24-her zaman şansım olacaksın

77 14 7
                                    

sunghoon kıkırdayarak telefonunu kapadığında hala bildirim gelmesini umursamayarak sunoo'ya dönmüştü.

sunoo'nun telefonun ışığından belli olan yüzü ile mesajları hala okuduğunu fark etmişti.

yediği çikolatadan dolayı yanaklarını şişmiş arada da ağladığı için burnunu çekiyordu.

"çok sevindiler"

"sen de jungwon'un sesini dinlediğimizde çığlık attın sunoo?"

"olabilir öyle şeyler"

"sunoo"

"hm?"

"küçüklüğümüzdeki gibi beraber yatalım mı? buna ihtiyacım varmış gibi hissediyorum."

"sen buraya gelmeden önce bir şey mi oldu?"

"hayır? sadece bilmiyorum seninle konuşmak için bir anda cesaretlendim ama jungwon'a çıkma teklifi etsem kabul etmeyeceğini söylediğinden beri kendime güvenmiyordum. içimde o kadar ağır bir yük varmış gibi hissettiriyordu ki şu an sana ihtiyacım var"

sunoo onun bu kadar içten konuşmasına şaşırıp sunghoon'un boynuna yatmıştı.

"hadi yarın öğlene kadar uyuyalım" sevimlice konuştuğunda sunghoon gülümseyerek kafasını sallamıştı.

sunoo sunghoon'un ona aldığı şeyleri almış ve merdivenin altından ona bakan sunghoon'a bakmıştı.

sunghoon kollarını açıp sunoo'ya baktığında sunoo ne istediğini anlamış kollarını boynuna bacaklarını da beline sarmıştı.

bu aslında sunoo'nun çok daha minik olduğu zamanlarda -yaklaşık iki üç yıl öncesine kadar- sunghoon ile aralarında boy farkının daha fazla olduğunda yaptığı bir şeydi.

sunghoon sunoo'nun omzuna kelebek öpücükler bıraktığında sunoo "eve böyle girmeyelim" dediğinde sunghoon boynuna burnunu yaslayıp derin bir nefes çekmiş ardından sunoo'yu yere bırakmıştı.

"çok güzelsin"

"değilim bir kere hala gözyaşlarımdan dolayı suratım çok gergin"

"her halinle çok güzelsin"

"sunghoon"

"hm"

"sen bana çok aşıksın"

"yeni mi fark ettin?"

"evet ama benim de seni bu kadar sevdiğimi yeni fark ettim"

==

"yine bir şey olmuş belli ki"

sunghoon'un babası kıkırdayarak annesine söylediğinde annesi de "sunoo halleder hatta halletmiş baksana" demişti.

annesi sunghoon'un saat on ikide de olsa uyumasına bir şey dememiş ama sonrasında kaldırmak için odasına geldiğinde sunoo ve sunghoon'u sarılarak uyuyor halde bulmuştu.

birkaç fotoğraf çektiğinde kendi kendine kıkırdayarak "fotoğraf albümüne uzun zamandır fotoğraf çıkartmıyordum bunları hemen çıkartmalıyım" diye söylenirken sunghoon'un babasına yakalanmış ve durumu açıkladığından beri odada ikiliyi izliyorlardı.

"sunghoon çok seviyor değil mi?" babası konuştuğunda annesi şaşırarak ona bakmıştı.

sunghoon her şeyini annesine anlatan biri olarak tabii ki ona söylemişti ama babasının fark edeceğini düşünmüyordu.

bu düşüncelerinden ayrılarak kafasını sallayıp "gerçekten çok seviyor" demişti.

"eğer sunoo ile evlenmek isterse kanunen geçerli olmayacak buna rağmen kabul eder misin? şirketi ileride bırakman gerekecek"

sunghoon'un annesi en çok bu konuda tedirgindi. eşinin bu konulara bakış açısı kötü değildi ama şirketi kendi emekleriyle büyütmüştü.

"yıllardır şirketi ikisine bırakma planım var zaten"

sunghoon'un annesi bu dediğine şaşırsa bile çok sevinmiş hemen eşine sarılmıştı.

"ama evlenecekleri planım dahilinde değildi"

ikisi de hala çocuklar uyuyor diye sessizce gülmeye çalışırken başarılı olamadıkları için sunghoon hareketlenmeye başlamıştı.

sunghoon'un annesi "uyandırdık galiba..." demiş eşi de onu odadan dışarıya çekerek "hadi kahvaltı yapalım hayatım" demiş ve odadan çıkmışlardı.

tam o sırada sunoo dikilmiş elini kalbine götürerek "çok korktum niye hareketleniyorsun sunghoon ya" demişti.

"onlar hep böyle sonsuza kadar konuşurlardı böyle. iyi bile yaptım"

sunoo hala yatan ama kısık gözlerle ona bakan sunghoon ile tekrardan göğsüne yatmıştı.

sunghoon sunoo'nun karışmış saçlarını okşarken aynı zamanda "babama belli ettiğimi bilmiyordum" demişti.

"sen herkese belli ediyordun ki"

"sen niye öyle şeyler dedin o zaman"

"aramızdaki bağın bozulma ihtimalinden ben de korkuyordum da ondan"

"iyi ki seninle o animasyonu izledik ve sen ağladın. yoksa aklım başıma gelmezdi"

"ağlamamın işe yaradığı tek yer mi demeliyim?"

sunghoon kıkırdayarak onu onayladığında sunoo kafasını göğsünden kaldırıp gözlerini birleştirmişti.

sunghoon'un yüzünü tamamen incelediğinde gözleri dudaklarında kalmıştı. 

sunghoon "öpebilir miyim?" diye sorduğunda sunoo ondan önce davranmış dudaklarını bastırmıştı.

sunghoon sunoo'nun beline elini atıp orayı okşadığında sunoo da sunghoon'un alt dudağını dudakları arasına almıştı.

ikisi de ayrıldıklarında sunoo nefeslenmek için -utandığı için- kafasını sunghoon'un boynuna koyduğunda sunghoon kıkırdamıştı.

"sen hayatıma giren en mükemmel şeysin"

"sussana utanıyorum sunghoon ya"

"odun musun sunoo acaba? en azından sevgilim diye kız artık"

"özür dilerim bunları geç yaşadığımız için"

"daha bir şey kaybetmiş sayılmayız bebeğim. korkularına rağmen beni kabul etme cesaretinde bulunduğun için teşekkür ederim."

"sen de benim bu şanssız hayatıma doğan mucize gibisin ve her zaman şansım olacaksın"

12 ʏᴇᴀʀꜱ-ꜱᴜɴꜱᴜɴ ✓Where stories live. Discover now