11' cam kırıkları

727 76 53
                                    

Düşünce yapısı aslında tüm insanlığa göre farklıydı. Mesela biri bir olaya saygı duyarken başka diğer bir insan aynı olaya kınayan gözlerle bakabiliyordu ve bu düşünce yapısı insandan insana değişen bir özellikti.

Herkes kendisine mahsustu ve açıkçası kimin kimi düşündüğü, neyi yapmak istediği, nasıl yaşadığı veyahut başka ufak tefek zımbırtılar... Bunların hiçbiri Yoongi'nin umrunda değildi.

Tek düşünce ve gayesi Jimin olmuştu şu sıralar ve onu düşünmeden tek bir dakikasını bile geçiremeden yapamıyordu. Jimin onun için her zamanki insanlardan olmuştu bu zamana kadar, hatta Jimin'le tanışma sebebi bile kendi özel sebepleri olmuştu.

Açıkçası Jimin'den hoşlandığı için yaklaşmamıştı ona, çok daha farklı şeyler vardı, çok daha derine girilmesi gerekilen yerler... fakat Yoongi bunlara rağmen Jimin'e karşı böyle duygular beslemekten de kendini alıkoyamıyordu.

Bu içindeki duygu karmaşasını bir an önce yenmesi gerekiyordu çünkü o çocuk onun aklını karıştırıyordu.

Karıştırmamalıydı.

Onunla ilgili daha farklı planları vardı.

Fakat hayır, ne bu plana sadık kalabiliyor ne de duygularının yarattığı bu karmaşaya dur diyebiliyordu ve bu dur durak bilmeden yeşeren filizi içinde çok net hissediyordu. Yoongi, Jimin'den etkileniyordu, bunun farkındaydı ve şimdi arkasına bile bakmadan çekip gitse koşarak geri dönecekmiş gibi hissediyor olması da işin başka bir çabasıydı.

Yoongi kırmızıdan yeşile dönen ışıkla şeridin soluna döndü ve şehrin en lüks malikanelerinin bulunduğu korunaklı konutlara giriş yaptı. Burası şehirden en uzak alanlardan birindeydi ve hatta şehir çıkışına yakın bir mesafede bulunan lüks malikane kesinlikle babasına aitti.

Babası oğlunu bir anda yanına çağırmıştı ve Yoongi her ne kadar o baba demeye bin şahit isteyecek adamın yanına gitmek istemesede kendini buraya gelirken bulmuştu.

Koca demirden yapılan oyma kapı iki yana doğru uşaklar tarafından açıldığında Yoongi dümdüz devam etmiş ve evin bahçesinde bulunan yuvarlak süs havuzundan dolayı küçük bir U dönüşü yaparak malikanenin önüne park etmişti arabasını hiç utanma dahi göstermeden. Babasının en nefret ettiği şeylerden biri olduğunu bildiği için yapmıştı bunu ve hatta yanına gelen uşağı elini kaldırarak geri göndermişti. Arabası burada babasının sinirini bozabilirdi.

Malikanenin kapısına doğru ilerlediğinde kapı o daha çalmadan sonuna kadar açıldı ve çalışan hizmetliler gelen kişiyi selamladı. Yoongi hiçbirini umursamadan içeriye hızla girdi ve salona yönelerek etrafına bakındı.

Uzun zamandır buraya uğramıyordu fakat her şey yerli yerinde duruyor gibiydi. Hatta annesinin gözü gibi baktığı o antika vazo bile yerli yerindeydi. Yoongi onun çoktan çöpün dibini boyladığını  dahi düşünmüştü ama işe bakın! Hâlâ yerli yerinde durmuş tahtını koruyordu.

Ne zıvanalık ama!

Sanki babası annesini önemsiyormuş gibi!

Siktiğimin adamı altına başka kadınları alırken de annesini önemsiyor muydu?!

Yoongi bakışlarını vazodan ayırdı ve geniş salona daha fazla giriş yaparak kendini belli etti. Ailecek sofrada oturan dörtlü dikkatini çektiğinde göz devirmeden edemedi. Ne de güzel bir aile tablosu ama! Siktiğim babası diye düşünmeden edemedi.

"Yoongi," dedi babası ve Yoongi bu sesi bir kez daha duyarsa kusabileceğini hissetti. "Gelmişsin." Ve bir kez daha duyduğu bu sesle boğazına kadar yükselen kusmuk hissini geri yuttuğunda iğrenç bir tat genzini yakmaya başardı. Yoongi şimdi gerçekten bu adamın üzerine kusabilirdi.

lavinia : yoonmin ✓Where stories live. Discover now