on beşinci bölüm.

924 73 6
                                    

"Hayır, aptallık bende. Aptallık bende ki seni o kadar rahat bıraktım. Ders çalışıyormuş birde. Bu mu senin ders çalışman, ha?!"

Yatağımda oturmuş annemin yüksek sesle söylenerek bütün odamı karman çorman etmesini izliyordum. Geçen gece, eve gelirken bir komşu tarafından görülmem ve adımın çok kısa bir sürede orospuya çıkması sonucu annem, ipleri çok gevşettiğinden yakınmaya başlamıştı. Elbette, sağlam bir dayağı ve psikoloji siken cümleleri de unutmamalı. Tişörtümün açıkta bıraktığı kollarım ve boynum mosmordu, bacaklarımın arkasındaki uzun yanık izleri ise hâlâ sızlıyordu.

Ailemin acımasız bir ceza sistemi vardı.

Sorun değildi. Hiç değildi.

Masamın üzerindeki her şeyi devirdi, her kitabın arasını kontrol etti. Sıra çantama geldiğinde ise bakışlarım telaş içinde oraya döndü. "Yeter artık," dedim dikkati üzerime çekmek için. Bu hareketim istemsizce, refleks sonucu olmuştu. "Yok işte hiçbir şey, çık odamdan." 

Bu başkaldırışım ile birlikte annem duraksadı. Kapının ağzında duran babam ise o saniye içinde her şeyi anladı. Siktir. Siktir, siktir bunu yapmamalıydım. Siktir. Bakışlarım korku içinde kapıya dönerken babam odaya girdi ve sanki eliyle koymuş gibi çantamın içindeki küçük bölmenin fermuarını açtı. Hırpalanmış çantamın içinde neredeyse açılmış olan ped paketini çekti içindeki her şey yere döküldü. 

Küçük, mavi hapların parke zemine düşerken çıkardıkları sesleri dinledim. Annem, şok içinde elini ağzına kapatırken babamın bana doğru geldiğini gördüm. 

[...]

Kapı zili gürültülü bir şekilde çalana kadar, L koltuğumda oturmuş kitap okuyordum. Yüzümde ve vücudumun görülür yerlerinde fazlasıyla iz kaldığı için okula gitmemiştim ama birkaç saat içinde özel bir derse girecektim. Üzerimden kamyon geçmiş gibiydi, şişmiş durumdaki elmacık kemiğim ise sızlıyordu. Tek elimle yavaşça üzerine dokunurken kısa adımlarla ilerleyip kapıyı açtım.

Kapıda... Kimse yoktu?

Birkaç saniyemi boş ve ölü bakışlarla etrafa bakmak adına harcadıktan sonra kapıyı geri kapatacakken bakışlarım taş zemindeki siyah poşete ilişti. Kaşlarımı çatarak yavaşça yere eğildim ve poşeti elime aldıktan sonra kapıyı kapattım.

Büyük ihtimalle yanlış bırakılmıştı fakat içimde bir yerde yatan Meraklı Melahat'a karşı çıkamıyordum. Poşetin iki kanadını dikkatle birbirinden ayırarak içine baktığımda ise üzerinde adımın yazılı olduğu bir dondurma kutusu ile karşılaşmıştım. Kutunun yanında kirli beyaz bir not kartı vardı. Kutuyu tezgâha bırakarak kartı kaldırdım ve düzgün bir el yazısı ile yazılmış olan nota baktım.

"Bir gün, birlikte. SD."

Kaşlarımı çatarak kafamı kaldırdım ve evde yalnız olmama rağmen etrafa bakındım. SD diye birini, hatırladığım kadarıyla, tanımıyordum ve evimin adresini kimin bildiğini de tahmin edemiyordum. Bakışlarımı dondurma kutusuna indirdim. Beyaz, dikdörtgen bir kutuydu ve içinde kokusundan dolayı karamelli olduğunu tahmin ettiğim dondurma vardı. Derince bir nefes soludum ve kartı buruşturup poşet ile birlikte çöpe attım. Dondurma kutusunu açarak bir tatlı kaşığı alıp koltuğuma geri döndüm ve arkama yaslanarak yarı erimiş olan dondurmayı kaşıklamaya başladım.

Çocukken, okuldan çıktıktan sonra eve hep geç kalırdım. Sebebi ise okul çıkışı kamyonu yakalayıp gizli gizli dondurma yememdi. Her seferinde hasta oluyordum ama yemekten hiç vazgeçmiyordum.

Annem ise benim tersime, tatlı olan her şeyden nefret ediyordu. Eğer benim hayatım karamelli dondurmaysa, onun hayatı tuzlu kurabiyeydi.

Ve ben tuzlu kurabiyeleri hiç sevmezdim.

Kurabiyenin, kurabiye olma sebebi, tatlı açlığını bastırmasıydı. Kurabiyeyi tuzlu yaptıktan sonra adının kurabiye olmasının ne önemi vardı ki? Bu tıpkı bir pasta yapmak fakat şeker yerine acı toz biber kullanmak gibiydi. Ya da pandispanya yerine kuru lavaş katmanı. Tüm bunlar benim zihin mutfağıma aykırıydı.

Düşüncelerim arasında tamamen kaybolmak üzereyken telefonum titremişti. Dondurmanın neredeyse yarısından fazlasını bitirmiştim ve yine boğazımın şişmesi çok olasıydı. Kutuyu kucağıma bırakarak telefonumu açtım fakat tek taraflı bir mesajlaşma sayfasına girmem ile birlikte kaşlarım çatılmıştı.

Özel Numara; Sana o dondurmayı bir anda bitirmen için almadım. Yavaş yemeyi öğrenmelisin.

|~|

Karamelli Dondurma.Onde as histórias ganham vida. Descobre agora