19-kim gelmiş bir tanem

89 15 4
                                    

"minho sen ne yapıyorsun ya"

minho yüzünü buruşturarak elindeki yiyeceklere bakıp mızıldanmıştı. kendi kendine konuşması şu an ona en normal gelen şeydi.

jungwon jisung için 'üşütmüş' yazdığında yanında çikolatasını yiyen kardeşi "ailesi de malezya'ya işe gitmişti yanına mı gitsem bakmak için?" dediğinden beri içi içini yiyor yanına gitmemek için kendini zor tutuyordu? hayır kesinlikle kendini tutamamıştı.

"delirdin mi minho ya... çocuğun senden etkilendiği belli işte. felix sorunca kardeşim gibi görüyorum diyip neler yapıyorsun ya-tamam sorun yok. zaten diğerlerine de olsa yapardım yemek. güzel yemek yapabiliyorum çünkü... evet minho evet"

minho kendi kendine sinirle konuşurken sonrasında kendisini sakinleştirmeye çalışıyordu. çoktan her sabah jisung'u alıp okula gittikleri eve gelmişti.

bugün okula gelirken neden jisung'un gelmediğini öncesinde sorgulayacaktı ama sadece okula gelmek istemediğini düşünmüştü. halbuki hasta olduğunu öğrendiği gibi yine evinin kapısında belirmişti.

kapının zilini çaldığında az önceki sinirli ve gergin halini geçirmeye çalışmıştı. bu halini jisung'a yansıtmayacaktı.

tabii kapıyı jisung açsaydı ona yansıtmayacaktı ama planı suya düşmüştü.

"han jisung için gelmiştim ama?"

"ah evet-"

"hyunjin kim gelmiş bir tanem" jisung içeriden bağırarak geldiğinde kaşlarım elde olmadan çatılmıştı.

kimdi ki bu çocuk?

"bilmiyorum gel sen bak" dediğinde jisung ile göz göze gelmiştik. saçları dağınık ve burnu hafif kızarmıştı.

"ah minho hyung? geleceğini beklemiyordum"

"sana evden ayrılma diye boşuna dememiştim. felix'ten ailenin olmadığını duyduğum için hasta halinle yapamazsın diye bir şeyler hazırlamıştı ama..." diyip çocuğa bakmıştım.

jisung öksürüp "hyung, size bahsettiğim çocukluk arkadaşım hyunjin. ben hasta olunca bana bakmak için bir gün erken geldi" dediğinde kafamı sallamıştım.

sadece arkadaş oldukları kesin miydi?

"tamam benim dönmem gerekiyor zaten görüşürüz" diyip elimdekileri yanındaki çocuğa vermiştim.

"hyung gelmeyecek misin gerçekten?" gözlerimin içine baktığında bu sefer kanmayacaktım.

"arkadaşlarıma sözüm var jisung" sinirle net bir şekilde reddetmiştim. neden bu kadar sinirliydim bilmiyordum ama boşuna gelmiştim buraya.

"tamam..." jisung sessizce kafa salladıktan sonra "tanıştığımıza memnun oldum" diyen çocuğa baktığımda kafa sallayıp evden çıkmıştım.

aşağıya indiğimde yerde gördüğüm taşı tekmeleyip "hah bir tanem kim gelmiş?" demiştim.

"yemin ederim boşa yaptım bunları-sanki o çocuk olmasa da boşa yapmış olmayacaktım ben ne diyorum ya? verdim işte yemeği dönüyorum gayet normal olan bu"

kendi kendime söylenmeye devam ederken kafayı iyice yediğimi fark etmiştim.

eve girdiğimde felix dibime girmiş "neden bu kadar erken geldin jisung'un yanından" dediğinde "o mu söyledi?" demiştim.

kafasını sağa sola sallayıp "çok belliydi onun yanına gideceğin ama bu önemli değil zaten. neden döndün?" diye merakla bakmıştı.

"evinde bir tanem dediği biri vardı ben de rahatsız etmek istemedim" diyip onun bir şey demesine izin vermeden tuvaletin kapısını kapamıştım.

felix şokla abisinin sertçe kapattığı kapıya bakarken hemen odasına koşup kapıyı kilitlemiş ardından da yayağının üstündeki telefonu eline alıp jisung'u görüntülü aramıştı.

"jisung?"

"ne oldu lixie~" yorgun olsa da tatlı gelen sesiyle arkadaşını görmesi onu gülümsetmiş sabahtan beri onu düşündüğü için de rahatlamıştı.

"abim yanındaymış..?" zaten fark etmişti gideceğini ama olanları tam olarak öğrenemediğinden daha yeni öğrenmiş gibi yapmakta bir zarar görmüyordu.

"ah evet az önce geldi ve sinirle arkadaşlarıma sözüm var diyip gitti. o kadar çok özlemişim ki lixie. sadece bir gün görmedim diye üzülüyordum. bir dakika bile olsa görmek çok iyi geldi" jisung gülümserken yattığı yatakta tepindiğinde felix 'öküz olan abime çok aşık nasıl anlamıyorum' diye düşünürken bıkkınlığını belli eden bakışlar atıyordu.

"niye daha fazla durmadı ki yanında? arkadaşlarına sözü yoktu şu an evde."

öğrenmek istediği şey asıl buydu ve bu yüzden jisung'a dikkat kesilmişti.

"ne?" jisung şaşkınlıkla ona baktığında abisinin neden yalan söyleyerek eve gittiğini çok merak ediyordu.

"bir tanem dediği biri vardı rahatsız etmek istemedim geldim dedi bana" bu sefer sırıtarak söylediği cümle ile jisung'un utanacağını sanmıştı ama tam tersi jisung oflayarak elini yüzüne atmıştı.

"bunu anlamalıydım ya. lix yanlış anlamış tabii ki. sana bahsettiğim çocukluk arkadaşım erken geldi. halim yok diye kapıyı da o açmıştı ve ben de arkadaşıma kim gelmiş bir tanem dedim. tabii yanlış anla-"

"jisung minho'nun eli çok lezzetliymiş. ben sen anlatırken sevmiyordum bu çocuğu ama kaçırma bunu. neyse al ye hemen sıcakken" dediğine felix kıkırdarken jisung göz devirmişti.

felix'in onu sinir eden kıkırdaması devam ederken jisung farkındalıkla gözlerini büyültüp "yuh en yakın arkadaşlarım yanımda ve ben sizi tanıştırmadım. hyunjin bak bu felix. bu da hyunjin, sana bahsetmiştim zaten felix" diyip hızlıca telefonu hyunjin'e göstermişti.

felix hyunjin'i gördüğünde yüzünde mimik oynamaması için kendini zor tutuyordu. karşısında çok yakışıklı bir çocuk vardı ama kendisi yüzündeki çilleri kapamadan karışık saçlarıyla telefonda jisung ile konuşurken yakalanmıştı.

"aaa çillerin mi var? çok güzelmiş"

jisung "felix hiç sevmeyip her gün kapatmasa biz de görürüz bu güzelliği" diyip göz devirdiğinde felix "ne alaka ya özellikle şunlara bak çok belli oluyor çok kötü" diyip yüzündeki birkaç çilini gösterdiğinde hyunjin "yıldızları yüzüne indirmişler gibi. onlar ise birkaç büyük yıldız sadece"

uzun sarı saçlarını toplarken konuşan çocuk ile felix kızarmıştı. jisung bunu fark etmese de az önce konuştukları konunun değiştiğini fark etmesi ile hızlıca telefonu kendine çevirmişti.

"felix birazdan size geldiğimde konuşalım mı? minho hyung ile konuşmam lazım"

"ne? hasta hasta çıkma evinden. dinlen en azından. yarın ya da sonra da gelirsin evde olacaktı bu hafta sonu"

"felix haklı jisung. duydum biraz konuştuklarınızı ve sen bana onu çok anlattın biraz kıskanmasının ne zararı var ki?"

•••
planlari suya dusurmek gibi bir huyum var
bir lunapark
iki minhonun jisunga kedi gibi davranacak olmasi
ama asla kiskandirma planlarina dokunmam
tabii her an jisung minhosuna dayanamaz o zaman bilemicem 👍🏻👍🏻
!!!! bu aciklamayi yazdigimda bu fici daha tam yayinlamamistim hevesliydim bu yuzden minhonun kedi gibi olmasi ve kiskanmasini yazicaktim ama yazmadim
ve biri cok istedi diye lunapark sahnesi ekledim oyle

12 ʏᴇᴀʀꜱ-ꜱᴜɴꜱᴜɴ ✓Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum