz kokular geliyordu. Kokunun geldiği yöne doğru gittiğimde Ayten teyzeye mutfakta yemeklerin tabaklara servis ederken buldum. Dört tabak görünce şaşırdım.
"Bizden başka biri mi geliyor?" Diye sordum.
Aysel Teyze, Boranım iş ortağının ve onun oğlunun geleceğini, benim de nişanlısı olarak yanında durmam gerektiğini söyledi.
Nişanlısı mı? Ne?
Doğru ya, beni herkese nişanlısın olarak göstermişti. Onu rezil etmemden korkmuyor muydu?
Bahçedeki yemek masasına geçmemi söylediğinde dediğini yaptım. Bahçeye çıktığımda Bora havuzun yanında sigara içiyordu. Benim varlığını hissetmesine rağmen arkasını dönmedi.
"Bu gece sakın yanlış bir şey yapma." Dedi ve sigarasından bir nefes çekti. Hava soğuk diye mi yoksa onun bu soğuk cümlesi yüzünden mi bilmiyorum ama içim Üşümüştü. Onun her cümlesi her sözü benim içimi titretiyordu. Çünkü ses tonu o kadar etkileyici ve erkeksiydi ki....
"Bana bu kadar güvendiğini bilmiyordum." Dedim. Sırıtıp sigarasını söndürdü. "Sana güvendiği mi kim söyledi?" ,
doğru,  bana güvenmesine gerek yoktu herhangi bir hareketim de bana zarar vermesinden korkuyorum. Benim canım çok tatlıydı her şeyden korkardım. Hastanede iğne yaptıklarında bile korkudan ağlayan bir insandım ben. Yani bana istediğini yaptırması için güvenmesi gerekmiyordu.
Ve bunun farkındaydı. "Ben rol yapmayı beceremem." Diye  meydan okudum.
Yanıma yavaşça yaklaştı ve belimden tutup kendime çekti.
"Bu gece çok güzel olmuşsun güzel sevgilim." Dedi. Bedenime dokunan eli vücudumu karıncalaştırıyordu. Şok  geçirmiştim ve dona kalmıştım. Yeşil gözleri tam karşımdaydı. Gözlerimin içine bakıyor ve gülümsüyordu. Bu Bora mıydı gerçekten?
kekeleyerek teşekkürler dedim. "Bak ne güzel rol yapıyorsun." Diyip Belimi bıraktı. Sadece rol için bana güzel olduğumu söylemişti. Çok kırıcı bir insan ama ona katlanmak zorundayım. 
Ayten teyze bahçeye gelip geldiler diye haber verdi. Panik olmuştum çünkü gerçekten rol yapmayı bilmiyordum ama az önce nefesim kesilmişti , kalp ritmim hızlanmıştı. Sanki bora ruhumun derinliklerini fethetmiş gibiydi.
"Bu geceyi berbat etme." Dedi Ve bir sigara daha yaktı. Dumanın tam yüzüme üflediğinde öksürdüm.
"İçmesene şunu ya." Dedim Öksürürken.
İnadına tekrar yüzüme doğru üfledi.
birkaç dakika sonra misafirler gelmişti. Bahçeye adım attıklarında Bora gülümseyerek yanlarına yaklaştı.
İkisiyle de el sıkışıp konuşmaya başladı. Adamlardan biri iri yarı sakallı ve yaşlıydı. Diğeri ise gençti benim yaşlarımda görünüyordu. Genç olan kumral saçlı uzun boylu biriydi. Bahçede beni gördüğünde gözlerini gözlerime dikti.
"Hoşgeldiniz Ahmet Bey." Dedi Bora.
"Hoşbuldum oğlum Samet de geldi bu akşam. biliyorsun ki ona işlerimi öğretmeye çalışıyorum."
Bora uzun bir süre Samet'i süzdü ve " Sen de hoşgeldin." Dedi.
"bizi güzel nişanlınla tanıştırmayacak mısın?" Diye sordu Ahmet bey. O sırada arkalarında onları dinleyen ben rolümü yapmam gerektiğini hissettim.
"Merhaba efendim ben Nehir hoşgeldiniz." Diyip ikisinin de ellerini sıktım. Bora belime tekrar sarıldı ve "hadi yemeğe geçelim biraz iş konuşuruz." Dedi.
O an Bora'nın ne iş yaptığını merak ettim fark ettim daha önce hiç sorgulamamıştım. Birkaç şey öğrensem iyi olacaktı. Dördümüz yemek masasına geçtiğimizde Bora'yla ben yan yana Ahmet beyle Samet yan yana oturdu. 
Samet garip bir şekilde sürekli bana bakıyordu rahatsız olmuştum ama ortamı bozmak istemiyordum. Bora'yla Ahmet bey iş konuşmaya başladılar. Bora'nın taşıtmak istediğim malların Ahmet Bey'in gemileri ile Taşınacağını öğrendim. Malların ne olduğunu söylemedi ama kötü şeyler olduklarını ben bile anladım. Muhtemelen silah ya da yasal olmayan evraklardır.  Onlar konuşurken ben de o esnada sessizce yemeğimi yedim. Ayten teyze rosto ve makarna hazırlamıştı. Hepsini silip süpürdüm ve bir bardak soğuk su içtim. Derken o soru geldi. "Siz nasıl tanıştınız bakalım?"  Su neredeyse boğazımda kalıyordu ,öksürmeye başladım. "Helal sevgilim." Dedi bu ara nazik bir şekilde ve sırtımı okşadı.
Bu nazik hal ve hareketleri beni çok etkiliyordu. Çünkü onunla tanıştığımdan beri soğuk ve kabaydı. İki yüzlü biri olduğunu düşünmeye başladım.
Benim öksürmem geçince bora konuşmaya başladı.
"Gittiğim iş seyahatinde tanıştık. Ben yemek için kumsalda güzel bir restorana masa ayırtmıştım. Derken nehirle aynı masaya göz koymuşuz. Önce masayı kimin alacağı konusunda tartıştık ve tabii ki de ben kazandım. Sonra Nehirin güzelliğine dayanamadım ve ona yemek teklif ettim. O da hemen kabul etti." O da hemen kabul etti kısmında öksürmeye başladım. Bu sefer bilerekti. Bu yalanı hemen nasıl uydurmuştu? Yalan makinesi Bora. ayrıca bütün hikayeyi sanki ben ona hayran kalmışım gibi anlatmıştı. Kaşlarını çatıp ona sinirli gözlerle baktım. Ama aynı zamanda gülümsüyordum. Bu  arada oda  bana aynı şekilde gülümsemiş gibi yapmıştı ve gözlerinde  'sıkıyorsa boz beni' alevlerinin yandığını hissediyordum.
"Ne kadar romantikmiş." Dedi Ahmet bey. Samet ise hiçbir yorum yapmadı somurtarak oturmaya devam etti. "Müsaadenizle ben lavaboya gideceğim." Dedim Bu ortamdan birazcık da olsa ayrılmam gerekiyordu. Yoksa Bora'nın rol yeteneği karşısında sinirden çatlayacaktım. "İyi misin canım?" Diye sordu , sanki çok umursuyormuş gibi. İyiyim dedim ve masadan kalktım. Minik adımlarla bahçeden eve girdim. Ayten teyze anlaşılan çıkmıştı. Birkaç dakikamı lavaboyu arayarak geçirdim. Ev o kadar büyüktü ki labirent gibiydi. En sonunda lavaboyu buldum ve kendimi içeri attım. Bahçede üşüdüğümü şu an fark etmiştim. Omuzlarım soğumuş,  burnum Üşümüştü. Aynada kendime baktım,  bütün gece yalandan gülümsemekten yanaklarım ağrımıştı. Ne zaman bitecek bu işkence? Ya da bitecek miydi? çünkü babamın beni kurtarmaya hevesli olduğunu sanmıyorum. Derin bir nefes alıp lavabodan çıktım. Tekrardan bahçeye giden koridora çıktığım anda Sameti gördüm. Koridorda sadece ikimiz vardık. Nezaketen gülümseyip yanından geçmek için öne atıldım. Fakat Samet hiç beklemediğim bir şekilde kolumdan yakalamıştı. Ne yapıyor bu çocuk? Bana mı asılacak? bu kadar aptal olamaz herhalde.
"Kolumu bırakır mısın?" Diye sordum gülümseyerek. Kolumu daha da sıkı tuttu ve beni duvara yasladı. "Bora ve babam bahçede burada bizi kimse duyamaz." Gözlerimi sonuna kadar açmıştım. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim , kolumu çekmeye çalıştığımda başarısız oldum. "Lütfen bırak beni." Demeye devam ettim. " Çok güzelsin , bütün gece sana bakmamak için zor tuttum kendimi."
Kolumu daha da sıkı tuttu. Boradan korkmuyor muydu bu çocuk? Kim babasının iş ortağının nişanlısına yürürdü ki?
"Sen de beni istiyorsun biliyorum." Dedi ve beni öpmeye çalıştı. Boşta kalan elimle onu ittirdim. "sanırım bir yanlış anlaşılma oldu. Ben Bora'yla nişanlıyım biliyorsun değil mi?" Bunu anlamaması gerçekten aptallık olurdu ama ben ne olur ne olmaz sormak istedim.
"Biliyorum ama sana dayanamıyorum. Birkaç dakikalığına benim olsan hiçbir şey olmaz."
Hala kolumu tutuyordu çıldıracağım. "Bırak dedim." Bora bizi böyle görürse çocuğu öldürdü hatta beni de. 
Yüzüme iyice yaklaştığında bağırmaya başladım. "Yapma!" Diye bağırdığımda eliyle ağzımı kapadı. Yaşadıklarıma inanamıyorum..
Eline dişlerimi geçirdiğimde acıyla inledi. "Amma hırçınmışsın be!  rahat dur." İki kolumu birden duvara yasladığında çırpınışlarım hiçbir işe yaramıyordu. Ağlamak üzereydim. Böyle şeyler eskiden hayatımda  hiç olmazdı. Neden şimdi üst üste geliyordu?
Beni öpmek için tam yüzüme yaklaştığında suratının ortasına kafamı geçirdim. Canının yandığını belli olacaktı ki kollarımı bıraktı. Ben de fırsat bilip kaçtım. Koşarak bahçeye çıktım. Bora koştuğumu fark etmişti. Hemen masadan kalkıp yanıma geldi.
"Ne oldu Nehir?" Dedi.
Gözlerim dolmuştu ve koşmaktan nefesim kesilmişti. 
Çırpınışlarım yüzünden saçlarım dağılmıştı. Korkuyordum ve tek
Sığınabileceğim kişi Boraydı.
Ona bundan bahsetmeli miydim? Samet'in beni az   Daha öpecek olduğunu söylemeli miydim?
Ya onu öldürecekti ya da beni iki seçenek vardı.

Güneş KızımWhere stories live. Discover now