17

8 3 0
                                    

"70 yaşında ki adama çıkma teklifi ettiğime inanamıyorum"

Rosè gözlerini yere dikerken yaptığı şeyi sorguladığı ve inanmakta zorluk çektiği ortaydı. Onun bu hâli gülmeme neden olmuştu. Elime geçirdiğim siyah eldivenler ile masanın üstün de ki kağıdı aldım ve baktım. Üstünde küçük dalında bir gül vardı.

Küçük tabureye oturup Rosè'in bileğini ellerimin arasına aldım.

"Sen istedin"

Felix oturduğu sandalyeden telefonu ile ilgilenirken cevap vermeyi ihmal etmemişti.

"Zorunda olmasam yapar mıydım?"

"Kimse seni zorlamadı ki"

"Kabul etseydin yapmazdım"

"İkinizde susun, dikkatimi dağıtıyorsunuz"

Rosè ve Felix sustuğun da çoktan dövme yapmaya başlamıştım. Rosè'in birliğinde ki gül'ün ilk önce siyah mürekkep ile etrafını netleştirmiştim. Daha sonra yeşil mürekkep ile dalını, sonra da kırmızı mürekkep ile gülü boyamıştım. İğnenin değdiği her yerin yanı kızarmış olsa da güzel duruyordu.

Rosè kalktıktan sonra Felix oturmuştu. Kolunun arkasına, dirseğinin üstüne taslağını çıkarttığım sayılara baktım.


96.97.00

Kaşlarım çatılırken engel olmadım. Biz ilkokuldan beri beraberdik, eğer bir şey birimiz için önemli ise bunu hepimiz bilirdik ama bu rakamlar bana yabancı gelmişti bir an.

"Neyi ifade ediyor bu rakamlar?"

Felix, kolunu çevirip bakabildiği kadar baktı sayılara. Sonra kolunu eski hâline getirip bana baktı ve gülümsedi.

"Üçümüzün doğum tarihinin yılı"

Kaşlarım havaya kalkarken şaşkınca koluna baktım. Anılar kesik kesik hafızama dokunuyordu. Çok uzun zaman önceki, ilkokulda ki zamanlarımızı hatırladım.

"Duygulandırdın beni"

Felix bana cevap vermek yerine gülmeyi seçtiğinde hafifçe gülüp makineyi çalıştırdım. Kısa süren işlemlerin ardından Felix'de kalkmıştı yerinden. Boydan aynanın karşısına geçip kolunun arkasına baktı ve gülümsedi.

"I loved"
"Sevdim"

Rosé kolunda ki dövmenin fotoğrafını çekmeyi bırakıp Felix'in yanına gitti ve koluna baktı. Onları izlemem kısa sürmüştü çünkü içeri iki adam ile birlikte Clarette girdiğinde onlara dikkat kesilmiştim. Clarette içlerinden birini benim masama yönlendirdiğinde tamamen adama odaklanmıştım.

Saatler sonra kollarımı geriye doğru yaslayıp gerilirken kaç saattir dövme yaptığımdan emin değildim. Sürekli müşteriler gelmişti. Bir ara Jaehyun benim ve Clarette'nin yerine geçmişti, onlarda küçük dövmeler içindi ama ne yazık ki müşterilerin çoğu büyük dövmeleri tercih etmişti.

Saatin gece yarısına yaklaştığını fark ettiğimde odada ki son müşteri de çıkmıştı.

"Belim ağrıyor" Clarette belini kutletirken eldivenlerimi çıkarttım. Arkamı dönüp telefonları ile ilgilenen arkadaşlarıma baktığımda kısa sürede onlarda bana dönmüştü.

"Ben acıktım" ortaya söylediğim şeyle hepsi kafalarını olumluca sallamışlardı.

"Bende, eminim diğerleride acıkmıştır" Clarette'nin dediğine kafamı olumluca sallayarak katıldım. Daha sonra yerdeki bakışlarımı Rosè çevirdim "Rosé, sen Jaehyun'un yanına git ve hepimiz için bir şeyler sipariş edin, bizde burayı toplayalım"

Guilty _'*'_ Park Chanyeol Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon