Siz; Gynağdnn canım
Okulun servisine binerken bakışlarım telefonun ekranındaydı. Takma tırnaklardan kurtardığım tırnaklarımı kemirerek en arka koltuğa geçtiğimde telefonum, ondan gelen mesaj ile titremişti.
Tdk; Okula mı gidiyorsun
Siz; Evet
Siz; Ayıp bu arada iki n'li günaydın yazdım sana o kadar cevap bile vermedin
Onun mesajını beklerken ekrana düşen başka bir bildirim ile birlikte ekranı aşağıya kaydırdığımda gördüğüm isim karşısında donup kalmıştım. Ağzımdakı acımsı tattan kurtulmak adına zorlukla yutkunurken refleks ile boynumu ovuşturdum.
05****-; Babama söylemek ile benden kurtulacağını düşünmek bir aptallıktı.
05****-; Hoş, umrunda da olmadı zaten.
05****-; Başka ne gibi şeyler kaldı? Merak etme, zevkle onlardan da kurtulurum Asi.
Attığı mesajları tekrar tekrar okurken serviste olmasaydım gözyaşlarına boğulacağıma adım kadar emindim fakat kendimi tutmak zorundaydım. Kendi kendimi sakinleştirmek için derin nefesler alırken hızla bu numarasını da engelledim ve ondan gelen mesajlara tıkladım.
Tdk; Okulun saat kaçta bitiyor
Klavyenin üzerinde titreyen parmaklarımı birkaç kez büküp sakinleşmeyi denedikten sonra arkama yaslanarak yazmaya başladım.
Siz; Dörtte bitiyor ama kursa kalıyorum
Siz; Altı gibi falan
Siz; Neden sordun
Tdk; İşimi ona göre ayarlayacağım
Az önce buz parçalarına benzeyen koyu ela harelerim anlamsızca irileşirken içimde garip bir parıltı vardı. Yüzümde küçük bir tebessüm belirirken baş parmağımı yeniden klavyenin üzerinde gezdirdim.
Siz; Ne bana aşık mısın
Tdk; Ne
Tdk; Hayır çocuk, sadece insanlara geç cevap vermeyi sevmiyorum
Siz; Yani bana aşıksın
Tdk; Nasıl anlamak istersen
Siz; BANA AŞIKSIN
Tdk; Sanırım korkmaya başlıyorum
*bir fotoğraf gönderdiniz.*
Siz; Bak çoraplarım çok güzel
Tdk; Siyah bot ve gökkuşağından hallice çoraplar?
Tdk; Ayrıca o nasıl bir ayak, üç yaşında mısın sen
Siz; Üzdün şu an beni bb
Tdk; Ergen velet
Tdk; Derslerini iyi dinle
[...]
Coğrafya hocamız olan Özgür hocanın arkadan bakınca yok olan saçlarına bakarken tırnaklarımı yiyordum. Adamın saçı dökülmek ve dökülmemek arasındaki o çizgide kalmış, arka tarafta yuvarlak bir şekilde boşluk oluşturmuştu. Bir an için bunu konuştuğum ama hâlâ adını bilmediğim adamda düşününce istemsizce kıkırdamıştım.
"Evet Zehre, sanırım bizimle paylaşmak istediğin bir şey var?" dedi, gıcık bir ses tonuyla.
Tanrım, kalan o gri ve yün yumağından farksız saçlarını nasıl da yolmak istiyordum.
"Yok hocam, sizin kadar yakışıklı bir erkek nasıl hâlâ bekar onu düşünüyordum." diye konuşmaya başladım. "Sonra bir baktım aklıma Nasrettin Hoca fıkrası gelmiş. Size de anlatayım mı? Nasrettin Hoca bir gün göle maya çalıyormuş-"
"Yeterli, Zehre. Zevzeklik yapma."
Üzgün bir surat ifadesi takınarak kafamı önüme eğdim ve sol tarafımdaki duvara yaslanarak sıranın altında duran telefonumu açtım.
Siz; Kel misin
Tdk; Ne
Tdk; Okulda da mı kafayı çekmeye başladın
Tdk; Ayrıca şu an derste olman gerekmiyor muydu
Siz; COĞRAFYA HOCAM KEL VE O PARLAKLIK DERSE ODAKLANMAMI ENGELLİYOR
Siz; Ama öpersen düzelirmiş
Tdk; Dersini dinlemezsen seni öpmem, çocuk
Siz; VALLAHİ DİNLİYORUM
Mesaj görüldü olarak kaldığında yüzümdeki aptal gülümseme ile telefonu kapattım ve bakışlarımı beyaz tahtaya çevirdim.
|~|
JE LEEST
Karamelli Dondurma.
Kort verhaalSiz; Konuşmak istiyorum Siz; Konuşmaya ihtiyacım var Siz; Sen konuşmasan da olur beni dinle sadece Siz; Lütfen 05**** yazıyor... 05**** çevrimiçi. Birkaç dakika boyunca yazmaya devam etmesini bekledim fakat öyle bir şey olmadı. Aptalcaydı. Kim b...