Nefes

30.5K 988 123
                                    

Korkuyordum. Ve sığınabileceğim tek kişi oydu. Bora Karaman. Aynı zamanda hem ondan korkuyor hemde onun beni korumamasından endişeleniyordum. Basit bir mantık kurmuştum, tanıdığım sapık tanımadığım sapıktan iyidir. Nehir Arslan sözü diye yazın bir kenara. Çünkü bu sözü daha çok kullanacağımı hissediyorum.
"Bora...." dedim nefes nefese. Ahmet Bey de masadan kalkmış ve yanımıza gelmişti.
Sonra ikisi birden arkama odaklandılar. Ben de arkama baktığımda Samet'i gördüm. Ağır adımlarla arkamdan geliyordu. Kavga çıkacaktı eminim!
Bora ne olduğunu anlamış gibiydi çünkü bir anda kaşlarını çattı ve gözlerinden alev fışkırmaya başladı.
"Sen..." Dedi dişlerini bastırarak. Çok sinirli olduğu belliydi. "Neler oluyor burada Samet?" Dedi Ahmet bey. Bora beni bırakıp bize iyice Yaklaşan Samet'in suratına bir yumruk indirdi. "Benim nişanlıma göz dikmek ha?" diye bağırdı.
Samet'i çok kötü dövüyordu, şimdiden dudağı patlamıştı. Ahmet bey de arkadan Borayı tutmaya çalışıyordu. Çalıların arkasında bekleyen korumalardan iki tanesi gelip Ahmet beyi kollarından tuttu. Artık daha rahat bir şekilde dövebilecekti. Samet yerde yatıyor , yüzü gözü kan içinde sızlanıyordu. "Öldürürüm lan seni!" Diye bağırdı. Gerçekten öldürebilirdi. Samet çok kaşınmış olmasına rağmen genede ölmeyi hak etmiyordu.
"Bora dur lütfen."
Desemde beni dinlemedi.
"Bora Bey!" Diye bağirdi Ahmet Bey. Bora, yerde kanlar içinde yatan Samete kısa ama öldürücü bir bakış attı. Kemerine duran silahı çıkarıp çocuğa doğrulttu. Ne yaptım ben? Birinin ölümüne sebep olamam. Hayır bugün değil!
İkisinin arasına atladım. Şimdi silahın ucu Samete değil benim alnıma doğruydu. Hiç birinizin benden böyle bir hareket beklemediğini biliyorum. Böyle şeylerden korktuğumu bilirsiniz. Ama dolaylı yoldan olsa da birini öldürmek istemiyorum, her ne kadar bunu hakketsede.
"Çekil Nehir!" dedi dişlerinin arasından.
"Onu öldürme." dedim kararlı şekilde. Şimdi beni az önce taciz eden adamı neden savunduğunu merak ediyorsunuzdur. Bunu gerçekten bilmiyorum.
Belki de Bora'nın birini öldürdüğünü görmek istemiyorumdur. Daha önce mutlaka birilerini öldürmüştür ama ben bunu kabullenmek istemiyorum, henüz.
"Sen katil değilsin." Dedim Ve silaha daha çok yaklaştım. Şu an alnım tam silahın ucuna değiyordu.
Bora birkaç saniye bana çok kızgın bir şekilde baktı. Sanki bir an için beni öldürmeyi düşündü. Ama yapmadı. Silahını yavaşça indirdi ve kemerine Geri soktu. O sırada Ahmet bey çırpınıyordu sinirle ve hüzünlü Samet diye bağırıyordu. Çünkü Samet yerde hareketsiz yatıyor , yüzünde morluklar var ve kaşı, dudağı patlamış.
Korumalar Ahmet Beyi bıraktığında adam koşarak oğlunun yanına çömeldi. "Bunu ödeyeceksin! oğlumun kanı yerde kalmayacak."
Bora buna gülerek karşılık verdi.
"Oğlun yaşadığı için şanslı. Şimdi kaybolun gözümün önünden." Bora adamlarına bir işaret yaptığında üç kişi Sameti tuttu ve sürükleyerek bahçeden çıkardı. Ahmet bey de arkasından gitti. Şimdi bahçede sadece Bora'yla ben vardık.
Her şeyi mahvettim , bu akşamı mahvettim... Ben olmasaydım bunların hiçbiri yaşanmazdı.

Bora bu sefer cidden çok sinirlenmişti. Bana zarar vermesinden korkuyordum, aynı Samete yaptığı gibi...

Hızlı adımlarla yanıma gelip kolumdan yakaladı

"O çocuğa kuyruk mu sallıyordun sen?"

"Hayır! Yemek boyunca yüzüne bile bakmadım."

beni gittikçe daha çok havuza yaklaştırıyordu. "O halde bu kadar güzel olmanı yasaklıyorum." dedi ve beni havuza itti.
Dondurucu su bütün bedenimi sararken , yaşadıklarım gözlerimin önünden geçti. Neredeydim ben? Neden akşam ayazının ortasında bir havuza düşmüştüm?
Düşmemiştim, Bora beni itmişti. Dibe batıyordum. Battıkça da gözüme babam, annem ve eski evim geliyordu.
Eski diyorum çünkü orada artık bir yerim yoktu.
Orada bir odam yok , bir ailem yok.. Şu hayatta neye sahiptim ki ben? Bu koca dünyada , bu koca havuzda batıyor olmam bir şey değiştirmiyor. Ben yokum. Nehir Arslan aslında yok...
beni seven bir annem ya da seven bir babam yok. Kaçırıldım ve beni geri almak için çabalayacak kimsem yok. Havuzun en dibine battığımda nefes alamadığımı idrak ettim. Gözlerimi yavaşça açıp beyaz ışıkların aydınlattığı havuza baktım. Biraz daha böyle durursam boğulacağımı biliyordum. Fakat kurtulmak istiyor muydum gerçekten?
Gözlerimi tekrar kapayıp kendimi soğuk suyun kollarına bıraktım.

Belimi saran iki sıcak elle battığım yerden yukarı çıktım. Bora önce beni atmış sonrada yüzeye çıkarmıştı. Gözlerim hala kapalıydı ve nefes alamıyordum. Tanımadığım bu adamın koynuna başımı koymuş, tekrar nefes almayı beklerken, dudaklarımda bir sıcaklık hissettim. Gözlerimi birden açınca Bora'nın gözlerini gördüm. Bana nefes veriyordu. Bir elini çeneme yerleştirmiş , ıslak dudaklarımı öpüyordu. Öperken nefes vermeyi de unutmuyordu. Öksürmeye başlayıp nefes aldığımda yumuşak dudaklarını çekti. Şimdiyse yeşil gözleri tam karşımdaydı. Onlarla nasıl yüzleşmem gerektiğini bilmiyordum. Onu anlamıyordum. Önce bana kızmış, sonra da nefesiyle hayata döndürmüştü.
-

Güneş KızımWhere stories live. Discover now