Kırmızı Gözlü Adam

307 32 23
                                    

××××××××××××××××××××××××××××××××

Aynı kağıdın arka ve ön yüzleri gibiyiz. Sonsuza dek beraber ama hiçbir zaman birbirlerini görmeyen...

      ~Aziz Nesin~

××××××××××××××××××××××××××××××××

                            < 3 >

Tüm elbiselerimizi toplamış ve yola çıkmıştık. Bagajda olan bavullar içimi bir an sıkıntıya soksa da annem için katlanıyor ve onun yüzünde ki mutluluğu izliyordum. Bu ormandan çıkmak istemiyordum. Sanki burası tek olan yuvam ve tek dünyam gibiydi.

Burası olmadan nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. Her geçen zaman ölüme yaklaşan bedenimin huzur bulduğu yerden uzakta nasıl duracağımı çok merak ediyordum. Biliyordum, ölmeye çok yakındım. Gözlerim durmadan kapanıyor, ellerim ve ayaklarım güçsüzleşiyor ve gün geçtikçe bu dünyadan uzaklaştığımı hissediyorken ölümü düşünmek bir kurtuluş gibi geliyordu bana.

Zor ama güzeldi. İstiyordum, beni huzura götürecek o ölümü deli gibi istiyordum.

"Vera?","Hm?" Anneme baktım. "İyi misin? Solgun gibisin?". Bana olan şeyin o da farkındaydı. "İyiyim annem, merak etme beni" cümlem onu rahatlatmasa da yorgun ve bıkkın tebessümüm, yüzünde tebessüme neden olmuştu. Bulaşıcıydı tebessümüm.

"Peki, sen öyle diyorsan", "Murat sana çok güzel bir ev bulmuş anne." Gözleri parlamıştı. "Öyle mi?", "Hıhı, ana yolun karşısında, çarşıya yakın ve evin bahçeye bakıyormuş" Böyle olup olmadığını bilmiyor yalnızca ümit ediyordum. Tek derdim annemin bende olan düşüncelerini az da olsa uzaklaştırmaktı ama ne kadar becermiştim bilmiyordum.

"Orada huzurla otur", "Sen nereye gidiyorsun?". Nutkum tutuldu. "Hiç bir yere anne", "Öyle bir konuşuyorsun ki, insan şüpheleniyor". Cümlelerim dahi benim öleceğimi hissetmiş gibiydi. Benden bağımsız ve anlamsız bir şekilde çıkıyordu dudaklarımdan.

Gözlerimi sessiz bir şekilde dikiz aynasına çevirdiğim zaman içim ürpermişti. Yine o izlenilmişlik hissi bedenimi yakıp kavururken simsiyah bir araba adeta arkamıza yapışmış bir şekilde bizi takip etmeye başlamıştı. Gözlerim korku ile anlık anneme kaymışken onun bir şeyden haberi olmadığını anlamış ve derin bir nefesle tekrar arkaya bakmıştım ama bakmamla gördüğüm boşluk korkuyla direksiyon hakimiyetimi saniyelik kaybetmemi sağladı.

"Kızım?!"

Korkuyla bağıran anneme irkilerek bakıp hızımı azalttım. "Özür dilerim anne", "Ne oluyor sana Vera!? Ne bu halin?"

Utançla yola dikmiştim gözlerimi o arabanın nasıl ve ne ara kaybolduğunu anlamaya çalışırken. "İşin seni gerçekten çok yoruyor, tatil yapmaya ne dersin? Lütfen bir yerde rahat rahat dinlen"

Anlamayarak baktım anneme. "Sen?", "Lütfen Vera, beni merak edecek kadar iyi durumda değilsin. Sen iyi olursan ben de iyi olurum bunu bil güzel kızım ve lütfen kendine tatil izni ver. Patron zaten sen değil misin? Holding de sen olmadığın için bir kaç günde batmaz öyle değil mi?"

İç çektim bu haklı isyanına." Haklısın anne ". Elimi sıkıca tutarak kucağına çekip önüne bakmıştı. Onun varlığına içimden şükrederek daha dikkatli bir şekilde sürdüm arabayı.

......

" Nasılsın oğlum?"," Seni gördüm daha iyi oldum anne" Annem Murat'ın bu dediği ile tebessüm edip yanağını okşamışken evi inceledim. Üç katlı mütevazi bir havası vardı. İçi oldukça şık döşenmişken beni tarihi bir yerde hissettiriyordu.

Mutluydum çünkü anneme sunduğum o yalanların hepsi gerçek olmuş ve dediklerim doğru çıkmıştı. Bahçeye bakan yönü ve anayola yakın olan konumu ile çok güzel duruyordu ev.

"Ev çok güzelmiş", "Beğendin değil mi?", "Hıhı. Teşekkür ederim Murat". Yanıma gelerek elini bel boşluğuma koymuş ve o hissi tekrar yaşamama neden olmuştu. Tebessüm etmeye hazır olan yüzüm bu hisle anında donakalırken artık ölümün o soğuk hissinden dolayı ürperdiğimi düşünmeye başlamıştım.

Düşüne düşüne intihar ediyordum. Bir aşk uğruna ölüyordum ve ben kimin için öldüğümü bilmiyordum. Bilmek istiyordum ama onu bir türlü bulamıyordum. 'Keşke' dedim içimden bir an da 'keşke seni bulabilsem'. Sanki kurduğum o tüm duvarlar o cümlem ile yıkılmış ve gerçek dünyaya çağırmıştı beni.

Ciğerlerime daha önce hiç almadığım bir koku yayılırken gözlerim huzurla kapandı. Kalbim aradığını bulmuş gibi dolulukla atmaya başlarken bayılacağımı hissetmeye başladım.

"Çok güzel"

Annemi, arkadaşımı hatta dünyayı bile unutmuş bu kokunun ne olduğunu anlamaya çalışmıştım ama beynim dahi uyuşuk bir hale gelmişti. Bedenim öylece duruyor, yalnızca beni sarmalayan bu kokuyu soluyordum.

"Vera"

İrkilmek istedim ama olmadı. Sakinleştirmişti beni koku ve sesin sahibi. Arkamdaydı, nefesini ensemde hissediyordum. Soğuk ve gıdıklayıcıydı.

"İzin ver bana"

Ne için demek geliyordu içimden ama sadece kokusunun büyüsüne hayran olmuştum.

"Vera?" Murat'ın sesi beni gerçek dünyaya getirirken irkildim. O kokunun yok olması ile gözlerimi açarak ona bakmaya başladım. Bana anlamsız attığı bakışlar gözlerimin en içine değmişken garip bir hal almıştı.

Yüzünde oluşan tebessüme çatılmaya meyilli kaşlarım ile baktım. "İyisin?". Soru tarzında çıkan cümleye sessiz kaldım. "Vera, İYİSİN!" Aniden bağırması beni korkuturken annemin eve çoktan gittiğini anlamıştım. Murat, kollarını belime dolayarak beni kendine çekip sıkıca sarılmıştı. Anlayamadım.

"Murat? Anlamıyorum ne demek istiyorsun?", "Gözlerin Vera gözlerin, gözlerin seneler sonra ilk defa bana canlı baktı" demesi ve geri gitmesi bir olurken bedenime çöken hüzün gözlerimden o sevinci alıp götürmüştü. O da bunu görmüş olucak ki yüzünde var olan o tebessüm anında yok olmuştu.

"İyiydin", acı dolu bir tebessüm sundum ona yanağına avuç içimi yaslarken. "İyiydim" diye tekrar etme gereği duymuştum. "Ne oldu daha demin Vera?", "Bilmiyorum Murat, bir şey bilmiyorum". Ölüme yakınım demek istedim ona ama yapamadım. Onun o heyecanlı bakan bakışlarının bir kez daha benim yüzümden solmasını istemedim.

İzleniyordum ve korkuyordum. Belli etmemeye çalışsam dahi o sesin tınısı hala tüylerimi diken diken ediyordu. Küçük kız çocuğu gibi duvarın bir kenarına geçip haykıra haykıra ağlamak istiyordum ama ona bile cesaretim yoktu.

"Murat", "Hm?", "Çok korkuyorum" demem ve onun göğsünde kendimi bulmam bir olurken gözlerim mahallenin karanlık olan bir yerinde ki kıpkırmızı gözlerle buluşdu. Bu mesafeden dahi belli olan o keksin ve sinirli bakışları beni kalpten götürmeye yetecek kadar korkuturken hareket edememiştim. Bana ne oluyordu bilmiyordum ama sanki bir güç beni etkisi altına almış gibiydi. Ondan izin almadan ses dahi çıkaramıyordum...

"Korkma, ben buradayım" Bu ses Muratın olmasına rağmen kırmızı gözlü adamın karanlıktan seçebildiğim kadar gördüğüm dudaklarının hareketi ile şaşmıştım. Sanki bu cümleyi kuran oymuş gibiydi, bana sarılan, başıma öpücük konduran onun sıcaklığıymış gibiydi. Yok oldu korkum o an da, yerini garip bir rahatlığa bıraktı. Ruhum sanki bu aradığını bulmuş gibi feraha kavuşurken kalbim senelerdir tatmadığı bu duygu havuzunda yüzüyordu.

Kollarım bana sarılan adamın beline sarılmıştı lakin bir sesin bana kırmızı gözlü adama sarıldığımı haykırıyordu. 'Keşke' dedim yine içimden, 'keşke seni görebilsem'.

Bölüm son

Ölüm ölüm dediğin nedir ki gülüm, ben senin için yaşamayı göze aldım.

Kıymızı gözlüm

Kırmızı Where stories live. Discover now