Sen Nesin Böyle?

Magsimula sa umpisa
                                    

Döndü yine başım. Adeta dönüyordu dünyam tek bir kelimeyle. "Sen nesin?"dedim kendimi kaybettiğim gözlerine bakarken. Beni o kırmızı gözlerin içinden bulup çıkarsın ve evime bıraksın istedim. Uzak olsun istedim bu yaşananlardan. "Karanlığın efendisiyim"

Onun hakkında tek bildiğim bu ve annesiydi. "A-ama o ne demek?" çocuk gibi mi çıkmıştı sesim? Bu yüzden mi içi gidercesine tebessüm etmişti?

"Vera, ben bu dünyadan değilim." Yutkundum "Yani?" Elimi tuttu, avuç içinde kayboldu elim, minicik kalmıştı adeta "İnsan değilim" Şüphe ve korku ile gezindi yüzünde gözlerim. Başka zaman olsa bu garip konuşmaya kahkaha atardım ama öyle bir şeyin içine düşmüştüm ki gülmek aklıma dahi gelmiyordu. Çocuksu bir merakla sordum sorumu, "Nesin peki?" İç sesimin kahkahasını ve beraberinde ise sesini işitmiştim.

"Vera, gerçekten ne olduğu belli değil mi?"

"Belli mi?" korkmuştum, anlayamıştım işte. "Vampirim Vera" kafamda ki tüm sesler sus pus olmuşken dudaklarına indi bakışlarım. Sanki ne istediğimi anlamış gibi iki et parçasını açmışken köpek dişleri uzadı bir an da. Korkuyla geriye gitti adımlarım.

"Korkma Vera". "K-kolaysa sen korkma" içimden desemde tüm kelimeleri duyarak güldü. Dişleri bu hareketle daha çok çıktı ortaya.

Odanın içine hücum eden ışık dişlerinin parıl parıl parlamasına neden oldu. Korkum azaldı yavaşça. Saçlarının rengi, teninin o ışıltısı ve bana olan parıldayan bakışları aldı tüm hisleri benden. "Çok güzel" dedim bir an da kendimi tutamayıp. Elim benden bağımsız havalandı, sanki yeri orasıymış gibi onun göz kapağının üzerinde durdu.

Kapalı olan gözleri canımı sıkarken bu sefer de dudaklarına indirdim parmağımı. Yumuşacık ve solgun olan iki et parçası tenimin altında çökmüştü içe. Filmlere gördüğüm vampir dişlerine nazaran onunkiler uzundu ve dudağının üzerinde duruyordu. Dayanamayarak parmağımı yavaşça dişine değdirdim.

Ama bu yaptığım parmağımın bir an da kesilip tek bir kan damlasının onun dudakları arasına kaymasına neden olmuşken kendimi duvara adeta monte edilmiş buldum. Belimin iki yanından sıkıca tutmuş duvar ve arasına beni alarak bir boğa gibi solumaya başlamıştı kırmızı gözlü adam. "N-ne yapıyorsun?"

Yüzümde gezindi gözleri "Beni sınama Vera. Kendimi zor tutuyorum, kanının bedeninde dolaşırken çıkardığı ses bile beni etkisi altına alıyorken tek bir damla... O tek bir damla beynimi uyuşturur". Demin var olan o korkum da nereye gitmişti böyle? Beni bırakıp nereye kaybolmuştu?

Büyük bir haz hissetmem normal miydi? Bedenimin onu haykırması normal miydi?

Değişti bakışlarım onun bana olan bakışları gibi. Korkuyla havalanan kaşlarım gözlerimin üzerine keskin bir şekilde düşerken nefesleri hızlandı. Soğuk eli, soğuk eli belimi yakıyordu. "Kokun çok güzel Vera" yavaşça boynuma yaklaştı. Sidelya ve yeni tanıdığım İris'in yaptığı gibi beni sevmeye başladı. Yüzünden yayılan o soğuk hava dalgası bedenimi ürpertirken elim yanağını buldu.

Tenimin tenine teması adeta elektrik vurmuştu beynime. Temasın saniyeler sonrasında tek bir nefesi içime çekip tutmuştum onun boynumdan ayrılıp gözlerime bakmasıyla. Kan kırmızısı gözlerinde kendimi zar zor bulurken elinde ki kolyeyi yavaşça boynuma doladı. Yavaş yavaş kendime geldim metalin baskısı ile.

Elim anında gitti o sert yüzeyine. "Bu senin" çaprazımızda kalan aynadan koca cüssesine rağmen görebildiğim kolye gözlerimin büyümesine neden oldu "Ama bu annenin" çıkarmak için elimi arkama attığım an bileğimi tutarak indirdi. "O senin Vera" bileğimde duran eli elimi buldu. "Nasıl? Bunu arabamda düşürdü"

Güldü gözlerini saniyelik yere eğerken "O bir oyundu onun için" her şey yavaşça aklımda yerine oturuyordu ama tek bir soruyu deli gibi merak ediyordum "Annen Neden böyle bir şey yaptı?"

Tebessüm etti "Seni merak etti. Yüzünü, sesini, kokunu.. Duruşunu" Yutkundum heyecan ve utançla. "Duydum sizi" irkildim "Evimde miydin?"

"Senin sesini bin kilometre'den dahi duyuyorum. Nefes alış verişini biliyorum. Kokun neredeyse orada olduğunu biliyorum.". "Bunlar bir rüya mı?"

Rüyamda yaşanan olayın aynısını şimdi yaşıyor olmak garipti. Tebessüm etti aklına gelenler ile. "Benim bir rüya olmamı mı isterdin? Sadece rüyanda görmeyi, istediğin zaman bana bakmamayı ve dokunmamayı mı isterdin"

Dudaklarım yavaşça iki yana kıvrıldı "O gün rüyamdaydın.. O gün gerçekten rüyamdaydın öyle değil mi?" başını yavaşça olumlu anlamda salladı. "Biliyorum anlayamıyorsun bunları ama bana inan Vera, şimdi bütün bunları anlayamazsın ama benim gerçek olduğumu bil. Sana dokunduğumu, her daim seni duyduğumu ve aklından geçenleri bildiğimi bil". Böyle bir gerçek beni şüphelendiriyordu ama onun ağzından duymak şaşırttı. "Gerçekten anlıyor musun?". "Evet anlıyorum, mesela şuan da -" gözleri boynuma kaydı "Beni istiyorsun"

Gözlerim büyüdü "Ne? Öyle bir şey düşünmedim" kıkırdayarak elinde olan elimi yavaşça kaldırdı, kanamış olan parmağımı göz hizasında tuttu ve baktı ona.. İç çekti, kenarlarında kurumuş kanlar benim midemi bulandırırken onun iştahını açmış gibi dudakları arasına alarak emdi. Kapanan gözlerine şokla bakakaldım.

"Bir tek damlası bile delirtiyor beni" deminkine tezat temizlenen parmağıma bakış attım. "Bu yaşadıklarım çok garip"

Cevapsız kaldı bu dediğime, cevapsız kalacağını düşünmüştüm ama onun bir an da boynuma öpücük kondurmasını asla beklememiştim. Dönmeye başlayan başım, kapanmaya meyilli gözlerim ve bedenime ani hücum eden o hazzın verdiği nefessizlikle aralanan dudaklarımla öylece duruyordum dudakları altında.

Belimde olan eli sıklaşırken boşta ki eli de belimi buldu. Sıkıca tuttu beni bu halimi anlamışcasına. Tek bir kanımın damlası ile delirdiği o zamanda ki gibiydi. Hızlı hızlı nefesler alıyor, boynumdan bir kere olsun ayrılmıyordu.

Burnuma dolan kokusu beni mest ederken artığını hissettim. Şaşırmama dahi fırsatım olmamıştı. Önümde açık olan boynundan ciğerlerime öyle ağır bir koku doldu ki olduğum yerde titrememe neden oldu.

Omuzlarına koydum ellerimi. İtmeye çalıştım onu ama beceremedim, milim dahi kımıldamadı. "D-dur". Arttı her şey.. Dokunuşları, kokusu, bakışlarının ağırlığı. Bedenime yayılan hazzın verdiği yorgunlukla etrafım kararmaya başladı, nefesim kesilirken kollarında bayıldım bir an da.

                                <>

Bölüm sonu

Ah ulan ah.

Kırmızı Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon