31

1.2K 122 7
                                    

Uykusuzluktan artık başım dönmeye başlamıştı. Ama Burak asla uyumuyordu. Artık başka çaremiz olmadığı için hastaneye gitmeye karar verdik biz de. Zaten ateşi de çıkıyordu ara ara, tıpkı şu an olduğu gibi.

"Aslan hazırladın mı her şeyi?"
"Hm hmm, hazır."

Çantayı alıp odadan çıktım. Emin de arkamdan gelirken koridora geçtiğimiz an annemlerin kaldığı odanın kapısı açılınca oraya döndüm.

"Aslan, hayırdır bu saatte?"

Babam odadan çıkıp yanımıza gelince annem de hemen arkasından çıkmıştı.

"Hastaneye gidiyoruz."
"Ne oldu? Burak'a bir şey mi oldu?"
"Uyumuyor birkaç saattir. Ateşi de çıkınca götürelim dedik."
"Sizin bu haliniz ne oğlum? Böyle arabada uyusun kalırsın sakın sürmeye kalkışma!"
"Anne çocuk hasta diyorum sen ne diyorsun bana ya?"
"Aslan hadi çocuk ağlamaktan fenalaşacak artık!"

Emin telaşlı telaşlı arkamdan konuşunca kısaca ona bakıp önüme döndüm.

"Tamam tamam gidiyoruz."
"Durun, böyle kaza falan yaparsınız siz. Ben bırakırım. Hadi."
"Gerek yok."
"Oğlum gerek yok olur mu sen daha düz yürüyemiyorsun!"
"Aslan tamam bıraksın işte baban yeter ki gidelim artık."

Burak gerçekten artık çığlık çığlığa ağlamaya başlayınca kafamı salladım hemen. Mecburen hep beraber evden çıkıp arabaya geçtik. Arabada Burak'ı kucağıma alıp biraz da ben uğraştım sakinleştirmek için. Arabanın da etkisiyle hafiften mayıştığı için biraz daha sakindi şimdi.

"Hayır gece gece ne oldu ki çocuğa?"
"Diş çıkarıyor."

Emin kısaca cevap verip çantayı karıştırmaya başlayınca ona döndüm.

"Ne arıyorsun?"
"Diş kaşıyıcıyı çantaya atmıştım ama bulamıyorum şimdi."
"Ver bana."

Aldığı stresli nefeslerin arasında çantayı bana uzatıp Burak ile ilgilenmeye başlayınca çantayı karıştırıp en altta kalan oyuncağı bulup Burak'ın eline verdim. Ağlamasa da hala mızmızdı.

"Seçkin az daha hızlı sürsene şu arabayı. Çocuk durmuyor baksana."
"Sürüyorum işte."

Nihayet hastaneye gelince acilden giriş yapıp sıra beklemeden içeri girdik. Saat sabahın körü olduğu için tek tük insan vardı zaten. Annemler dışarıda beklediler kalabalık yapmamak için.

Kısaca tedavi edip ilaç vereceğini söyledi. Zaten yapılacak başka bir şey yoktu.

"Aşkım şunu tutsana bir."

Emin çantayı bana uzatınca bir elimle tuttum sıkıca. İçinden bir örtü çıkarıp fermuarı kapattı.

"Ne yapıyorsun?"
"Üşüdü çocuk burada. Soğuk baksana."
"Soğuk değil ki."
"Aslan buranın soğuğundan uykun açıldı hala soğuk değil diyorsun."

Söylenerek Burak'ın üzerine örtüyü örtüp kucağına alarak sıkıca etrafına sardı.

"Hemşire nerede kaldı acaba?"
"Gelir şimdi."

Dediğim gibi çok geçmeden hemşire gelip iğne yaptı hızlıca. Burak'ın sakinleşmesi bu sefer çok uzun sürmedi. Kuzucuk ağlamaktan o da yoruldu herhalde hemen susup uyku moduna geçti. Beraber acilden çıktık nihayet. Annemler kapının önünde bekliyorlardı zaten bizi görünce yanımıza geldiler hızlıca.

"Ne oldu, bir şeyi mi varmış?"
"Yok. Sadece diş çıkarıyor."
"İyi bari. Hadi gidelim, siz de yatın uyuyun. Sizin haliniz Burak'ınkinden de kötü."

Arabaya binip yola koyulduk hemen. Burak zaten yorgun olduğu için arabanın da sallanmasıyla uykuya dalmıştı çabucak. Eve gelince de hemen yatağa attık kendimizi.

Bakıcım BxBUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum