1

148 7 26
                                    

Dağınık topuz yaptığım saçımdan gözüme gelen lacivert saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım. Elimdeki makineyi masa'ya bırakıp bez ile adamın kolunu sildim. Krem dolu yuvarlak kutu'yu elim'e alıp kapağını açtım, orta parmağım ile biraz alıp siyah mürekkep ile çizdiğim yer'e sürdüm. Kapağı geri kapatıp masaya bıraktım ve adama döndüm.

"Ne yapmanız gerektiğinizi biliyorsunuz, değil mi?"

"Evet, biliyorum"

"Ücreti girişteki adama verebilirsiniz"

"Tamam"

Oturduğu yerden kalkıp kapıya ilerledi ve açıp arkasından kapatarak gitti. Ayağa kalkıp masa'mı düzeltirken yan masadaki iş için aynı odayı paylaştığım kız da bileğine dövme yaptığı kızı uğurladı. Bana döndüğünü hissettiğimde masamdaki katalogları topluyordum.

"Saat kaç oldu Lily?"

Sol kolumdaki saat'e baktım "5'e geliyor"

Ofladı "yoruldum ve acıktım, evime gitmek istiyorum"

"yarım saat sonra çıkacaksın zaten, biraz daha dayan"

Tekrar oflayıp masa'sını düzeltmeye başladı. Elimdeki eldiveni çıkarıp masa'ya bırakırken arkamızdaki büyük dikdörtgen masaya ilerleyip sandalye'ye oturdum. Kağıtları toplayıp yarım kalan çizimime devam etmek için elime kalemi aldım. 2-3 gündür bir gitar resmi çizmeye çalışıyordum.

Kapı açıldığında gözlerim kapıyı bulmuştu. Yan odada çalışan Mark Lee. İçeri tam girmeden bedeninin birazını içeri sokarak odaya göz attı. Gözleri beni bulunca işaret ve orta parmağını birleştirip kaşının üstüne koydu, asker selamı verirken göz kırpmayı'da eksik etmemişti. Göz devirip önüme dönerken bu sefer, Clarette'ye dönmüştü.

"Clarette, gelsene bi"

Clarette bana göz atıp gülümseyerek ayağa kalktı ve Mark'ın arkasından odadan çıkıp kapıyı arkasından kapattı. Bir daha göz devirdim. Flörtleşiyorlardı ve yiyişmelerini yapabilmek için tuvaleti kullanacaklardı büyük ihtimalle. Bir kere yanlışlıkla basmıştım onları.

Clarette fransızdı, en son geçen sene 20. Yaş günü kutladığına göre ve hala 21. Yaş gününü kutlamak için beni davet etmediğine göre 20 yaşındaydı. Çevirmenlik okuyordu, harçlığını çıkartmak içinde geceleri burda çalışıyordu. Ailesinin Fransada olduğunu söylemişti. İyi niyetli, düşünceli, masum bir kızdı. Zararsızdı.

İsminin anlamını sorduğumda masum/temiz anlamına geldiğini söylemişti.

Kalemi bırakıp saçlarımı açtım ve tekrar topuz yaptım düzgünce. Gözlüğümü çıkarıp masaya bırakırken işaret ve baş parmağım ile gözlerimi ovuşturmuştum. Gece yarısından bir saat önce buraya gelmiştim, gözlerim ağrıyordu. Clarette gibi yorulmuş ve acıkmıştım ama yemek molası saati biteli olmuştu.

Derin bir nefes alıp gözlüğü tekrar gözüme taktım. Kağıda baktığımda beni rahatsız eden yeri silip tekrar çizmek için kalemi elime aldım. Tekrar çizmeye başlarken odanın kapısı açılmıştı. Durup kapıya baktığımda bir kızın girdiğini gördüm.

"Hangisine oturuyorum?"

Parmağı ile koltukları işaret ederken sol'da kalan koltuğu işaret ettim "ona"

Gösterdiğim koltuğa ilerlerken bende kalemi bırakıp ayağa kalktım ve ona doğru ilerledim. Uzanmalı koltuğa uzanıp arkasına yaslanırken eldivenlerimi giymeye başlamıştım.

"Dövmen belli mi?"

"Evet"

Makineye mürekkep doldurup ona döndüm. T-sirth'i kaldırıp sütyeninin altında durdurdu. Bana tarafta kalan gögsünün altını işaret etti. Buranın kataloglarından birinin sayfasını açıp gösterdi bana. "buraya bu dövme"

Guilty _'*'_ Park Chanyeol Where stories live. Discover now