15

1.6K 139 8
                                    

"Püre mi yapayım yoksa küçük küçük haşlasam mı?"
"Püre daha iyi olur sanki."
"Tamaam."

Patatesi hızlıca soymaya başladı. Semih de suyu ocağa koymuştu bile. Hızlı haşlansın diye küp küp doğrayıp ocağa attı hemen.

"Ne ara soğuyacak da yiyecek bunu? Çok uzun sürer."

Emin yine düşünmeye başladı. Hızlı olsun diye elinden geleni yapıyordu ama bu kadar oluyordu işte.

"Şey yaparız. Ezerken altına buzlu kase koyarız bir yandan soğur."
"Sen en iyisini bilirsin."

Gülümseyip yanıma geldi ve Burak'a eğilip boynundan öptü.

"Kuzum benim birazdan iyileşeceksin bak. Gerçekten."

Burak sanki anlamış gibi mırıldanmayı bırakıp Emin'e doğru elini uzattı. Hemen sonra da işaret parmağını dudağına götürdü.

Emin gülerek parmağını tutup tam ucundan öpünce Burak da nihayet güldü.

"Erken mi uyandı?"
"Yok. Biraz daha uyudu aslında. Ama ben pek uyuyamadım Burak uyanır şimdi diye telaştan."
"Uyu dedim sana o kadar. Niye uyumadın?"
"Uyku tutmadı miniğime üzülmekten."
"Miniğine üzül sen zaten anca. İki saatlik uykuyla kalktım işe geldim, ben giderken ayakta uyuyordun. Burak olunca yatakta uyku tutmuyor."
"Sen Burak ile bir misin?"

Burun kıvırarak konuşunca güldüm.

"Burak çok mu önemli."

Kısa bir süre Burak'a baktı ve yüzünde güller açtı.

"Burak tabii ki çok önemli. Benim miniğim, yakışıklı minnoşum benim."

Derin derin kokusunu içine çekerek boynundan öptü birkaç kez. Emin'in Burak'ı gerçekten sevmesi hoşuma gidiyordu. Ama umarım aramız asla bozulmaz çünkü Burak ona çok alıştı ve yokluğunu düşünemiyorum.

"Abi patatesler oldu gibi. Bak istersen."

Emin hemen ocağa gitti ve çatalla kontrol etti.

"Semih altını kapatma ben buzu hazırlayana kadar biraz daha olsun."
"Tamam abi."

Burak büyük cam kaselerden birinin içine iki kalıp buz döktü. Biraz da su doldurdu. Hemen üstüne de başka bir kase koydu. Sonra da ocaktaki patatesleri süzüp üstteki kaseye attı. Eline çatalı alıp ezmeye başlayınca ayağa kalkıp yanına gittim. Burak'ı tezgaha oturtup yanına geçtim.

"Miniğim bak yemeğin neredeyse hazır."
"Soğuyacak mı böyle?"
"Bir miktar da olsa hızlandırır. Azıcık da buzluğa atarız."
"Tamam."

Patatesleri tamamen püre yapıp çatalın ucuyla aldı ve biraz tadına baktı.

"Aynen biraz daha soğuması lazım."

Kasenin üstünü kapatıp buzluğa attı. Tezgahı temizlemeye başlayınca durdurdum onu.

"Semih halleder."

.....

"Soğumuştur artık alıp gelsene."

Kucağımda oturan oğlumu Emin'in kucağına bırakıp ayağa kalktım ve yemeğini alıp ofise döndüm.

Emin'in karşısına sehpanın üzerine oturup püreyi karıştırdım. Ve Burak'a uzattım. Huysuz huysuz baksa da yine de yemeye karar vermişti.

"Aferin sana güzelliğim."

Bir süre yese de tabii ki hepsini bitirmedi.

"Hadi bebeğim, bunu da ye. Burak."

Bakıcım BxBWhere stories live. Discover now