Bir Rüya Gibi

262 28 20
                                    

Selamünaleyküm bebeklerim, nasılsınız?

Yorum ve oylarınızı bekliyoruz :-)

××××××××××××××××××××××××××××××××

~Sevebileceğiniz birine öyle kolay raslayamazsınız.. ~

°Dostoyevski°

××××××××××××××××××××××××××××××××

                                < 5 >

Aşk denildiği zaman Dostoyevski'nin o sözü gelir hep aklıma. Düşünür dururum camın önüne koyduğum o eski ama iç ısıtıcı koltuğun üzerinde. Kalbim bazen hızlanır, bazen de olduğu kadar yavaşlar ve beni uykulu bir hale dönüştürürdü ama gözlerim sanki buna isyan edercesine aralık durmaya devam ederlerdi aşkı bulmak istercesine , şimdi olduğu gibi.

O gördüğüm gözlerden sonra kendime az da olsa gelip eski evimde ki o güzel yere atmıştım kendimi. Bakışlarım ormandan ziyade gökyüzündeydi. Parıl parıl parıldayan yıldızları izlemek huzur veriyordu bana.

O gitmek bilmeyen ürperti bu koltuğa oturduğum o andan beri beni bırakmamaya ant içmişti. Az da olsa o ürpertinin ne ve kime ait olduğunu anlamıştım. Ona aitti, o kırmızı gözlü adama. Şaşkındım aslında, ilk defa kırmızı rengin bu denli karadelik etkisi yaptığına şahit olmuştum.

Sizde de böyle mi? Bazen elinizde olmadan aşık olduğunuz ve tanımadığınız o adamı düşünüyor musunuz? Ben her gün düşünüyorum. Bazen kendimi hayali bir kurgunun içinde hissediyor, bazen de fantastik bir filmin baş kahramanı oluveriyordum.. Bir zamanlar bu yaşadıklarımı kitaba dökmek istedim. Denedim. Aldım elime kalemi, koydum önüme ağaçların ölümü ile elde edilen kağıdı ve o sivri kurşun kalemi değdirdim kağıda. Durdum! Durdum ve saatlerce kağıt ile bakıştım.

Yapamamıştım. Içimde yaşadığım bu hisleri yazıya dökemiyordum. Ama ne olursa olsun vazgeçmedim ve kalemi kağıdın üzerinde adeta dans edercesine hareket ettirerek bir resim çıkardım ortaya.

Gözlerim o çizdiğim resim ile karşı karşıya gelmişken anlamıştım bu hissettiklerimin yalnızca resim ile dışa vuracağını. Hayatımın dönüm noktası olan o kağıdı atmadım ve odamın en belirgin yerine astım. İçimden bir ses o resmin yanına gitmemi söylese de üşengeçliğim tavan yapmış ve yalnızca oturduğum yerden biraz daha kıvrılmamı sağlamıştı.

Gördüm onu o an. Gökyüzünden inen bakışlarım ormanın derinliklerinde bir çift gözle karşılaştı. Korku yoktu artık bedenimde. Anlamsız bir heyecan ve kıpırtı hakimdi kalbime. Baktım, hareket etmedim hatta nefes dahi almadım bir kaç saniye. Ardından gelen nefessizlik ile derin bir soluğu çektim içime.

Ne kadar güzel diye bir ses duydum zihnimde. Kendi sesimdi bu, iç sesim. O kırmızı olan gözlerin çekimine o dahi kapılmıştı.

"Evet güzel" cevap verme gereki duymuştum iç sesime ama sanki ormanda duran adam tüm bunları duyarmuşcasına bir adım attı o karanlıktan aydınlığa. Ayın o bembeyaz ışığı anında onun üzerine düşerken şokla doğruldum.

Dudaklarım aralandı olabilirmiş gibi, büyüdü gözlerim adeta, duymaz oldu kulaklarım.. Atmayı mı bırakmıştı kalbim? Neden hissedemiyordum onu? Şuan deli gibi atması gerekmez miydi? Atmıyordu, tüm zerrem gibi o da donakalmıştı bu yüz karşısında. Gözlerim bu mesafeden dahi görebildiği adamın yüzünde arsızca gezintiye çıktı.

Kırmızı Where stories live. Discover now