34

1.2K 111 8
                                    

"Nihayet."

Aslan eve girer girmez bunu söyleyince ister istemez güldüm. Annesi ve babası bugün dönmüştü. Olaysız olmuştu ama yine de hiçbir şey olmasa bile sinirler bozulmuştu. Artık önemli değil çünkü gittiler.

Kucağımda kıpır kıpır hareket eden Burak'ı odaya gidince oyuncak alanına bıraktım ve yanına oturdum. Kolu hala sargıdaydı ve bir saniye olsun onu boş bırakmıyoruz. İlla biriniz yanındayız. Zaten korkudan ayrılmak da istemiyorum.

"Güzel oğlum benim."

Aslan arkasından gelip Burak'ın bacaklarına kafasını yaslayıp göbeğinden öptü birkaç kez.

"Bebeğim! Seni yerim yer!"

Bir yandan da Burak'a düşmesin diye sırtından destek oluyordu. Burak ise Aslan'ın saçlarını çekiyordu gülerek.

İkisini izlemekten keyif aldığım için bir süre sadece onları izledim. Daha sonra fotoğraflarını çektim anı kalması için. İkisi şu an çok güzeldi.

"Aşkım senin artık işe gitmen lazım bence. Uzun zamandır uğramadın bile salona."
"Haklısın. Semih arayıp duruyor zaten."
"Sen git salona."
"Hadi kalk, beraber gidelim."
"Ben ne yapacağım şimdi orada Aslan? Hem işin yoğun olur şimdi senin."
"Hadi sevgilim. Hem sıkılmadın mı günlerdir evde?"
"Ya ne bileyim..."
"Hadi hadi, kalk beraber gidelim."

Burak'ın bacağından kalkıp hızlıca kucağına aldı ve ayağa kalkıp bana elini uzattı.

"Hazırlanalım."
"İyi tamam."

Elini tutup yerden kalktım ve beraber odaya gittik. Burak'ı yatağın ortasına bırakıp ikimiz de giyindik hızlıca. Daha sonra ben Burak'ın çantasını hazırlarken Aslan da giydirdi. Daha sonra Burak'ın pusetini de alıp evden çıktık. Önce her zamanki salona gidecektik, Semih ve Melike'nin olduğu salona. Sonra da diğer salonları görmeye gidecektik.

"Aslan Burak'ın sargısını ne zaman değiştirmeye gideceğiz?"
"Ben değiştiririm hayatım hastaneye gerek yok."
"Saçmalama Aslan. Yine çıkar falan olmaz."
"Oyuncak mı bu Emin durup durup çıksın?"
"Ya Aslan doktor dedi ya dikkatli olun bir kere çıkınca iyice hassas olur diye."
"Tamam hassas olur da dokununca da çıkmaz merak etme. Hem ben daha önce çok karşılaşıtım böyle şeylerle."
"Aslan karşılaştıysan da onlar kocaman adamlardır. Burak minicik bir bebek daha. Olmaz, güvenemem. Hastaneye gideceğiz."

Göz devirip bana kısa bir süre baktı ve geri önüne döndü.

"Boşuna gideceğiz oraya kadar. Zaten gidince hemşireler de diyecek kendiniz yapabilirsiniz diye."
"Olsun."

Güldüğünde ona aldırmadan yolu izlemeye devam ettim. Sonuçta bahsi geçen şey Burak ve onun güvenliği.

Salonun önüne gelince Aslan arabayı park edip inerek yanıma geldi. Burak'ı koltuğundan çıkarıp kucağına verdim.

"Çanta?"
"Ben alırım."

Hızlıca çantasını da alıp arabadan indim.

"Aşkım puset de var ya."
"Aa."

Unutmuştum bile onu. Çantayı hemen Aslan'a verip arabaya döndüm ve puseti alıp nihayet kapıyı kapattım.

"Sen çok yoruldun sanırım. Yanındaki puseti bile görmüyorsun da unutuyorsun."
"Dalga geçme benimle Aslan ya."
"Dalga geçmiyorum sevgilim ciddiyim. Bence bir tatile çıkalım."
"Aslan zaten bir haftadır işe geldiğin yok bir de tatile mi çıkacağız?"
"Patron benim kim karışacak?"
"Müşteriler ne olacak? Semih her gün seni gül cemaline, bülbül sesine aramıyor. Senin de işin gücün var, sorumlulukların var, insanlar seninle çalışmaya bir şeyler öğrenmeye geliyor."
"Beni benden çok düşünüyorsun Emin ya."
"En azından birimiz düşünüyoruz."

Bakıcım BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin