19

12 5 2
                                    

Bazı insanlar delirmemek için uyurlar.
Bazı insanlar delirmemek için konuşmazlar.
Ve bazı benim gibi insanlar, delirmemek için kaçarlar;
Geçmişlerinden.

Balkonda, sandalyede oturuyordum ve güneş ışığı direk balkonuma yansıyordu.

Güneş doğuyordu. Güneş her gün doğardı. Ne uğruna? Ne için aydınlatıyordu ışığı ile bu dünyayı? Neden koşulsuz insanlara ışık oluyordu? Neden?

Gözlerim balkonun köşesinde ki saksıya kaydı. Bir hafta önce aldığım aldığım beyaz frezya, bükülmüş ve solmuştu. Masumiyeti, saflığı ve umudu simgeleyen çiçeğin yaprakları kararmış ve dökülmüştü.

İnatla temiz anlam taşıyan şeylere yaklaşıyordum ve onlar her seferinde sönüyorlardı. Bu, daha çok acıtıyordu. Her seferinde deniyor ve her seferinde kaybediyordum.

Rüyalar, onlardan nefret ederdim. Uyurken daha çok yorulmaktan nefret ediyordum. Uyku, insanın bedeninin dinlenmesi için değil miydi? O halde bazı uykularım da neden daha çok yorgun oluyordum?

Kâbuslar, hepsi onlar yüzündendi. Hâlâ daha onlar yüzünden ilerleyemiyordum. Onlar yüzünden önüme bakamıyordum.

Bir insan için en büyük ceza, rüyalarında bile geçmişinden kaçamamasıdır.

Ve ben hâlâ ceza çekiyordum.

"Hey"

Pürüzlü, kısık ve ince bir ses gözümün daldığı ve düşüncelerimin takıldığı yerden ayırmıştı. Omzumun üstünden yana döndüğüm de yüzünden uyku akan zarif bedeni bulmuştu.

Sarı uzun saçları birbirine karışmış, yeni uyandığı için yüzü şiş olmasına rağmen şirin görünenen, beyaz teni, ince uzun bacakları ile Rose'i inceledim. Ve benim yüzümden geleceğinden vazgeçişini. Ve benim yüzümden mahvolan hayatını.

"Neden uyandın? Güneş yeni doğdu"

"Bunu benim sana sormam lazım. Bu saatte burda oturmuş napıyorsun?"

Kısık tuttuğu gözleri bir kaç kere kırpıştırdıktan sonra normal bir şekilde açtı ve çıplak ayağı ile betona basıp balkona girdi.

"Aman tanrım, Lily sen hiç uyumadın mı? Gözlerinin altı koyulaşmış"

Betonun soğuk oluşunu umursamadan yanıma hızla yürüdüğün de kafamı kaldırıp ona baktım.

"Uyku tutmadı"

"Delirmişsin"

Yüzüme bir süre daha baktıktan sonra karşıma oturdu. Bacaklarını kendine çekip kollarını bacağının etrafına doladı. Derin bir nefes aldıktan sonra dudaklarını araladı.

"Neden uyku tutmadı?"

Gözlerimi ondan çekip bağdaş kurduğum bacaklarıma çevirdim. Parmaklarımla oynamaya başladığımda kısa bir süre gözlerimi kapattım.

"Kâbus gördüm"

Sessizlik olduğun merak ettim ve kafamı kaldırıp Rose'e baktım. Yüzünü güneşin doğduğu tara çevirmiş, sabit bir yüz ifadesi ile bakıyordu.

"Aynı şeyleri mi?"

"Aynı şeyleri"

Tekrar sessizlik olduğunda arkama yaslanıp ellerime baktım. Tek başıma sessizliği seviyordum ama yanımda biri varken sevmiyordum.

"Özür dilerim Rose"

"Ne için?"

"Hayatını mahvettiğim için"

Guilty _'*'_ Park Chanyeol Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin