10' deniz yanıyordu

843 87 106
                                    

Bir kaçış yolu.

Kaçabileceğim, kurtulabileceğim; hayatımdaki en güvenli bir sığınak.

Birinden kaçıyordum. Bu belliydi fakat kimden veyahut neydendir bilinmez.

Sadece koşuyor ve etrafıma bakınıyordum. Koştuğum yer bana tanıdık geliyordu. Küçük müstakil evler ve evlerin baş ucunda bulunan sahil sert dalgalarını kumların üzerine çulluyor ve güneş sanki buraya uğramak istemezmiş gibi bir beliriveriyor ve öteki an hemen kayboluyordu. Bulutlarla küçük bir anlaşma yapmış gibilerdi.

Biraz daha koştum, koşarken arkama baktım ve dizlerimin üzerine düştüm fakat o kadar korkuyordum ki dizlerimin kanaması bile umrumda değilmiş gibi ayağa kalkıp tekrar koştum. Neydendir bu korkum? Vazgeçemediğim bir korku gibiydi neslinde sanki? Tanıdıktı aslında lakin bir o kadar da değil.

Sonunda ise bana tanıdık gelen müstakil bir evin önünde durduğumda bu evin küçüklüğümden kalma anısı olan, ailemin yaşadığı ev olduğunu gördüm. Busan'daydım. Anlamıştım. Burada ne işim vardı bilmiyordum fakat tekrar arkama doğru baktığımda bana doğru gelen bir silüeti gördüm.

Kimdir, nedir gerçekten bilmiyordum fakat ben ne kadar geriye doğru kaçıp buradan uzaklaşmak istesem, gelen silüetten ne kadar çok korksam da ayaklarım çivilenmiş gibi davranmaktan da vazgeçmiyordu.

Bana doğru gelen silüet sonunda dibime kadar girdiğinde ve bu kişinin Yoongi olduğunu gördüğümde içimde kocaman bir rahatlama peydah ediyordu fakat korku halen daha oralarda bir yerlerde gizli bir şekilde beni bekliyordu.

Yoongi yüzündeki o hoşnutsuz ifadeyle beni süzerken kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Bana neden öyle baktığı ise meçhuldü.

"Yoongi," dedim sonunda ona doğru bir adımda ben yaklaşırken.

Kaçtığım kişi o muydu yoksa başka biri miydi?

Yoongi'den gerçekten de korkuyor muydum?

Oysaki daha dün onun dairesinde kolları arasında iniltiler içinde olan ben değil miydim?

"Baksana Jimin," dedi. Yüzündeki hoşnutsuz ifade bir anda kayboldu ve kocaman bir gülümsemeyle elime uzandı. Elimi tutmasına izin verdim ve fakat yüzündeki bu ifadeye bir açıklama bulamadım. Tanıdığım Yoongi gibi değildi.

O'ydu aslında... ama değildi de.

"Denize bak," onu dinleyip kafamı çevirdim, denize baktığımda güneşin kor hareleri masmavi denizi ele geçirmiş ve denizi de kendi rengine boyamıştı.

Deniz yanıyordu.

Bakışlarım sanki bu normal bir şeymiş gibi sakin bir ifadeyle Yoongi'ye tekrar döndü.

"Yanıyor Jimin, yanıyor. Tıpkı sen ve ben gibi." Söylediklerinden bir gram bile anlamazken kafamı iki yana doğru salladım. Biz yanmıyorduk. Tanrı aşkına bu çocuk ölmek mi istiyordu? Yanmakta neyin nesiydi öyle?

"Hayır," dedim ona tezat bir şekilde. "Yanmıyoruz."

"O zaman bir de bize bak Jimin," dedi ve elimi bırakıp benden bir iki adım uzaklaştı. O an fark etmiştim ki biz gerçekten de yanıyorduk.

lavinia : yoonmin ✓Where stories live. Discover now