Özel bölüm

898 96 19
                                    

"Sevgilim! Emin neredesin?"

Aslan'ın sesini duyunca ben de ona bağırdım dışarıdan.

"Aslan bahçedeyim!"

Kısa bir süre sonra kapıda görününce kocaman cüssesini tepeden tırnağa süzdüm yavaşça. Onca yıla rağmen hala aynı denecek kadar değişmemişti. Her gün spor yapıyordu bu yüzden vücudu hala çok dinçti. Ayrıca o yaptıkça ben de yapıyordum çünkü o Benjamin Button gibi geri geri giderken ben eğer onun yanında yaşlanırsam o zaman gerçekten sinirlerim bozulurdu işte.

"Hoş geldin hayatım."
"Hoş buldum."

Yanıma gelip eğilince ensesinden tutup kendime çektim. Birkaç kez öpüp ayrıldım. Yanıma oturdu ve ceketini çıkardı bu sırada.

"Burak ne zaman geliyormuş?"
"Akşam yemeğine yetişirim dedi."
"Yetişir tabii ki yemek olur da gelmez mi?"
"Ama gelsin ya. Hem ben çok özlüyorum oğlumu."

Gülerek kafasını iki yana salladı sadece.

"Emin üç haftada bir geliyor zaten."
"Olsun."
"Sen ne yaptın bugün?"
"Pek bir şey yapmadım. Zaten Burak gelecek diye onun için hazırlık yaptım başka bir şey yapmasım gelmedi."
"Salona gelmeyip Burak gelecek diye hazırlık yapman da mükemmel oldu gerçekten."
"Aşkım neden öyle söylüyorsun? Çocuk zaten zar zor geliyor buraya, oralarda da tek başına ne yiyor kim bilir?"
"Tek başına mı?"
"Yani, sonuçta sevgilisi onunla yaşamıyor. Tek sayılır."
"Hayatım sevgilisi bir tek uyumaya evine gidiyordur hava kararır kararmaz eve gitme zamanları geçeli çok oldu."
"Çok komiksin."
"Öyleyimdir."

Yaklaşıp bir kez daha öpünce trip atmamaya karar verdim.

"Bir şey diyeceğim Aslan."
"Söyle sevgilim."
"Burak'a acaba sorsak mı ne zaman tanıştıracak bizi diye?"
"Bilemiyorum. Burak zaten zamanı gelince kendisi söyleyecektir tanıştırmak istediğini."
"Ama çok merak ediyorum."
"Emin her dakika fotoğraflarını açıp bakıyorsun sevgilim zaten çocuğu fazlasıyla tanımıyor musun?"
"Ayy Aslan! Sen niye bugün bu kadar ters gidiyorsun bana ya?"
"Tamam tamam söylemedim say."

Zil çaldığında şaşırsam da doğruldum oturduğum yerden.

"Geldi mi?"
"Gelmiştir."

İkimiz de kalkıp kapıya gittik hemen. Camdan Burak'ın arabasını görünce gülümseyerek kapıyı açtım hemen.

"Burak!"
"Baba."

Kollarımı açınca sarıldı hemen. Sıkıca sarılıp sırtını okşadım bir süre.

"Hoş geldin oğlum!"
"Hoş buldum baba."

Biz ayrılınca Aslan ile sarıldılar hemen.

"Hoş geldin aslanım."
"Hoş buldum babam."
"Ayy Burak çok özledim seni. Hedi hemen sen ellerini yıkayıp gel de masaya oturalım. Yoldan geldin açıktın sen."
"Tamam babam sakin ol. Çantamı alayım."

Yere bıraktığı çantasını alıp odasına gidince biz de masayı hazırladık hemen. Burak altı yıldır bizden ayrı yaşıyordu. O liseye geçince yıllar önce karar verip yapamadığımız taşınma işini yürürlüğe sürüp nihayet taşınmıştık. Aslan ise işlerini uzaktan hallediyordu ve burada da bir tane salon açmıştı. Şubeleşti resmen.

Burak üniversite için tekrar eski evimize dönmüştü. Orada okumaya karar vermişti. Okulu bitmeden şirket açmıştı ve bitirir bitirmez de büyütmeye başlamıştı. Şu an kendi şirketinde patrondu. Gerçekten oldukça başarılı olmuştu ve bizden de bu süreçte fazla destek almamıştı. Her şeyi kendi çabasıyla yapmıştı. Okulu da burslu okumuştu zaten.

Bakıcım BxBWhere stories live. Discover now