"Tekrar geçmiş olsun. Size yarım saat sonra bir psikolog göndereceğim. Hoşçakal Nehir."

Doktor odadan çıktığında babamla baş başa kaldık.

Odadaki koltuklardan birine oturdu. Bense sadece karşımdaki duvara bakıyordum.

"Dikkat çekmek için yaptın değil mi?" diye sordu babam. Aldırmadım.

"Şımarık çocuk seni. Keşke annen seni hiç doğurmasaydı." dediğinde göz yaşlarım akmak için beynime ısrar ediyordu.

"Bora piçi de senden bıkmış ki seni bana bıraktı."

"ONUN HAKKINDA DOĞRU KONUŞ." diye bağırdım gücüm yettiği kadar.

Ayağa kalktı. "Bana sakın sesini yükseltme."

"Bora beni bırakmadı. Yalan söylüyorsun." dedim. Bu kez göz yaşlarımı tutamamıştım.

"Bana inanmıyor musun? Öz babana inanmıyorsun öyle mi?"

Öz babaymış. Öz Katil desek daha doğru. Çocukluğumun, ruhumun, kalbimin katili.

"Buraya gelmem hataydı zaten. Ne halin varsa gör." dedi ve odadan çıktı.

göz yaşlarıma engel olamadım. Sel gibi akan yaşlar yanaklarımı yakarken, Borayı düşündüm. Yeşil gözlerini, Kumral saçlarını, Sigara ve nane kokan kokusunu....

Onu çok özlemiştim. Keşke yanımda olsaydı...

-

BORA KARAMAN

Nehirsiz geçen dördüncü gün... onsuz geçirdiğim geceler cehennemden farksızdı.
Sigara yakıp içmeye başladım.
Güneşim sönmüştü, Güzel bebeğim benden ayrılmıştı.
Onsuz geriye sadece karanlık kalıyordu. İçimdeki boşluğun karanlığı.
O şerefsizi vurduktan sonra Nehirin babasının adamları baskın yaptılar.
Hazırlıksızdım. Beni gafil avlamışlardı.
Nehirimi alıp benden uzaklaştırdılar. Hepsini geberteceğim.

Dört gündür ne yiyor ne uyuyordum. Sadece nefes alıyor , sigara içiyordum.
Ellerim duvarları yumruklamaktan yara bere içinde kalmıştı.
Sinirimi onlardan çıkarmazsam birini öldürebilirdim.

O piç babasına saklıyordum. Ölümü en çok hakeden oydu. Nehir dört gündür nasıldı?
Ne yiyor ne içiyordu?
Bunları bilememek kafayı yememe sebep oluyordu.

Neden onu almaya gitmediğimi soracaksınız. Babası bana bir ses kaydı attı.

-ses kaydı-

"Nehir Borayı istiyor musun kızım?"

"Hayır! Yüzün bile görmek istemiyorum. Beni ne hale getirdiğine bak!"

-----

Bu ses kaydına kadar evine gidip onu kaçırmayı düşünüyordum. Yani dört gün önce.

Anlaşılan beni istemiyordu. Haklıydı ben ona sadece zarar veriyordum.
Benden uzakta olması daha iyiydi.

Genede Atayı onu gözetlemesi için görevlendirmiştim.
Evden dışarı çıkmadığını bildiriyordu her gün.

Telefon çaldığında sigaram bitmişti. Arayan Ataydı.
Sigaramı söndürdüm ve telefonu açtım.

"Haber var mı?" diye sordum.

"Nehir iyi değil.
Gece bir gibi Evine bir ambulans geldi.
Hastaneye kadar takip ettim.
Sanırım intihar etmiş."

"NE?!" diye bağırdım.
Benim güzelim, benim kıymetlim intihar etmiş olamaz.

"HASTANENİN ADINI SÖYLE HEMEN GELİYORUM."

"Ondan uzak durmayacak mıydın?"

"SİKERLER SÖYLE ŞU HASTANEYİ."

Atadan adresi öğrenir öğrenmez arabayı çalıştırdım.
Son hızla gidiyordum.

Bekle beni güneşim.

-
(Profilimdeki linke tıklayarak discord sunucumuza gelebilirsiniz.)

Güneş KızımWhere stories live. Discover now