4

2.3K 173 13
                                    

Eve gelip anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. İçeriden Burak'ın sesleri geliyordu. Yaramaz bağırıp duruyordu.

Emin işe başlayalı üç gün oldu. Ben ise Burak ile ayrı günler geçireli. Gün boyu oğlumu o kadar özlüyorum ki eve zor atıyorum kendimi. Onu göreyim de öpüp koklayayım diye.

"Oğlum!"

Yerde oturan Burak büyük bir heyecanla yerinde kıpırdanmaya başlayınca gülümsedim. Daha emekleyemiyor bile benim küçük farem.

"Ağzını yerim senin!"

Hızla gidip kucağıma alınca çığlık atarak boynuma sarıldı.

"Oyy benim güzelliğim."
"Hoş geldin."
"Hoş buldum. Nasılsın? Ne yaptınız bugün?"
"İyiyim. Bir şey yapmadık Burak yine çok usluydu. Sadece öğlene doğru uykusu gelince ağladı."
"Bir kez mi uyudu bugün?"

Şaşırarak sorduğumda güldü. Bu sırada yerden destek alarak ayağa kalkıyordu.

"Yok. Sabah sen çıktıktan yaklaşık bir saat sonra uyudu. Sonra öğlen sonu gibi bir daha uyudu."
"Ha iyi."
"Yemek yaptım açıktıysan oturalım hemen."
"Olur olur çok acıktım."

Kucağımda Burak ile beraber masaya ilerledim. Emin ocaktaki yemekleri karıştırırken ben de masaya tabakları taşıdım.

"Ya ne yapıyorsun sen?"
"Ne yapıyorum?"
"Bir elinde çocuk bir elinde tabak, düşüreceksin şimdi çocuğu!"
"Tutuyorum ben onu."
"Aslan saçmalama. Ay içim gidiyor resmen."

Gelip kucağımdan alınca göz devirdim. Bu da çok kontrol manyağı.

"Hiii nasıl korktu minnoşum. Beti benzi attı çocuğun."
"Abartma abartma. O ne anlayacak korkmaktan?"
"Anlar tabii ki. Her şeyi biliyor o."
"Tabii tabii."

Kendi kendime söylenip masayı hazırlamaya devam ettim. Emin ise Burak'ı odanın ortasındaki etrafı çevrili halıya yüzüstü bırakıp yanıma geldi.

"Oynar şimdi orada."
"Sütünü içti mi?"
"Evet daha yarım saat olmadı onu doyuralı."
"Tabii ki Burak kendini aç bırakır mı hiç? Benim minik dubam."

Kafamı kaldırır kaldırmaz kaşlarını çatmış Emin ile göz göze geldim.

"Ne oldu?"
"Düzgün konuşsana sen ya? Duba ne?"
"Ben oğlumu öyle seviyorum."

Kendi kendine söylenmeye devam edince umursamadım ve masaya oturdum. O da tencereyle gelip karşıma oturdu ve yemekleri tabaklara koymaya başladı.

"Ne söylenip duruyorsun acaba?"
"Çocuğa hakaret edip durma."
"Nasıl abartıyorsun ama sen ya."
"Hiç de bile."
"Benim oğlum istediğimi söylerim."
"Aman oğlunu yemedik. Ama sana da yedirtmem yani."

Bana burun kıvırınca güldüm. Takıntılı manyak.

"Yemeğini ye sen."
"Yiyorum zaten."

Bir gözü Burak'ın üstündeyken yemeğini yemeğe başlayınca ben de başladım. Sessiz geçen yemeğin ardından beraber masayı toplayıp odaya geçtik. Burak'ın yanına gidip oturdum ve yerden kaldırıp kucağıma aldım.

"Benim küçük bebeğim. Minik farem!"

Havaya kaldırıp karnına öpücükler kondururken çığlık atarak kafamı tutunca güldüm. Benim güzel bebeğim.

"Özledin mi beni sen? Hmm, özledin mi babayı? Ne yaptın sen bütün gün? Yaramazlık yaptın mı sen?"

Öpe koklaya severken Emin gelip yere oturunca ona baktım.

"Bezi temiz mi?"
"Bakayım."

Ben kontrol ederken o da etrafa saçılan oyuncakları toplamaya başladı.

Bakıcım BxBWhere stories live. Discover now