25' ömür boyu

519 63 20
                                    

O gün Yoongi'ye hiçbir şey sormamıştım, onun için gözlerimi yeniden kapamış, dudaklarıma bir fermuar çekmiş ve yeniden bir şeyleri görmezden gelmiştim. En sonunda sert bir şekilde toslayacak ve parçalara ayrılmamıza sebep olacaktık fakat yinede şimdilik onunla mutlu olmaya çalışmak her açıdan daha mantıklı geliyordu.

Üzülmek istemiyordum, hayır, üzülmek hiç istemiyordum. Yoongi'yi gerçekten çok seviyordum ve onunla çok mutluydum. Hayatımın en güzel günlerini yaşıyordum ki Yoongi bana yaşadığımı hissettiriyordu. Onunla uçuyormuş gibiydim.

O sanki, yara kabuklarımın yanına birer küçük yıldız çizmiş gibiydi.

Bana böyle hissettiriyordu ki bu duygu hepsinden daha da güzel ve özeldi benim için. Gün geçtikçe ona daha çok bağlanıyor ve daha çok hayran oluyordum, bana karşı öyle bir tutumu vardı ki sanki ilk defa biri tarafından seviliyormuş gibi hissettiriyordu. Bu duygunun tarifi yoktu.

Yoongi artık benim için hayatımın merkezine çoktan yerleşmişti be şimdi ondan ayrılmamı isteyen insanlara bile rest çekecek durumdaydım. Önce Jungkook'tan başladım. En yakın arkadaşım dediğim, dost bildiğim fakat Yoongi ile birlikte olduğum için beni düşman belleyen o çocuğu sildim.

Şimdi ise ne onu arıyor ne de soruyordum, okulda yanından geçsem dahi yüzüne bile benimle konuşması için yalvarırcasına bakmıyordum. Artık iş işten geçmişti ve benim kalbimin küçüklüğü büyümüştü, ben kalbimin tamamını Yoongi'ye vermeye hazırdım. Onun için gerçekten her şeyi yapabilirdim. Hem de her şeyi.

Sonra Namjoon'u silmiştim. Beni arayıp Yoongi ile ilgili bir kaç şey mırıldanmıştı fakat hepsini kulağım kapalı dinlemiş ve ona aldırmamıştım. Sonra ise numarasını engelleyip beni aramasını zorlaştırmıştım. Bunu yaptığım için yanıma dahi gelmişti dahası polisi arayacağımı söyleyerek onu göndermeye çalışmış fakat gitmeyince gerçekten polisi aramıştım ve Namjoon anında benden uzaklaşarak yanımdan ayrılmıştı.

Yoongi ile birlikte olmamı kim istemiyorsa onu hayatımdan çıkaracaktım. Her şey bu kadar basitti artık gözümde ve korkum yoktu. Tek korkum Yoongi'yi kaybetmekten başka bir şey değildi.

"Canım," Yoongi kollarını yavaşça belimin etrafına dolamış ve tüm vücudunu sırtıma yaslayarak bana yaslanmıştı. Anında onu kabul ederken kollarım karnımın üzerinde olan elini buldu ve kafam arkaya doğru yatırarak omzuna yaslandı. Şimdi ikimizde Seul'un gece hayatına dalmış durumdaydık.

Bunu bu sıralar çok yapar olmuştum. Her akşam aynı saatte geliyor aynı yerde duruyor ve şehrin artan ışıklarıyla beraber gece hayatına bürünmesini izliyordum. Garip zamanlardan geçtiğimizin farkında olan Yoongi ise beni böyle kucaklıyor ve soru sormadan bana sırnaşıyordu.

Boynumdan öpüyor, kulak mememi emiyor, bazen - gömlek giydiğim zamanlar çoğunlukla - gömleğimin düğmelerini açıp parmaklarını tenimde gezdiriyordu. "Çok güzelsin." Diyerek fısıldadı kulağımın altında bir yerleri emmeye devam ederken. Bense gözlerimi çoktan kapamış ve ona küçük iniltiler bırakırken kalçamı pantolonunun altından bile hissettiğim penisine daha çok bastırmıştım.

Yoongi yavaş fakat bir o kadar da beni baştan çıkaracak bir şekilde aşağıya doğru indi ve dilini çok iyi kullandığını bana bir kez daha kanıtlayarak boynumu yalayıp, emdi. Bu işe uzun süre devam etti ki ben sadece kendimden geçerken ona ağzımdan çıkan iniltileri bahşettim.

Çok geçmeden ise belimin iki yanına koyduğu elleriyle beni kendisine çevirdi ve arkamızda kalan cama sırtımı yaslayarak bedenini bu sefer o bana bastırdı. Derin bir nefes aldım ve dudaklarıma atılan ona hızla karşılık verdim. Öyle güzeldi ki bir yudum içki içmememe rağmen ona her türlü sarhoş oluyordum. Başımı döndürüyordu ve ona bayık gözlerle bakmama neden olacak sebepler veriyordu bana.

lavinia : yoonmin ✓Where stories live. Discover now