14

15 4 2
                                    

"seni beklettim mi?"

Chanyeol'un yanın da dururken benden uzun olan boyu yüzünden kafamı kaldırmıştım. Kafasını eğip bana bakarken gülümsemiş ve kafasını iki yana sallamıştı.

"Yeni geldim"

"Sevindim, bekletmeyi ve bekletilmeyi çok sevmem"

Chanyeol gamzelerini gözlerimin önüne sererken gülümsedim. Şirin gamzeleri vardı ve ağzını oynattığı en ufak mimikte kendilerini belli ediyorlardı.

"Hadi gidelim"

Başımı olumluca sallayıp yanında yürümeye başladım. Sabah birden buluşmak istediğini, beni bir yere götürmek istediğini söylemişti.

Çok ilerlemeden bir arabanın önünde durduğumuz da anlam veremeyerek Chan'a baktım. O ise eli ile arabayı işaret etmişti "gidiceğimiz yer biraz uzun, yürürsek daha uzun sürer"

Başımı olumluca sallayıp yolcu koltuğuna otururken Chan'de yanımda ki şoför koltuğuna yerleşmişti. Camı aralarken arabayı çalıştırmış, dikkatlice geçen arabaların arasına girip gidiceğimiz yere doğru sürmeye başlamıştı.

Gerçekten uzun süren bir yolculuğun ardından Seul'ün sınırlarından çıktığımızı düşünmeye başlamıştım. Götürmek istediği yer şehir dışında olamazdı, değil mi?

Hava yavaşça kararırken Chanyeol eski bir çocuk parkının önünden arabayı park ettiğin de ona döndüm. Kemerinin açarken arabadan inmeden önce bana döndü ve dudaklarını araladı "geldik"

Kemeri bağlamadığım için direk kapıyı açıp inerken Chanyeol benim arabadan inmem üzere arabayı anahtarı ile uzaktan kilitledikten sonra parka doğru ilerledi. Arkasından onu takip ederken hâlâ daha burda bulunma sebebimizi düşünüyordum. Ve hâlâ daha Seul'ün dışında olduğumuzu da.

Chanyeol kırmızı salıncağa doğru ilerleyip otururken bende yanında ki mavi salıncağa doğru ilerleyip oturdum. Ellerim ceplerimdeydi, yerimde hafiften sallanmaya başladım çok geçmeden. Chanyeol ise sanki bir şeyleri hatırlar gibi, zihninde eski anılar canlanır gibi hareket etmeden yere bakıyordu.

Önüme dönüp derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum " buraya neden geldik?" Diye bir soru yönelttim bu sessiz gecede.

Başını biraz kaldırıp ileri baktı "küçükken burda yaşıyordum. Çocukluğu burda geçen birinin nereye gitmiş olursa olsun, kaç yaşına gelmiş olursa olsun buraya geldiği zaman tekrar çocuk olduğuna inanırım"

Gülümseyip önüme döndüm "o zaman şuan karşımda küçük bir çocuk var, öyle mi? Küçük çocuklarla anlaşabildiğim söylenemez"

Chanyeol'ün güldüğüm işitirken kafamı çevirip yüzüne baktım. Yanağında ki gamze gün yüzüne çıkarken gözüm gamzelerin de takılı kaldı. Hayatımda gördüğüm en güzel gamzeydi.

Önüme dönüp gözlerimi etrafta gezdirdim. Etrafı sessizlik kaplarken yerimde sallanmaya devam ettim. Kısa süre sonra Chan'in ilerde bir yeri işaret ettiğini gördüğüm de o yere baktım.

"Dört beş yaşlarındayken arkadaşlarım ile orda oyun oynardık. Bir gün oynarken bir tanesi ile kavga etmiştim. Sonra düşüp duduagimi patlatmıştım. Çok ağlamıştım"

"O yaşta kim olsa çok ağlar"

"Sen hariç"

Kaşlarım çatılırken kafamı Chanyeol'a çevirdim. Bana bakmak yerine gösterdiği yere bakıyordu "bu ne demek oluyor?"

Chanyeol bana cevap vermezken kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Çatık kaşlarım yüzünde dolanmaya devam ederken kafamı çevirip yere baktım, o sırada aklıma anılar doluşmuştu.

Guilty _'*'_ Park Chanyeol Where stories live. Discover now