19

1.5K 123 10
                                    

Odanın içinde dönüp duran Aslan'ı izlemekten sıkılınca ayağa kalkıp karşısına geçtim.

"Aslan. Lütfen otur artık şuraya."
"Emin ben çıldıracağım. Kafayı yiyeceğim! Nasıl gelir buraya, nasıl öyle konuşur? Ben, ben anlamıyorum ben..."
"Tamam. Tamam sakin ol anlıyorum seni. Ve haklısın söylediklerinde arkandayım. Ama sadece daha sakin ol."
"Buraya geldi. Burak'a oğlum dedi o. Annesiyim onun dedi."

Koltuğa çekip oturttum ve yanına oturdum. Bacağını titretirken sinirli sinirli konuşmaya devam edince elini tuttum.

"Aslan. Şu an seni bu kadar geren şey ne?"

Gözlerime bakınca gözlerinde gördüğüm endişe ile içimi sıkıntı kapladı.

"Emin..."

Sesindeki titremeyi duyunca elini daha sıkı tuttum.

"Burak benim oğlum."
"Senin oğlun."
"Ben, ben Burak olmadan yaşayamam. Burak olmadan..."
"Aslan, nereden çıkarıyorsun bunu? Burak senin oğlun ve senden onu kimse alamaz."

Kafasını iki yana salladı hızlıca.

"Basit değil Emin. Buraya boşuna gelmiş olamaz. Burak için dava açarsa kazanır."
"Ne demek kazanır?"
"Anne... Yani çocukların velayetini genel olarak anneye veriyorlar. Onun işi var, evi var, çalışıyor. Düzenli bir hayatı var."
"Bunların hepsi sende de var Aslan."
"Evet sorun bu zaten. Durumlar eşit ve o biyolojik olarak anne. Yani benden önde."
"Aslan anlamıyorum."
"Anne olduğu için mahkeme çocuğu ona verecek diyorum!"

Gözleri dolduğunda kafamı iki yana salladım hızlıca.

"Aslan yapma. Daha ortada hiçbir şey yok. Bununla ilgili hiçbir şey söylemedi. Hem o bırakıp gitti sonuçta Burak'a bu zamana kadar sen baktın, büyüttün. Onu senden alamazlar."
"Ya alırlarsa?"

Gözünden damlayan tek damla yaşı sildim hızlıca ve sarıldım.

"Alamazlar. Yapma lütfen. Böyle kendini hemen bırakamazsın. Ben o kadının Burak'ı yanında isteyeceğini sanmıyorum. İstemeyecektir."
"Almasınlar Emin lütfen."

Söyledikleriyle gözlerim dolunca kafamı omzuna yasladım.

"Aslan yapma ne olur yapma."

Kendimi toparlayıp ayrıldım ve yüzümü sildim hızlıca.

"Hadi tolarlan. Ne oluyor sana daha ortada fol yok yumurta yok. Belki de bu düşündüğümüz hiçbir şey olmayacak? Ben inanıyorum o sadece göründü ve gitti. Bir şey yapmayacak. Olsa bile Burak'ı senden alamaz kimse. Ben sana kefil olurum hem. Semih de olur, Göktuğ da Melike de. Hepimiz senin yanında oluruz tamam mı?"

Kafasını salladı sadece.

"Kendine gel."

Ayağa kalkıp mutfağa gittim ve su içip kendime gelmeye çalıştım kısa bir süre. Aslan'a karşı ne kadar pozitif konuşmaya çalışsam da içim sıkılıyordu. Olası ihtimali düşününce gözlerim dolmaya başladı. Hemen kendimi toparlayıp bir bardak su aldım ve Aslan'ın yanına gittim.

"Hadi iç, kendine gel."

O bardağı alırken ben da karşısına oturdum.

"Şimdi bana doğru düzgün anlat. Nasıl bu kadar eminsin böyle bir karar vereceğinde?"
"Kapıyı açtığında ilk söylediği şey konuşmak istiyorum oldu Emin. Burak'ı görmek istemedi konuşmak istedi. Amacı Burak'a annelik yapmak falan değil başka şeylerin peşinde."

Sıkıntıyla geriye yaslanıp derin bir nefes aldım.

"Peki. O zaman geri gelecektir. Bekleriz. Ne istediğini anlayınca karar veririz yapacaklarımıza, olur mu?"

Bakıcım BxBDonde viven las historias. Descúbrelo ahora