28' bir adamın azabı

256 47 12
                                    

Soğuk bir yel tüm bedenimden geçerken hayatımın nasıl oldu da bu hale geldiğini sorguluyordum. Çok değil, daha bundan bir kaç ay önce arkadaşım Jungkook ile takılıyor, geziyor eğleniyor ve hayatımı genç bir delikanlı nasıl yaşıyorsa öyle yaşıyordum.

Nasıl bu hale gelmiştim?

Beni bu hale aşk mı getirmişti?

Peki ya benim için aşkın tanımı neydi?

Min Yoongi.

Çok mu günah işlemiştim? Ya da hayatımdaki biri çok mu günah işlemişti de şimdi bu hale gelen ben olmuştum?

Düşünüyordum, düşünüyor ve sonra ellerime bakıyordum. Her ne kadar o kırmızı izler gitmiş olsa da ben sebepsiz yere sanki o lekeleri orada görebiliyormuş gibi bakıyordum ellerime.

Ben bir katildim. Katil olmuştum. Ben birini öldürürken kendimi de onunla birlikte öldürmüştüm.

O an yaptığım şeyi düşünemiyorum lakin şimdi beynim tüm o şeyleri bana bir yemekmiş gibi yeniden ısıtıp ısıtıp önüme sunuyordu.

Gözlerimi ilk açtığımda bir uçaktaydım, karşı koltukta Yoongi oturuyordu ve bakışları parmağındaki dövmede geziniyordu. Ona baktığımda ise elindeki evlilik yüzüğümüzü göremedim.

Yüzüğü çıkarmıştı.

Oysaki evleneli daha bir kaç gün olmuştu.

Gözlerimi ikinci bir sefere açtığımda ise bir arabanın içindeydim fakat çok sürmeden uykunun kollarına geri teslim olmuştum.

Çok geçmeden gözlerimi üçüncü sefere açınca bir yatakta yatıyordum. Olduğum yerden hızla doğrulmuş ve yattığım odanın içine bakınmıştım. Tanıdık gelen oda bana rezidansta olduğumun habercisi olurken hızlı adımlarla odadan çıkmış ve ana büyük salona giriş yapmıştım.

Yoongi mutfak masasının orada durmuş ve bir şeyler yaparken kaşlarım hızla çatıldı.

Siktiğimin herifi şu an ne yapıyordu?

Beni buraya getirirken aklından neler geçiyordu?

Buraya gelmek istediğimi de kim söylemişti?

"Burada ne işim var?" Diyerek sordum, ne bağırıyordum ne de sessiz konuşuyordum lakin ona meydan okuduğum her halimden belli olsun diye de kafamı ona karşı dik tutuyordum.

"Başka nerede işin vardı?" Diyerek alayla sorduğunda dudaklarımın arasından öfkeli bir gülüş kaçtı. Şu an da şaka yapıyor olması gerekiyordu. Kesinlikle şaka yapıyor olmalıydı.

Ona doğru adımladım ve yüzüne hiç acımadan yumruğumu geçirdim. Yoongi böyle bir darbeye hazırlıksız yakalandığı için gözünü tutmuş ve bir iki adım gerileyerek dudaklarının arasından tıslar gibi bir ses çıkarmıştı.

Bu sırada ise gözlerim yüzük parmağına kaydı. Yüzük halen daha orada değildi, gördüklerim beni daha da sinirlendirirken onu göğsünden ittim.

"Dalga mı geçiyorsun?" Diye bağırdım bir anda, ağladı ağlayacak olan suratım ve ter içinde kalmış saçlarım beni olduğumdan daha da solgun gösteriyordu muhtemelen, lakin o an ne önemi vardı ki... tüm varlığımla eski Jimin'i kaybetmiş gibi hissediyordum. Ruhumun bedenimde olmadığını biliyordum.

lavinia : yoonmin ✓Where stories live. Discover now